*66*

96 10 20
                                    

          "Başım ağrıyor anne, yemeğe inmeyeceğim. Dinlensem iyi olacak."

          "Kızım bir şeyler hazırlasam  sana?"

           "Bir şey istemiyorum, teşekkür ediyorum. Dinlensem daha iyi." Biraz daha burada kalsam annemin iyi niyetini kursağında bırakabilirdim. Bu nedenle hızla merdivenleri çıktım ve odama girdim, kapıyı kilitleyip yatağıma attım kendimi.

          Feleğim şaşmış durumda şu an. Her şey bana yalan geliyor. Hiç yaşamadığım kötü hisleri yaşıyorum, aynı anda.

         Gerçekten de insanın değer verdiği birinden ters bir hareket görmesi her şeye olan inancını yerle bir edebiliyor.

          Hiçbir şey belli etmeden çıkma sebebim anne ve babasının sorunu üzerine bende sorun eklemek istememem. Bu durumda bile onu düşünüyorum ya... 😫😫😫

         Telefonumun çalması düşünce bulutlarını dağıtırken telefonu taksideyken kapatmadığım için söylenerek telefona uzandım.

         Bay Yakışıklı arıyor...

         "Ben senin Bay Yakışıklı'na başlayacağım... Da ne zaman?" 

         Açmak istemiyor ve o yalan cümlelerini işitmek istemiyorum. Nasıl inandım ben onun sözlerine. Tam bir aptalım! Henüz onu tanımıyordum oysaki, bana bu yalanları söylediği zaman. İnanmak kolay geldi, tanımadığım insana. Hah! Tanımadığım insan ne ki? Biz Berkay'ı tanıyoruz sandık meğer bize güvenmiyormuş! Sevgilisi oldu, biz anlamadık. Söylemeye tenezzül etmedi. Peki neden?

          Telefon susmuş, yeniden çalmaya başlamıştı. Hiç düşünmeden meşgule attım ve ardından onu engelledim. Hiç mi hiç uğraşamam.😤

           Üzerimi değişip daha rahat olan pijamalarımı giydim. Her şeyden uzak, herkesten uzak bir yer yok mu? Ben bugün insanlara güvenmemem gerektiğini kanıtlı bir şekilde öğrendim...

          Ne ara olduğunu bilmediğim uykuya dalmışım. Gözlerimi açtığımda annem kapıyı çalıyordu. Gece mi gündüz mü olduğunu ilk başta ayırt edemesem de bir kısmı açık olan perde bana gece olduğunu bildirmişti. Hızla yataktan kalkıp kapıyı açtım.

           "Kızım arkadaşların geldi, senin marek etmişler. Ulaşamıyorlarmış!" Kafama dank edince gelen kişinin Berkay olduğunu anladım. Telefonum açıktı ama ben onu engellemiştim. Ulaşamayan kişi varsa bu da odur. 😣😣😣

          "Kimseyle konuşmak, görüşmek istemiyorum anne. Kim geldiyse geri gönder. Çok yorgunum, uyumak istiyorum." Kapıyı kapatacağım sırada Gökçe'nin sesi kulaklarımı doldurdu.

          "Kanka bizi istemiyor musun?" Soru böyle mi sorulur? İçimdeki bütün buzları eriten bu soru üzerine kapıyı açıp içeri geçmelerini işaret ettim. Ben yalnızca kızlar geliyor sanmıştım ancak cümbür cemaat gelmişlerdi. Gökçe, Ahsen, Naz, Bahadır, Alp, Doruk, Gökhan, Karan ve Berkay.

        "Ne oldu sana kızım? Arıyoruz açan yok."

        "Kaç defa aradım."

        "İyi misin, prenses?"

        "Kuzen modun düşük gibi."

        "Yeter! Anladık aradınız... Ben iyi hissetmiyorum hatta direkt iyi değilim. Geldiğim gibi uyudum."

         "Güzelim?"

         "Ben lavaboya gidiyorum." Onunla konuşmak istemiyorum. Neden, neden sürekli ben seçiliyorum? İki dakika mutluluk çok mu bana?

⭐İYİ OLDU GECELER⭐ TEXTİNG✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin