kalbinde birileri var

18.1K 1.2K 1.4K
                                    

Ben bu bölümü kitabın başından beri heyecanla bekliyoruum. Çok heyecanlıyım lütfen bir sürü yorum yapın tepkilerinizi çoook merak ediyorum.

İyi okumalar ❤️

Giyim sektöründen nefret ediyordum.
Hayır, aslında sadece erkek giyim sektöründen nefret ediyordum şayet özel günler için kumaş pantolon ve şık bir tişört/gömlekten başka bir seçenek sunmuyorlardı bize. Kadınlarda ise çeşitler saymakla bitmezdi ve her birinde ayrı ışıltılı görünürlerdi.

Ben de renkli giyinmeyi seviyordum, özellikle üzerinde çiçek işlemeleri olan gömleklere bayılırdım. Bulut deseni, gökkuşağı, kediler... Fakat topluma göre bunlar bir erkek için fazla 'renkli' ya da 'kadınsı' idi. Sanırım toplum, koyu ve tekdüze giyinmeyi yücelik olarak görüyor ve hepimizi her an bir mafya çatışmasına katılacak potansiyelde görmeyi seviyordu.

Bir kadın pembe ya da kırmızı tonlarda giyinirse dişiliği ön plana çıkar, siyah giyinirse seksi görünürmüş. Durum erkekler için tam tersiydi. Pembe bir takım giydiğimde beni seksi bulacak bir insan tanımıyordum. Nereden baksanız iki yüzlü bir toplumdu.

Keşke insanlar giyimin de en az tavır ve davranışlar kadar kendini ifade etme yöntemi olduğunu anlayabilselerdi.

Ancak gelin görün ki bugün için toplum ve onun kalıpları umurumda değildi. Çünkü bugün, özel bir gündü. Lila kısa kollu ve üzerinde lavanta desenleri olan gömleğim ve taktığım inci kolyem bunu belli edercesine ışıldıyordu.

Aslına bakarsanız normalde daha özenli ve planlı olurdum ancak henüz bir saat önce Tolga abinin bu akşam sözleneceğini söylemesiyle apar topar bunları bulabilmiştim.

Plansız olan tek kişi ben değildim, söylediğine göre Tolga abi her şeye birkaç saat içinde karar vermişti. Kızın ailesi bile yeni öğrenmişti ve benden daha telaşlı bir şekilde hazırlık yapıyorlardı. Neyse ki Ayşegül abla her an evlenme durumuna karşı yüzüğünü almıştı da bu konuda bir sıkıntı yaşanmayacaktı.

Bildiğim kadarıyla bu işler planlı olurdu, bir anda olmazdı. Fakat konu Tolga abi ise her şey değişiyordu işte.

İyice uzamış olan buklelerimi elimle son bir kez tararken dışarıdan bir korna sesi duyuldu.

Cihan olmalıydı.

Tolga abi onu beni alması için göndereceğini söylemişti. İtiraz etmemiştim çünkü dün gece olanlardan sonra konuşmamız gerekiyordu ve mesajlarıma cevap vermediği için bunu yüz yüze yapmak zorundaydık.

Aynada kendime baktıktan sonra odamdan çıktım ve odasında olmasını beklediğim Enes'i kapıda bir çöp poşetiyle gördüm.

Beni görür görmez abartı bir tavırla ağzını açtı.

"Nasıl olmuşum?" Dedim tepkisini beklerken. Biraz korktuğumu itiraf etmeliyim çünkü beni ilk defa bu tarzda görüyordu.

Fakat o benim her zamanki en yakın arkadaşımdı, asla yargılamazdı.
"Kilo Batra gibisin."

Söylediği replikle güldüm ve iltifat almaktan deli gibi utandığım için konuyu değiştirdim,
"Sen nereye?"

Elindeki poşeti gösterdi.
"Prenses baloya giderken Külkedisi de evin çöpünü atıyor işte, n'aparsın."

Tekrar güldüm.
"İyi, hadi çıkalım."

Merdivenleri ben önde o arkada indikten sonra binadan çıktık ve gözlerim hemen sokağın karşısında, arabaya yaslanmış telefonuyla ilgilenen Cihan'ı buldu.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora