Yirmi birinci Bölüm

Start from the beginning
                                    

Hızla ellerimi geri çektim "Nasıl davranmamı bekliyorsun, toprak? Boynuna falan mı atlamalıyım? Sen bana hırsız dedin farkında mısın bunun?!" Dedim bağırarak.

Gözlerini kaçırdı.

Sinirle bir nefes aldım "Gözlerini kaçırıp durma! Cevap ver. Sana dün sordum değil mi arabada gelirken? Sende ne yaptın? Cevap bile vermedin! Abimler gibi inanmamayı tercih ettin."

Yalnız komik olan gerçekten sinirleniyor olmamdı. Bunun onların bana oynadığı bir oyun olduğunu bilmeme rağmen düşündükçe sinirleniyordum.

"Yaprak be-"

Tekrar sözünü kestim "Tamam o zaman cevap ver. Madem gelip yanıma yatabiliyorsun, inanıyor musun bana? Pişman mısın? Eğer gerçekten pişmansan seni affederim toprak. Geçer yatağa sarılır uyuruz." Dedim beklentiyle gözlerine bakarak.

Asıl amacım bu saçma oyunu bırakıp bırakmayacağını test etmekti. Eğer gerçekten şimdi bu oyunu bırakırsa affederdim çünkü onu üzgün görmeye dayanamıyordum.

Kızarmış mavi gözlerini bir tur odanın içinde gezdirdi ve sonra benim gözlerimde durdu.

Seslice yutkundu.

"Yaprak, dinle beni. Ben sana hırsızsın demiyorum. Tabiki de sen bir hırsız değilsin. Sadece... her şey öyle gözüküyor. Yan-"

"Çık git odamdan." Dedim sakince.

Şaka gibi. Poyraz abim bu kadar mı gözlerini korkuttu?

Telaşla bana yaklaştı. "Yaprak lütfen uzaklaşma bizden."

Hızla geri çekilerek bana yaklaşmasını engelledim "Hırsız olduğumu ima ederken gelip bizden uzaklaşma diyemezsin! Hayır hangi yüzle gelip yanıma yatabiliyorsun onu da anlamış değilim..."

Gözlerinde ki ve yüzüne yansıyan hüzün şiddettini arttırmıştı.

Yutkunarak bir kaç adım geri gittim "Ki şahsen ben ikizimin bir hırsız olduğunu düşünsem yüzüne dahi bakmazdım. Gerçi sende haklısın... ne kadar ikiz olsakta farklıyız değil mi? Mesela ben ikizime kendimden bile çok güvenirdim. Ne olursa olsun yanında olurdum."

Yüzüne daha fazla bakamadığım için bakışlarımı duvara diktim. O ne kadar üzülüyorsa bende üzülüyordum.

Ama bu oyuna dahilken onun bu kadar da üzülmeye hakkı yoktu.

Ne düşünüyorlardı ki gerçekten? Tabiki de onlardan uzaklaşacaktım.

Derin bir nefes aldım. "Lütfen artık odamdan çık toprak."

Birkaç saniye yüzüme baktı uzunca. Sonra hiçbir şey demeden odadan çıktı. Kendi odasına girmişti sanırım çünkü odasının kapısını öyle sert kapamıştı mi ses bütün evde yankı yapmıştı.

Sinirlenmişti.

Sinirinin abime olduğunun farkındaydım.

Beni bağlar mıydı? Yoo.

Komidinin üzerinden telefonumu aldım. Saat 15:21. Yuh lan. Bu kadar saat uyudum mu ben? Aslında şaşırmamak gerek. Zaten bıraksalar saatlerce uyurdum üstüne bir de dün gece üç dört civarında eve geldiğimiz için uykusuz kalmıştım.

Dün gece aklıma geldiğinde sırıtmadan edememiştim. Hayatımda belki de en çok eğlendiğim günlerden biri olabilirdi. Ölümüne eğlenmiştik. 

Bizim evin birkaç sokak altındaki parka gitmiştik. İlk önce o üç gerizekalı ile yaşadığım bütün her şeyi onlara anlatmıştım. Tabii başta onlara anlatmadığım için kızmışlardı ama üstün çene ve beyin yakıcı gücümle kendimi haklı çıkarmayı başarmıştım.

𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁: 𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗩𝗮𝗿!Where stories live. Discover now