⁴👑 '𝑷𝒓𝒊𝒏𝒄𝒆𝒔𝒔 𝑱𝒊𝒔𝒐𝒐'

135 14 1
                                    

Saatler geçmişti. Herkes delicesine eğlenip içki içiyordu. Yuqi'ye yalvararak en sonunda Kraliçe'nin odasına gidip diz çökerek olanları anlatmıştım. Hiç bir şekilde bana inanmamıştı. Hatta beni Prens Taehyung'un itibarını zedelemekle suçlamıştı eksi okul puanı bile almıştım. Canımı neden almadığı da sorularımın arasındaydı.

Klasik müzik kulaklarıma dolarken birazdan kıyamet kopacağını kimsecikler bilmiyordu. Kırmızı şarabı dudaklarıma götürerek sakince etrafa baktım. Kim Yerim ve Prens Taehyung ortalıklarda gözükmüyordu. İçimde ki gülümsemeyi gizleyemiyordum. Prenses,Prens Suho'yla tatlı bir muhabbete girmişti. Olanlardan haberi bile yoktu. İşte bu yüzden buradayım. Ortalığı karıştırıp yok olmayı o kadar seviyorum ki.

Rosé arkadaşı Wendy ile konuşurken Jennie'de çok fazla içki içtiği için kusmaya gitmişti. Tam zamanı Lalisa.
Bayan Taeyeon'un bu okulda ki tek görev verdiği kişi ben değildim. Seulgi de bana yardımcı oluyordu. Benim aksime kıdemli birisiydi. Prenses Karina'nın Lady'siydi. Su Krallığının biricik kızının adını ondan öğrenmiştim.

Prenses Jisoo.

Seulgi bana bakıp gülümserken kafamı onaylarcasına sallayıp merdivenlere doğru yürüdüm. O da Prenses'in yanına gidiyordu. Merdivenleri çıkarken onlara doğru baktım. Sesleri gelmiyordu ama ağız okuyabiliyordum.

Seulgi mükemmel oyunculuyla Prenses'in karşısında eğilip gülümsedi. "Prens Taehyung sizi odasında bekliyor."

Prenses Jisoo'nun gülen suratı ciddileşmişti. Bu kadar nefret ediyordu ondan. Tepkisizce tahtından kalktı. Benim olduğum merdivenlere doğru yürürken insanlar övgüler yağdırarak selam verip Prensese yol açıyorlardı. Merdivenleri daha hızlı çıkıp beklemeye başladım. Jisoo önümden geçince gülümseyip selam verdim. O ise suratıma bile bakmamıştı. Koridorun sonunda ki odaya giderken ona bakmayı kesip kendi oyunculuğuma başladım.

Şarabımı içerken merdivenlere dökmeye başladım. Kimse bana bakmıyordu. Ben öyle zannediyordum.
Prensesin çağresiz çığlıkları kulağıma gelince gülümsedim.
"Bunu bana nasıl yaparsın!? Hangi cürretle!"

Benim olduğum tarafa gelince suratımı göremiyeceği şekilde eğilmiştim. İçki içtiğinden beni tanımayacaktı. Ağlayarak merdivenlerden inmeye başladığında Prens Taehyung onun arkasından koşuyordu. Yere dökülen içkiyi fark etmemişti. Camdan yapılan ayakkabısının teki çıkmıştı. Ayağı kayarak merdivenlerden düştü. Büyük ihtimalle bayılmıştı. Hep öyle olmaz mı zaten?

Büyük bir kargaşa kopmuştu. Kraliçe SooJin'in suratında ki pişmanlığı görebiliyordum. Beklediğimin tam aksine Taehyung hiç bir şey yapmıyordu. Bembeyaz suratıyla yerde ki bedene bakıyordu. Prens Suho,Jisoo'yu kucağına alarak hekim çağırın diye bağırıyordu. İnsanların çığlıkları beni fazlasıyla rahatsız ederken Prens Suho'nun üvey kuzeni Jisoo için bu kadar endişelenmesi gözümden kaçmamıştı.

Herkes merdivenlere toplanmış Prensese bakıyordu. Kollarımı birbirine bağlamış bu güzel anı izlerken Sohee'nin Lady'si Kim Yerim'i kargaşadan faydalanarak kaçırıyordu. Yerim suratını saklayarak merdivenlerden indiğinde Lady de onu takip ediyordu. Arka kapıdan çıkıcaklardı. Umrumda değildi. Kraliçe SooJin durumu anlamıştı ve onlara bakıyordu. Bakışlarımız kesişince saniyelik bana bakıp önüne dönmüştü. Yuqi'nin kulağına bir şeyler fısıldıyordu.

Zaten bu olaydan sonra Balo bitmişti.
Halk Kraliçe'ye Kral'a selam verip tek tek balo yerini terk ediyordu. Bu kalabalığın arasında Jennie ve Rosé'yi arıyordum. Biri kolumu tutunca arkama baktım. Yuqi'ydi.

"Yarın ki derslerin bitince saraya gel Kraliçe'mizin senle konuşacakları var." Kafamı sallayıp yürümeye devam ettim. Aslında Prensesin bayılması ya da merdivenlerden düşmesi gerekmiyordu.Hepsi benim eserimdi. Sadece ikisini basması bile bize yeterdi ama biraz fazla kibirliydi. Bunu hakketti diye düşünerek gülümsedim.

ꪊ𝓽ꪮρ𝓲ꪖWhere stories live. Discover now