47. Bölüm : ÇOCUK

Start from the beginning
                                    

"Çocuğu gördüler..." diye mırıldandı Rüya belli belirsiz. Hedef olan iki adamın yanında duruyor onlarla pis işler yapıyormuş gibi konuşuyordu.

Evin arkasında saklanan çocuk onu gören adamdan korkuyla kaçmak istercesine ayağa kalktı ve tarlaya koşmaya başladı. Ayaklarının ucuna ateş edilince çığlık atarak yere düştü.

"Lan!" diye yükseldi Alkan.

"Bir şeyler yapmamız gerek." dedi Akın.

"Adamlar bize canlı lazım. Diğer tim yolda. Onları beklememiz gerekecek."

"Senin adamlığını sikerim, Uzay!" dedi Alkan sertçe. "Çocuklar ölücek!"

"Hayır, ölmelerine izin vermeyeceğiz." dedi baskın bir tını ile.

Adam çocuğu yakasından tutup kaldırdığında yüzüne bir tokat attı. Alkan'ın tetikteki eli karıncalanıyordu. O çocuğa kalkan elini parçalamak istiyordu. Acımasızca çocuğu yerden kaldırıp sürüklemeye başladı. Patronun yanına getirdiğinde patron pis pis gülerek baktı çocuğa.

Rüya'nın çocuğa içi gidiyordu ama her şeye rağmen belli etmiyordu çünkü inanılmaz iyi bir oyuncuydu. Buradan çıkar çıkmaz bu heriflerin derisini yüzecekti.

Patron olan Tarık Erbay eğildi ve o pis eliyle çocuğun saçını sevdi. "Kaçmaya çalışanlara ne olur biliyor musun, Emrecan?"

Alkan konuşulanları duyamıyordu. İzliyor ve yattığı yerde daha çok çıldırıyordu.

"Ne oluyor, a-abi?" diye sordu Emrecan korkuyla.

"Beynini dağıtıyorum onların." dedi gülümseyerek. Belinden silahını çıkardığında çocuğun kafasına dayadı. Emrecan korkudan tir tir titreyerek ağlamaya başladığında Rüya yumruğunu sıkıyordu.

"Ceza versen yeterli olur, patron. Öldürmeye gerek yok." dedi Rüya ifadesizce.

Namluyu çocuğun kafasına iyice bastırdığında Emrecan acıyla sızlandı.

"İzin vermeyeceğim bunlara." dedi Alkan öfkeyle.

"Sakın! Alkan yerinde kalacaksın!"

Üzerinde örttüğü yeşil gizlenme ağısını resmen yırtaracak çekti üzerinden ve tüfeğini elinden attı. Bacaklarına sarılı olan silah kılıflarında duran silahlara baktı. Üzerindede siyah bir çelik yelek vardı. Rüzgardan dolayı uçuşan sarı saçları gözlerinin önüne geliyordu. Gri lens taktığı gözleri ise yaşarmıştı esintiden.

Kulağının içine bağıran Uzay'ı duymamak için kulaklığı kulağından çıkarıp attı ve elleri bacaklarındaki silahlara gitti. Koşar adımlarla aşağı inmeye başladı. Büyük taşların üstünden zıplayarak geçiyor ve yerdeki dalları adımları ile kırarak geçiyordu.

Ağaçların arasında durdu ve hedef olan iki adamı, Rüya'yı ve minik çocuğu gördü.

İki silahını da kılıfından çıkardı ve hedef olan adamlara ateş etti. Alkan'ın gözü öyle kararmıştı ki, silahından çıkan bir mermi Rüya'ya da saplanmıştı ve Alkan bunu göremeyecek kadar öfkeliydi.

Çocuk korkuyla etrafına bakarken karşıda bir adam ordusu gördü. Silahlarını kaldırmışlar ve çocuğa ateş etmeye başlamışlardı. Alkan ağaçların arasından çıkıp çocuğun üzerine koşmaya başladı. Resmen mermilerin arasına koşmuştu ama küçük bir çocuğun hayatı söz konusuydu!

Çocuğun küçük bedenini kolları arasına alıp kendisini çalıların arasına attı. Çocuğu sımsıkı sıkan kollarını gevşettiğinde ağzından çıkan bir inleme ile duraksadı. "İyi misin küçük adam?"

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now