Bölüm 2: Solmuş Güller

1.5K 143 95
                                    

Kalbim bir anılar labirentinde hapsoldu
Kurtar beni
Ebedi rüyanın en derin kısmında
Mavi bir sır yatıyor

Tomorrow by Together: Eternally

Bir yandan gergince camdan dışarıya bakıyor, bir yandan da kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bir yandan gergince camdan dışarıya bakıyor, bir yandan da kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Ağlamaktan çok fazla uykum gelmişti. Bu yüzden eve hızla varıp güzelce uyumak sonrasında ise kendi evime gitmek istiyordum.

Gözlerimi camdan çevirip karşımdaki adama baktım. Beyaz saçları vardı ve çok yumuşak gözüküyordu. Dudağına sürdüğü koyu kırmızı ruj, siyah kadife takım elbisesiyle harika bir uyum sağlarken bembeyaz teni camdan vuran ay ışığında kesinlikle harika gözüküyordu.

Kafasını gülerek bana çevirdiğinde birkaç saniye bakıştık.

"Şey... Bay Bang ben çok teşekkür ederim bu iyiliğiniz için."

Yüzündeki gülümsemesi daha da büyürken ellerini 'sorun değil' dermişçesine salladı. "Zaten koca evde yalnızım. Asıl beni kırmadığınız için asıl ben teşekkür ederim."

Yüzümde küçük bir tebessüm oluşurken utandığım için kafamı biraz eğdim.

"Bay Hwang bu şehirde mi yaşarsınız?"

Kafamı iki yana salladım. "Burada yaşamıyorum aslında fakat burası benim memleketim. Kardeşimi ve annemi ziyaret etmek için gelmiştim."

Anladım, dermişçesine kafasını salladığımda gülümsedim. "Kardeşiniz ve siz ne iş yapıyorsunuz?"

"Kız kardeşim balerin. Bense piyanistim."

"Balerin ve piyanist mi?"

İki kaşıda şaşkınlıkla havaya kalkarken onaylamıştım.

"O zaman eve gidince benim için piyano çalar mısın?"

Sorduğu soruyla gülümsedim. "Tabi ki çalarım Bay Bang. Bu arada siz ne işle uğraşırsınız?"

"Ben ticaretle ilgilenirim. Soylulara elbiseler tasarlar, diktirir ve satarım. Aynı zamanda kraliyet ailesinin özel tasarımcısıyım."

Kafamı yavaşça salladığımda gözlerim anlık olarak camdan dışarıya kaymıştı. "Eviniz uzakta sanırım."

"Evet, ormanın içerisinde yer alıyor. Bu arada adınızı tekrar söyler misiniz?"

Sorduğu soruyla afallerken "Hwang Hyunjin." demiştim. Kaşları şaşkınlıkla havalanırken yüzünde kocaman bir gülüş oluşmuştu. "Siz şu ünlü piyanist Hwang Hyunjinsiniz. Kusura bakmayın başta aklıma gelmemişti bu yüzden sizi tanıyamadım. Eserlerinizin çoğunu dinledim ve gerçekten harikalar."

Heyecanla dedikleri yüzümü kızartırken utandığım için başımı öne eğdim. "Çok teşekkür ederim."

"Doğrusunu söylemek gerekirse tahminimden daha utangaçsınız." Kıkırdayıp sözlerine devam etti. "Sahnede gerçekten çok iddialı gözüküyorsunuz oysa ki."

"Evet, sahnede daha az utangaç oluyorum." Kekelemediğim için içimden şükürler ederken en sonunda arabanın durmasıyla derin bir nefes aldım.

İlk Bay Bang arabadan inmiş sonrasında beni indirmişti. Bir eli belimde durarken diğer eli elimi tutuyordu.

Kafamı kaldırıp önümdeki eve baktığımda bir an başımın döndüğünü hissettim. Çünkü evi kocaman bir şatoydu.

Adımlarımızı birlikte şatonun bahçesine atarken aldığım kokuyla yüzümü buruşturdum ve etrafıma bakındım. Şatonun bahçesinin etrafında bir sürü solmuş gül bulunuyordu.

"Bu güller zamanında gerçek aşkı kaybettiği için solmuş. Söylenene göre tekrar açması için gerçek aşk lazımmış."

...

Selam! Umarım güzel bir bölüm olmuştur. Bu bölümde pek bir olay yok. Karakterleri daha iyi tanımanız için yazdım. Umarım sevmişsinizdir.

Bu arada unutmadan söyleyeyim. Olay eski bir dönemde geçiyor. Yakın tarih falan değil yani bilin. Bir de ülke İngiltere :)

Not: Ben ev diyorum ama ev değil. Ev dedikleri şey şato. Sonra şey etmeyin... (^^)

Hyunjin bir Prens

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hyunjin bir Prens.

Oy vermeyi unutmayınız!♡

Burgundy Velvet | ChanjinWhere stories live. Discover now