¹⁰👑 '𝑻𝒂𝒃𝒍𝒆'

107 14 11
                                    

Boğazımda dolanan kollarla mutluluk neşesini etrafa saçmıştı. İlk başlarda sevmediğim ve başıma dert açacak diye düşündüğüm iki kız benim hayatım olmuştu resmen. Tablo olayından sonra sırdaşta olmuştuk. Rosé için Prenses Joy'la konuşacaksın dese biri inanmaz gülerdim. Ama evet doğru yapmıştım bunu. Ve şuanda da iyi ki de yapmışım diyordum. Rosé yanaklarıma öpücük kondururken bininci teşekkür edişini gülerek sayıklıyordu. Momo'nun bıkkın sesini duymuştum.

"Ya anladık tamam. Biraz daha sıkarsan kız ölecek. Sen bu gece için hazırlansana. Saraya taşınıyorsun."

Rosé bir anda durup geri çekilmişti. Momo'ya dönerek elini alnına koydu.
"Haklısın ya bu gece. Bir an aklımdan çıkmış. Hazılanıyorum tabii.Jimin bana aşık olduktan sonra Prenses olmamı ister değil mi?"

"Doğrusu da bu değil mi zaten? Dahyun bu çocuklarıyla nasıl uğraşıyor tanrı aşkına? Hepsi edepsizin teki. Daha gençler doğrusu ama Eun Woo'nun gençliğini de görmüştük."

"Jennie fazla haklı." Momo işaret parmağı ile Jennie'yi gösterdi.

Shuhua anlamamış gibi bir Jennie'ye bir Rosé'ye baktı. "Ne demek bu şimdi? Akşam nereye gidiyorsun?"

Rosé,Shuhua'ya dönüp gülümsedi.
"Prenses Joy'un mükemmel zekası. Jimin'in ilk Prensesi olacağım. Daha inci değilim hatta o beni tanımıyor bile. O yüzden çenenizi kapayın kimse bunu duymamalı. Tek siz biliyorsunuz zaten."

"Gizli bir şeyi bize okulun koridorunda mı söylüyorsun?" Sowon gülmeye başlarken Rosé onu öldürecekmiş gibi bakıyordu.

Onlar hâlâ tartışırken dikkati çekmek için sahtece öksürdüm.
"Kızlar benim saraya geri dönmem gerekiyor. Sonra görüşürüz." el sallayarak arkamı dönmüştüm. Momo'da benimle geliyordu. Kızlardan uzaklaşıp okul bahçesine çıktım. "Jungkook niye beni çağırıyor?"

"Bilmiyorum Lisa. Ama demek ki seni görmek istemiş. Siz niye arkadaş gibisiniz? Taeyeon bu durumdan hiç hoşnut değil. Prenses Dahyun'da, torun istiyor."

"Ne? Ne torunu? Hayatta olmaz! Momo ben buraya çocuk doğurmak için mi geldim aşk olsun! Dediğin laflara bak."

Momo gülerek kanatlarını çırptı.
"Niye bir an panik yaptın? Jungkook gerçekten de seksi biri değil mi? Bence bu iş olur. Hem Prenses olursan Soojin'e daha da yakın olursun en azından söz hakkın olur."

Hâlâ okulun bahçesinde olduğumuz için bir sürü kız dönüp bana iğrenç bakışlarını atıyordu. İnci olduğumdan beri herkes beni öldürme hayali kuruyor gibiydi. Rosé'de de aynı bakışları hissediyordum. İkimizi de kıskanıyorlardı. Yazık. Gözlerimi etraftan çekerek kaşlarımı çattım.

"Momo susar mısın artık? Taehyung ve Jisoo versin ilk torunu, evlenecekler zaten. Beni niye karıştırıyorsun?"

"Onlar evlenecek ama kalben değil. Birbirlerinden nefret ediyorlar,biliyorsun sende."

"Doğru." saraya girip kendi odamın olduğu kata çıkmaya başladım. Üst katlardan bir bağırış geliyordu. Hıçkırarak ağlayış hatta. Bir günde şu sarayda olay olmazsa kıyamet kopar.
Artık bedenim ve ruhum alışkın olduğundan umursamadım bile. Odama girip okul kıyafetlerimi çıkarttım. Momo ise kıyafetimi giymemde yardımcı oluyordu.

"Oda dağılmış. Hizmetçileri çağır temizlesinler. Tek bir toz görürsem kötü olur." Momo,korsemin sonuncu düğümünü atıp kafasını olumlu anlamda salladı. Aynada kendimi süzerek gülümsedim. Takılarımı taktıktan sonra arkamı döndüm.

"Mina'da öldüğüne göre artık rahat bir nefes alabilirim. Hakket Joy ona ne yapmış?"

"Rosé söyledi ya duymadın mı? Boğup denize atmışlar." hoşnutsuz bir surat ifadesi takındım Bu kadar acımasız olmalarını beklemiyordum. En azından bir mezar taşını hak ediyordu. 'Neyse olan oldu.' diyerek odanın kapısını açarak Jungkook'un odasına yöneldim. Merdivenlerden hızlıca iniyordum. Artık içim içime sığmıyor,hemen onu görmek istiyordum. Kapıyı tıktıklayıp içeri girdim. Jungkook masasında yine kağıdına bir şeyler karalıyor sanmıştım ama bu sefer farklıydı. Ağlıyordu,sessizce. Kapıyı kapatarak ona doğru yürüdüm.

ꪊ𝓽ꪮρ𝓲ꪖWhere stories live. Discover now