*15*

176 21 20
                                    

 😍keyifli okumalar.❤️

           Elindeki şişe ile duvarın yanına oturmuş öylece yeri seyrediyorken bulduk Gökhan'ı. Hemen arabadan inip yanına gittik. Baş ucuna vardığım gibi elindeki şişeyi kavradım. Şaşkınca kafasını kaldırdı beni görünce baka kaldı.

     ~E tabii haklı çocuk. Berkay'ı tek bekliyordu.

     Elimdeki şişeyi sert bir şekilde duvara fırlattım. Gökhan bir bana bir param parça olmuş şişeye bakıp "Seni beklemiyordum sarışın." deyip sırıttı. Kafamı eğip gözlerinin içine bakarak konuştum. " Bende seni hiçbir zaman bu hâlde görmeyi beklemiyordum. " eğilip kendimi onunla aynı hizaya getirdim. Genelde kendisi eğilirdi boylarımız eşitlensin diye ama bu defa durum farklıydı. "Seni bu hâle getiren şey nedir Gökhan? Ne oldu sana? Ben o dağ gibi olan Gökhan'ı istiyorum." dedim.

       Kafasını olumsuz anlamda salladı.😞 Üzgündü hemde çok üzgündü. Ve ben asla onu böyle görmemiştim. Onu bu denli yıpratan olay neydi? Ne olmuştu o aslan gibi çocuğa? Şimdi karşımda hayattan hiç zevk almayan bir Gökhan oturuyordu. Omuzları düşmüş vaziyetteydi. Gözlerinin içi kıpkırmızıydı. Ağlamıştı. Evet ağlamıştı. Hafif sarı saçları dağınıktı.

       "Hadi kalkın bana gidiyoruz. Orada konuşuruz." diyen Berkay'ın sesi ile kendime geldim. Gökhan'ı kaldırmak için harekete geçmişti. Bende diğer kolundan tuttum ve arka koltuğa bindirdik onu. Yol boyunca Berkay ne yapacağını bilmeyen bakışlar ile aynadan Gökhan'a bakıyordu.

      Fazla içmişti. Bu çok belliydi. "Hepsi benim suçum. Şimdi herkes bir yerde. Bir şey yapamamak koyuyor bana. Yıpratıyor, üzüyor, canımı yakıyor..." diye söylenmelerini dinliyorduk.

                           ***

     " Ne oldu ona öyle, okulda hiç mi dikkatinizi çekmedi düşünceli, dalgın oluşu?"😫😫😫Bu sitemim üzerine Berkay kafasını olumsuz anlamda salladı. Yaptığım kahveleri bardaklara döküp içeriye girdik.

      Gökhan koltuğa yayılmış gözleri kapalı bir şekilde uzanıyordu. Elimdeki tepsiyi masanın üzerine bırakıp Gökhan'ı kaldırmak adına yanına adımladım. Ancak Berkay anlamış olacak ki benden önce yetişip Gökhan'ı doğrulttu.

     Ben ve Berkay'ın kahvelerini masanın üzerine bırakıp Gökhan'ın kini tepsi de verdim.

     Döker möker uğraşamayız.😓

      Kahvesinden birkaç yudum içti ve bana döndü. "Eline sağlık felaket!" Ben bir Berkay'a bir Gökhan'a baktım. "O ne demek?" Gökhan gülerek omuz silkti.

        ~Şerefsiz

      Sessizliği bozan ben olup oturduğum koltuğun ucuna geldim. Gökhan'a yaklaşmış oldum böylelikle. "Kankaların enlerinden olanı, ne oldu sana böyle, kim seni bu hâle getirdi?😠" Sesim sonlara doğru sinirli bir hâl almıştı.

      Tam ağzını açmış cevap verecekken kapının sesi ile kafamız aynı anda kalktı. Berkay bakmak için salondan çıkınca ben Gökhan'ın yanına oturdum. Ellerimi tutup kendi yanaklarına yerleştirdi. Ben dolu gözlerle onu süzmeye başladım. "Anlat bana. Bak her daim ben ve diğerleri hep yanındayız. Unutma ve anlat. Ben arkadaşımı bu hâlde görmek istemiyorum." Son cümlemle gözünden bir yaş aktı. Hemen yanağında olan elimi çekip yaşı sildim. Tek seferde bana daha fazla yaklaşıp sarıldı. Hiç iyi değildi durumu.😞 Bende ona karşılık verdim.

      "Siz, siz sevgili misiniz? Ve bizden sakladınız!"😤 Bu ses Gökçe'ye aitti. Ve evet Gökçe'ydi.😱 Arkasındaki Ahsen'de aynı bakışları savuruyordu.

⭐İYİ OLDU GECELER⭐ TEXTİNG✔Where stories live. Discover now