¹²👑 '𝑾𝒉𝒐 𝒊𝒔 𝒕𝒉𝒆 𝒇𝒂𝒓𝒊𝒚?'

101 13 22
                                    

Onu affedip sesimizi çıkarmaya bilirdik. Ama Kraliçe'yi alt etmek istiyorsak yanında ki piyonlarını kimse fark etmeden ortadan kaldırmamız gerekiyordu.

Ve böylece Yuqi de boğarak öldürülüp denizin serin sularına cansız bedeni bırakılmıştı. Lucas'ı korumuştum. Her ne kadar yaptığı kötü olsa da o Taehyung'un Lorduydu. Jisoo'ya da yakındı aynı zamanda. Bir bilgi sezdiğinde gelip bana haber vermek zorunda kalmıştı. Lisa mırıldandığında ona doğru döndüm.

"Yerin altında bu sır. Zincirlerle bağlı olan bir peri... Asıl mutlak güçte olan bir cadı." kafasını ellerinin arasına alıp düşünmeye devam etti. Günlerdir bize verdiği bu saçma sapan kelime oyununu çözmek için beynimizin her hücresini kullanıyorduk. Ama sonuç yine bir hiçlik.

"Pekâlâ benim fikrimce yerin altında olan bir peri var. Ve mutlak güçte en güçlü de olmalı yani Kral Min Ho'da."

Lafımı kesip ayağı kalktı. "Hayır Min Ho olamaz. O bir cadı değil. Bu Kraliçe Soojin olmalı. Hatırlamıyor musun? Büyü yaptığına dair bir çok söylenti var." kafamı onaylarcasına salladım.

Momo sakince omuz silkti.
"Tamam,o zaman cadı Soojin peki yerin altında ki peri kim? ve nerede?"

"Çok uzaklarda kimsenin bulamayacağı bir yerde olabilir mi? Peri derken bir insanı mı kast ediyor yoksa minik perileri mi?"

"İnsan olmalı. İyi biri olmasından bahsettiği için peri demiş olabilir. Belki de burnunuzun dibindedir ama biz körüzdür?"

Tam ağzımı açacakken içeriye Sowon girmişti. Gözleri beni arıyor gibiydi. Göz göze geldiğimiz de panikle yanıma uçtu. Kulağıma eğildi.

"Prens Jimin yine içmiş. Ortalığı dağıtıyor. Rosé sana ihtiyacı var."

Bir şey diyemeden hızla ayağı kalktım. "Lisa benim mühim bir işim çıktı. Geleceğim tekrar."

"Peki görüşürüz." dediğinde hafifçe gülümseyip kapıya doğru yürüdüm. Odadan çıktığımda hızlı adımlarla merdivenleri çıkarken Jimin'in kötü durumu gözlerime geldiğinde ağlayacak gibi oluyordum ama hayır bugün güçsüz olan oydu. Benim güçlü olmam gerekiyordu. Kapıyı çalmadan içeriye girdiğimde gözlerime inanamamıştım. Odada sanki savaş çıkmıştı her yer her yerdeydi. Servet değerinde ki porselenleri kırmış. Yataktakı kaz tüyleri etrafa saçılmıştı. Gözlerim Jimin'i ararken devirdiği kitaplığın arkasına çömelmiş çocuk gibi ağladığını görmüştüm.

Yeşil eteğimi kaldırıp topuklularımla kırdığı porselenlerin üstünden geçerek onun yanına ulaşmıştım. Yanına oturdum. İlk onun konuşmasını beklemem daha doğru olurdu.

Burnunu çekip gözlerini kaçırdı. "Neden geldin?"

"Senin için."

"Sana zarar vereceğimi bilmene rağmen?"

Gülümsedim. "Sen bana istesende zarar veremezsin."

Kafasını çerivirip elinde ki içki şişesini diklemeye yeltendiğinde elinden alıp ben içmiştim. "Bugünlük sana fazla gelmiş bile. Jimin odanın halini görüyor musun? Niye bu kadar sinirlendin?"

Gözleri tekrar dolmaya başladığında yutkundu. "Annem... Annem benden vazgeçti."

"Ne? Ne demek bu şimdi?"

"Element tahta benim geçmemi istemiyor demek. Soobin ve Yeonjun arasında bir karar verecekmiş. Öleceğim Rosé."

Yanaklarıma inen sıvı bir sıcaklıkla ağladığımı anlamıştım. "Böyle bir şey asla olamaz!"

"Olur. Yoongi abimin çocuğu olacak doğduğu anda bir element taht artık onun. Diğer ikisi Taehyung ve Jungkook'un olacaktır. Kraliçe'nin desteğiyle. Son tahta da-"

"Sen geçeceksin. Buna asla müsade edemem. Kendini değiştireceksin Jimin. Başarılı, çalışkan,hırslı olacaksın ve bir de minik bir Prens ya da Prensesin olacak." içki şişesini bitirdiğim de ikincisini de içmiştim. Jimin tepkisiz suratıyla beni izliyordu.

"Hatta çocuk yapacağız."

Gözleri büyüdüğünde kafasını olumsuzca salladı. "Sen hep dersin ki aşık olmadan bana dokunamazsın. Şuan sarhoşsun ne dediğini bilmiyorsun sana dokunmam."

"Hey şimdi mi yapalım dedim!" gülmeye başladığımda beni ne kadar arzuladığını daha çok anlıyordum.Ciddileşmek adına sahtece öksürdüm. "Gayette iyi biliyorum. Şuan karnında ki kelebeklerin aşk işareti olduğunu bilmeyecek kadar safsın."

"Sen.. karnımın içini nereden biliyorsun?" gülmeye başladığımda kaşlarını çatmış cevap bekliyordu. Salak Prens. Elini tutarak yürümeye başladım odanın kapısını açıp merdivenlere doğru yöneldim.Sowon'un hazırladığı yeni odaya doğru gidiyorduk.

Odaya girdiğimle mumları yakan hizmetçilere baktım. "Çıkın dışarı."
selam verdiklerinde bana karşıda eğilip selam verdiklerini fark etmiştim oysaki incilerin önünde eğinilmezdi. Gücün verdiği hissiyatla gülümsedim. Jimin'in bana verdiği değer daha da güçlenmeme sebep oluyordu.

Sowon ellerini çırpıp kapıyı açmıştı. Ona yakın hizmetçi dışarı çıkarken kapı tekrardan örtüldü. Büyük ahşap masaya doğru yürüyüp kalemi mürekkebe batırdım. "Rosé napıyorsun? Niye buraya geldik?"

"Değişmenin ilk adımlarını atacağız." gergince nefes aldım. "Yoksa bu saray ikimizi de yutar."

×××

Kabarık incilerle süslenmiş beyaz elbisemi zarifçe tutarak Taehyung'un odasına gidiyordum. Onun suratını görmeye katlanamazken bir de Prens ayağına çağırıyordu. Arkasında ki iki ladym ile yürümeye devam ederken incilerin katından gelen gürültülerle yüzünü buruşturdum. Sarayın merdivenlerinden inerken sesler daha da net geliyordu. "Eunha ne bu bağırışlar? Kim bu hadsiz?"

"Bağışlayın Prenses. İnci Suran eğlence için bir hayli panik yaptılar. Hizmetlilere kızıyorlar."

Göz devirdim. Bana arkası dönüktü. Hizmetçileri tek tek sıraya geçirmiş Kraliçe edasıyla bağırıp çağırıyordu. "Ben Prenses Suran'ım. Karnımda varis Prens Yoongi'nin çocuğunu taşıyorum. Siz kim oluyorsunuz da önümden eğilmeden geçip gidiyor sunuz!"

Kahkaha attığımda korkuyla arkasına dönüp bana baktı. Eğildiğinde yanına doğru yürüdüm. "Hahahaha. Prensesmiş? Kim sen mi?"

"Affedin Prenses Jisoo ben-"

Elimi kaldırdım. Anında sustuğunda önümde korkutan titreyeceğini bile düşünmüştüm.
"Ne sanıyorsun kendini? Kraliçe Soojin mi? Şimdiden kibir sarmış etrafını. Karnında ki bebeğine fazla güvenme. Bir gün kalkarsın, bakmışsın dölün düşmüş."

Acıyarak ona baktığımda kollarımı birleştirdim. "Madem 'Prenses' sin git odana ve çoçuğunla ilgilen. Hamile halinle fazla ortalıklarda gezme."

Suran ve hizmetçiler aynı anda önümde eğildiklerinde Taehyung'un odasına çıkan merdivenlere doğru yöneldim.

Yoongi'nin çocuğunun olacağı beni de fazlasıyla rahatsız ediyordu ki Jungkook'un incisi Lalisa'nın etekleri tutuşmuş Jungkook'u varis yapmak için entrika işlerine bile giriştiğini söylüyorlardı. Sarayda dedikodular almış başını gidiyordu. Prenses Sohee'nin oğlu Moonbin'i Kral yapmak için büyücülere gittiğini,Kraliçe'ninse büyülere karşılık büyü yaptığını konuşuyorlardı. Jimin'in gözbebeği Rosé'ninse Yuqi'nin ölümünde parmağı olduğunu düşünüyorlardı. Artık kime inanmam gerektiğini de şaşırmıştım.

Saray adeta savaş alanı gibiydi. Zayıf olanlar tek tek denizi boyluyordu. Benimse tek derdim kendi paçamı kirli oyunlarından kurtarmaktı.

×××

Merhaba şekerlerim.

Savaş yakında başlayacak. Sizce Jisoo kendi tarafında mı olacak? yoksa Taehyung'u korumak ve varis yapmak için entrikalara bulaşacak mı?

Yeni karakterimiz Suran'ın nasıl biri olduğunu az çok anlıyorsunuzdur. Kurtlar sofrasına düşmüş kuzu. Kendisinin çok akıllı zeki olduğunu sanıyor ama safın teki. Ne yazık ki sarayda saflara yer yok. :)

Sizce çocuğu kız mı olacak? erkek mi?

ꪊ𝓽ꪮρ𝓲ꪖWhere stories live. Discover now