5 || you were good to me

639 44 0
                                    

Hafta sonu gelip çattığında heyecandan tüm vücudum titriyor gibiydi. Jungkook ile randevuya çıkacak olduğum düşüncesi beni hem mutlu ediyor hem geriyordu.

Hava kararmaya başladığında hazırlanmaya başlamıştım. Hazırlandıktan sonra telefonumu ve cüzdanımı alıp evden çıkmıştım.

Buluşma saatine daha vardı fakat ben evine erkenden gidip sürpriz yapmak istiyordum. Evimin sokağından aşağı doğru inerken uzaktan buraya doğru gelen Jungkook'u görmemle donup kalmıştım.

Hala bir saat vardı. Neden buradaydı? Hızlıca yanına adımlamıştım.

"Konuştuğumuz saate daha bir saat olduğunun farkında mısın?"

"O halde sen neden dışarıdasın?" demişti beni mağlup ederek. Bakışlarımı etraftaki herhangi bir şeyde dolaştırarak konuşmuştum.

"Erkenden yanına gelmek istedim."

"Demek ki ben seni daha çok özlemişim." demiş ve arkasını dönüp adımlayama başlamıştı.

"Jungkook beni sevgilin olarak görmediğine emin misin?" diyerek hızlı adımlarla yanına gitmiştim. O bir cevap vermeden önüne bakarak yürüyordu. Ben de üstelememiştim, yine de bu durum acayip hoşuma gitmişti.

Saat akşam yedi buçuktu ve hava çoktan kararmıştı. Jungkook ile kalabalık sokaklarda geziyorduk, etraftaki mağazalara giriyor tuhaf kıyafetler deniyorduk. Bu onu eğlendiriyor gibi duruyordu. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Keyif alıyordu.

Bana randevu teklifi ettikten bir gün sonra arkadaşlarımla buluştuğumda ne yaptığımı sormuştu. Ben de sıradan şeyler demiştim. Mağaza gezdiğimizden ,kafede oturduğumuzdan ve parkta yürüdüğümüzden bahsetmiştim. Daha sonra randevumuzda ne yapmak istediğini sormuştum ve bana aynen bunları söylemişti. Hiçbir şeye itiraz etmemiştim, her şey güzeldi çünkü.

Birlikte bir kafede oturduktan sonra hesabı ödeyip kalkmıştık. Kafenin tam karşısında video oyunları satan bir dükkan gördüğümde Jungkook'u kolundan tutup o dükkana sokmuştum.

Etrafa göz gezdirirken konuşmuştum. "İstediğin bir şey var mı? Ben alacağım. Hediye etmek istiyorum."

Merakla ona dönmüştüm. O ise benden tarafa bakmıyordu. "Bilmiyorum ki. Böyle şeylerle pek ilgilenmiyorum."

"Bir tane seç, birlikte oynamak istiyorum."

Başını sallayıp "Laf anlamazsın sen." demişti ve etrafa göz atmaya başlamıştı.

Memnunca gülümseyip seçeceği oyunu bekliyordum. Bir oyun seçtikten sonra söylediğim gibi ben almıştım ve dükkandan çıkmıştık. Saat gece yarısına geliyordu ve ikimiz de yorulmuştuk. Ona doğru baktığımda poşetten çıkardığı video oyununa adeta küçük bir çocuk gibi bakıyordu. Bu görüntü beni uzun zamandır hiç olmadığım kadar mutlu etmişti.

Onu izlediğimi fark etmiş ve başını bana çevirmişti. Elindeki oyunu poşetine geri koymuştu.

"Seni evine bırakayım."

Başımı hayır anlamında iki yana sallamıştım. "Ben seni evine bırakayım."

"Saçmalama Hana. Beni neden evime bırakasın?"

"Her seferinde evine yalnız başına dönüşünü izlemek zorunda değilim." demiştim sesime yerleştirdiğim sahte bir sinirle.

Çok yüksek olmayan bir kahkaha atmıştı. "Pekala. Beni evime bırak bakalım." demiş ve beni kolunun altına almıştı. Omzuma yerleştirdiği kolunun varlığı beni o kadar güvende hissettirmişti ki. Evimde olduğumdan daha rahat olduğumu düşünmüştüm.

Birkaç dakika sonra onun evine varmıştık. Bana döndüğünde başımla evini işaret etmiştim. "Gir artık."

Başını sallayarak beni onaylamıştı. "İyi geceler Hana."

"İyi geceler Jungkook." dedikten sonra el sallayıp arkamı dönmüştüm.

Birkaç adım atmıştım ki adımı seslenmişti. "Hana!"

Kaşlarımı kaldırmıştım. "Efendim Jungkook?"

Bana doğru gelip tam önümde durmuştu. "Söz veriyorum." deyip durmuştu. Sonra hemen devam etmişti. "Söz veriyorum kısa zamanda sana olan hislerimi çözeceğim."

Söylediklerine şaşırsam da belli etmemiştim. "Acelesi yok Jungkook. Yalnız eğer beni sevmediğini anlarsan bana söyleme. Küçük kalbimin bunu kaldırabileceğini sanmıyorum." deyip elimi kalbime götürmüştüm.

Birkaç saniye beklemiştim ama gülmemişti. Şaka yapmak için yanlış konuyu mu seçmiştim acaba?

"Şakaydı Jungkook. Ne hissedersen hisset, bir önemi yok benim için." deyip gülümsemiştim. "Ciddiyim. Tabii ki beni sevdiğini söylesen çok mutlu olurum ama şimdi de her şeyden mutluyum."

Yerdeki bakışlarını kaldırıp gözüme sabitlendiğinde kalbim bir an için teklemişti.

"İyi geceler Jungkook." deyip el sallamıştım ve arkamı dönüp yürümüştüm.

Bu sefer de o iyi geceler dememişti, tıpkı geçen sefer benim söyleyemediğim gibi. Uzun bir süre sonra bahçe kapısının açılıp kapandığını duymuştum. Sanırım ben köşeyi dönene kadar beni izlemişti.

Seni seviyorum Jungkook.

healing | jungkookWhere stories live. Discover now