“Biz odama gidiyoruz Ni.” Harry bir kolunu belime doladı, diğer kolunu sallayarak Niall’a bir tür selam gönderdi.

“İsa aşkına Sarah eğer işi pişirecekseniz söyle de kulaklıklarımı takayım çünkü bu şerefsiz çok ses çıkarabiliyor.” Niall’ın oldukça açık sözlü uyarısı karşısında tükürüğümde boğulmamak için özel çaba sarf ederek kafamı salladım. Neye onay verdiğimi bilmiyordum.

Harry yüzüne kurbağa gülümsemesini yerleştirip Niall’a orta parmağını gösterirken ellerimin tersini daha şimdiden ısınmaya başlayan yanaklarıma bastırarak önden merdivenleri çıktım. Harry’nin odasına girip cebimden telefonumu çıkardım ve Julia’nın eve ne zaman döneceğimi soran mesajlarını görmezden gelerek telefonu yatağın başucundaki çekmecenin üstüne bıraktım. Bir taraftan hala sürgülerin arkasında bir yerlerde gizli paketler olup olmadığını merak ediyordum.

“Yorgunluktan ölüyorum ugh.” Harry hemen ardımdan odaya girdi ve kendini yatağa yüzüstü attı. Niall’ın beklentilerinin aksine uzunca bir süre ses çıkarabilecekmiş gibi durmuyordu.

“Bütün akşam oturmaktan başka iş yapmadın.” Kıkırdayarak kot pantolonumu çıkardım ve örtülerin altına girdikten sonra Harry’den tarafa döndüm. “Üstünü ört.” Yüzüne düşen buklelerin bir kısmını geriye ittim.

“Sıcak.”

“Birazdan üşüyeceksin.”

“Üşüdüğüm zaman örterim.”

“Harry.” Sesimi sertleştirdiğimde Harry homurdandı ve uzunca bir süre debelenerek yorganı üstüne çekti. Sarhoşken adeta şapşal bir bebeğe dönüşüyordu ve bu durum bazen sinir bozucu olsa da aşırı derecede tatlıydı. O hala yüzüstü pozisyonda boş bakışlarla etrafı süzerken telefonuma uzanıp alarm kurdum.

“Benim için endişelenmeni seviyorum.” Harry daldığı mini transtan çıkarken aniden kollarını vücuduma doladı ve beni kendine çekerek göğsüne bastırdı. “Sırf benim için endişelen diye salak salak işlere bulaşabilirim.”

“Salak salak işlerin içindesin zaten.” Ona o kadar yakındım ki aldığım her nefeste ciğerlerime dolan sadece ve sadece onun kokusuydu. Görüş alanımdaki tek şey tişörtünün yakasından gözüken kırlangıçların kanatlarıydı. Eğer beni bırakmazsa uyuyabilecek bir pozisyonda değildim ama kimin umurundaydı ki?

“En azından keyfim yerinde.” Dudaklarını saçımın üstüne bastırıp mırıldandı ve düşündüm. Keyfinin yerinde olduğu doğruydu.

“Harry?”

“Hm?” Ellerimle göğsünden itip yüzüne bakmak için boynumu çevirebilecek bir alan yaratmaya çalıştım.

“Benden ne zaman sıkılacaksın?” Bir yandan sesimin titremesine engel olmak için kendimi sıktım ve gözlerimi yarı kapalı gözlerine diktim. Bu soruya dürüst bir cevap almak istiyorsam bunu şimdi sormam gerekiyormuş gibi hissediyordum.

“Bilmem. Muhtemelen elli yıl sonra falan.” Cevabı karşısında afallamış bir şekilde onu izlerken dudakları bir şeyler söylemek ister gibi kıpırdadı ama ses çıkarmadı. “İnsanlar yaşlandıklarında huysuzlaşırlar değil mi? Her zaman karımla gözlüklerimizin yeri ya da ilaçlarımızın zamanı konusunda tartışacağımızı düşünmüşümdür. Sende o ışığı görüyorum. O zaman neden olmasın, değil mi? Ayrıca yaşlı ev bakım hizmetlerine de güvenmiyorum çünkü şerefsizler eve-“

Aramıza zar zor koyduğum mesafeyi tekrar kapatarak dudaklarımı onunkilerin üstüne örttüm. Kendisini öpme çabalarımı görmezden gelip konuşmasına devam etmeye çalışsa da bir süre sonra kararlılığım karşısında çenesini kapatıp ayak uydurdu. Normal bir şey bahsediyormuş gibi yaşlılığından, hayır, yaşlılığımızdan bahsediyordu ve ben ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Başkaları onun bu yaptığını boş konuşmak ya da fazla hızlı ilerlemek olarak görebilirdi ki boş konuşmak kısmı hariç doğruydu da ama bu tür laflara alışkın olmayan bir kız için dudaklarından dökülen her söz büyüleyiciydi. Full paket olarak Harry, inanılmazdı işte.

Free • (Harry Styles)Where stories live. Discover now