B.21: I'll never get to heaven

1.6K 144 102
                                    

¤LP- Lost on you¤•••

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

¤LP- Lost on you¤



"Jimin neredesin ?"

"Ben eve gidiyorum Jennie. Suga sana söylemedi mi ?"

"Söyledi zaten sorun bu. Bu saatte nerede araba bulacaksın ? Bana konum at"

"Ben hallederim"

"Jimin bir kerede yorma yavrum. Hadi canım hadi bekliyorum" dediğimde onayladı ve telefonu kapattım. Yanımda sessizce arabayı süren Taehyung'a baktım.

"Ne o canım ? Sessizsin" dedim sadece. Gülümsemeyi denedi. Konumu açıp ona yolu tarif ettim. Jimin yürüme olduğu için çok uzaklaşmamıştı. Onu bulduğumuz da kaldırımın kenarına çökmüştü. Yağmurun durmasına sevindim.

"Geliyorum" dedim ve arabadan indim. Jimin şişmiş gözlerle bana baktı. İç çekip yanına oturdum.

"Neden ağladın sen ?"

"Karanlığı sevmiyorum" dediğinde omzumu onun omzuna yasladım.

"O zaman beni beklemediydin. En azından beraber yürürdük. Hani ışık saçıyordum ya, korkmazdın" dediğimde gülümsedi. Ayağa kalkıp elimi ona uzattım.

"Hadi seni eve bırakalım" dediğimde elimi tuttu. Onu çekerek kaldırdım ve arabaya bindik. Evinin adresini Taehyung'a söyledi.

"Daha iyi misin Jennie ?" Dediğinde arka da oturan Jimin'e döndüm ve gülümsedim.

"Tabi ki! Taehyung geldi sonuçtan. Hepiniz de endişelendiniz dimi ?" Dediğinde kafasını salladı.

"Bunun için sana bir borcum oldu. Taehyung salağının beni bulmasını sağladın sonuçta" dediğimde gülümsemesi büyüdü. Gözleri kısılırken bende gülümsedim ve önüme döndüm. Sonunda iki katlı eski bir evin önünde durduk.

"Burası dimi Jimin ?" Dedi Taehyung. Jimin kafa salladı ve arabanın kapısını açtı.

"Barışmanıza sevindim" dediğinde gülümsedim ve ona el salladım. Jimin eski eve girerken Taehyung'la tekrardan tek kalmıştık. Araba tekrar çalışırken sessizdi.

"Kim Taehyung! Sinirleniyorum cidden. Tamam dedim sana ne uzatıyorsun ? Herkesin yanında böyle garip mi davranacaksın ?" Dedim sinirle. Duygularını bu kadar belli etmesinden sinirleniyordum.

"Üzgün-"

"Ah sen cidden sıkıcı bir koca olurdun. Gerçekten yeni birini bulmam lazım" dediğimde kıkırdadı. Elimi ensesindeki minik saçlara attım.

"İşte böyle Taetae. Gülümse çünkü en yakın arkadaşım surat asınca mahvoluyorum" dediğimde gülümsemesi büyüdü.

"Bugün okulda yeni dönem balosunun afişini gördüm"

"Siktir! Ne zaman ?"

"Bir hafta var daha"

"Tae bu şimdi mi söylenir ? Kendime elbise bulmam gerek. Of be Taehyung! Şimdi elim ayağıma dolaşır" dediğimde güldü.

"Aptalsın"

"Baloların kraliçesi yüce Kim Jennie'yi tercih ederim"

"Sen hep kraliçesi zaten"

"Biliyorum köle. Şimdi karşımda eğil" dediğimde elini kafama koyup itti.

"Eee Jisoo gelecek mi partiye ?"

"Bilmiyorum ki"

"Gelir gelir" dediğimde gülümsedi. Evimizin önünde durduğunda ona döndüm.

"Gidiyorum ben. Çok ağlama arkamdan yarin görüşeceğiz zaten"

"Bak nasıl içime dert oldu şimdi! Nerede mendillerim? " Dediğinde gülümsedim ve kapıyı açtım.

"Seninle eskisi gibi olmayı özlemişim"

"Benden Kaçmadığın sürece böyle olacağız Taehyung. Merak etme" dedim ve arabadan indim. Gülümseyen yüzüne baktım.

"İyi geceler Taetae"

"İyi geceler nini" dediğinde kapıyı kapattım ve eve girdim. Annem ve babam salonda oturuyordu. Salona girdiğimde babam kafasını tabletinden kaldırmasa da annem ayağa fırladı.

"Neredesin bu kadar saattir ?"

"Taehyung'la beraberdim." Dediğimde sustu ve bakışları üzerimde gezindi. Oradan çıkmadan önce nemli formalarımı üzerime geçirmiştim.

"Islak mı üzerin ?"

"Yağmur yağdı"

"Farkındayım Jennie ama yağmur yağınca ıslanmak zorundasın diye bir kural mı var ? Ne diye dikkat etmiyorsun ? Çocuk gibi yağmurda mı kaldın? "

"Aslında 18 yaşıma girmeme daha bir kaç ay olduğuna göre tüm dünyaya göre çocuğum" dediğimde babam tabletten kafasını kaldırıp bize baktı.

"Git üzerini değiştir. Arkadasin burada bu yüzden sadece bir kerelik ukalalığını görmemezlikten geliyorum."

"Tabi efendim" dedim ve yukarıya doğru çıktım. Merdivenlerin başında en son görmek istediğim insanla karşılaştım. Jess bana gülerek baktı.

"Naber ucube ?"

"Evet kendi kendine de konuşmaya başladı. Durum kritik" diye mırıldandım ve yanında geçtim.

"Senin o sincap bir panikti bugün. Annem sonunda sakinleştirici verdi de uyudu. Acaba neden panikti ?" Dediğinde Jess'e döndüm. Suratında sinsi gülümsemesi vardı.

"Jess seni bu merdivenlerden aşağı atarım. Düzgün konuş arkadaşlarımla" dedim ve odama girdim. Rose yatakta uyuyordu. Üzerimi değiştirdim ve yanına gidip uzandım. Kafamı omzuna gömdüm.

"Rosie.. keşke bir yolu olsa" dedim sessizce.

"Ama ben nedense sadece en yakın arkadaşım değil, tüm hayatım elimden kayıp gidiyor gibi hissediyorum" dedim. Kimse de buna engel olamıyordu. Taehyung'un mutlu olmasını istiyordum çünkü 3 yıl önce bana dönüp ikimizi de mutlu edeceğim diye bir söz verdiğinde bende aynısını onun için verdim. Taehyung'u mutlu edecektim. Şimdi o birini seviyor ve aradaki engel benim. Kalbim ağrıyor çünkü onun mutluluğunu engelleyen benim.

Ben zaten cennete gitmeyecektim çünkü nasıl gidiliyor bilmiyorum. Taehyung'la isanların gözlerine bakarak o kadar kandırdık ki aşığız diye, onun  da gidemeyeceğini biliyordum. Yine de ona bu dünya da cenneti yaşatmak istiyordum. Eğer bu Jisoo'yla olacaksa bunun da bir yolunu bulurdum.

"Jennie ?"

"Efendim Rosie"

"Oh buradasın. Sonunda rahatladım" dedi. Kollarını bana doladı ve uykusuna geri döndü. Evet Jennie arkadaşların için her şey değer.

high society • TaennieWhere stories live. Discover now