prolog

1.6K 58 3
                                    

"Onu iyileştiremezsin Hana. Yoksa haberin yok mu? Annesi, Jungkook yüzünden intihar etti."

Başımı iki yana sallamıştım. "Jungkook'tan duymadıkça bunu bilemezsin."

"Kendini kandırma. Bunu herkes bilir. Annesi o çocuğa dayanamadı, Hana. Seni de yok etmeden önce, kaç onun hayatından. Hala geç değil."

Gözlerimin dolmasına ve yaşların aniden yanaklarımdan aşağı kaymasına engel olamayan ben, kendimi bir uçurumun sonunda hissediyordum. Ve karşımda Jungkook hakkında ileri geri konuşan bu şahsı düşünmeden aşağı itmek istiyordum. Kalbime bir ok misali saplanan mantık silsilesinden uzak bu sözler, beni adeta kuru bir yaprak gibi eziyordu.

"Onu neden böyle dışlıyorsunuz? O hayatı boyunca bununla yaşamak zorunda kaldı! Sizin gibilerin zorbalığı onun hayatını elinden aldı!"

Boğazım yırtılırcasına, tüm gücümü harcarcasına bağırmıştım. Pişman olmayacaktım. Onu korumak için ne gerekiyorsa yapacaktım. O benim için savunmasız bir çocuktan farksızdı. Çünkü o henüz savunmasız bir çocuk iken annesi ve babası tarafından terk edilmişti. Hayatı boyunca zorbalığa maruz kalmıştı. Canavar denmişti, hasta denmişti, annesinin katili denmişti. Annesinin ölümüne üzülmesine bile izin vermemişlerdi.

"O hasta, Hana. Kalbi hasta, zihni hasta. Bu kötü bir şey demiyorum. Artık iyileşemez diyorum. O dahi kendinden vazgeçti. Hayatından vazgeçti."

"Hayır! Ben vazgeçmedim. Asla vazgeçmeyeceğim!"

Bulunduğumuz odanın kapısının kolunu kırarcasına aşağı indirdiğimde kapının kenarına oturmuş, gözlerinden yaşlar süzülen, yanakları ıslak birini görmüştüm.

Savunmasız çocuk gelmişti, beni bulmuştu.

Bana kendi ayaklarıyla gelmiş olsa da kalkıp onu kucaklayamamıştım.

"Jungkook." Kırık sesim ona ulaşmaya çalışırken can çekişiyordu adeta. Yerde oturmuş ağlayan görüntüsü kalbimi deli ediyordu.

"Vazgeçmedim." demişti ağladığı için çatallaşmış sesiyle. "Hayatımdan hiç vazgeçmedim Hana." Ve hıçkırıklara boğulmuştu.

İşte şimdi o gücü toplayabilmiştim. Eğilip tüm gücümle ona sarılmıştım. Belimi saran güçlü kollarını hissetmemle her türlü engeli aşabileceğimi düşünmüştüm. Artan hıçkırıklarını da kollarımla sarabilmeyi dilemiştim. Var olan yaralarını temizlemeyi, üzeri kabuk tutmuşların ise hikayesini dinleyebilmeyi dilemiştim.

Kim ne derse desin, onun varlığıyla yaşamaya ant içmiştim.

Kafamı hafifçe sola çevirip yüzüme değen saçlarının kokusuna karışan, kendine has kokusunu içime çekmiştim. Ardından kulağına fısıldamıştım.

"Seni seviyorum."

Seni seviyorum Jungkook.

healing | jungkookWhere stories live. Discover now