On dokuzuncu Bölüm

25K 1.8K 1.5K
                                    

Medya: Poyraz Çağlayan

İyi okumalar :D

•••

Sinirle yüzümü sıvazladım.

Eğer kaderimde hayatımın herhangi köşesinde kafayı tamamen sıyıracağım ile ilgili bir zaman dilimi varsa şu an tam da o zaman diliminin içerisindeydim.

Hani olur ya evinizde bir cinayet işlenmiştir. Ceset karnının ortasına saplı olan bıçakla öylece yatıyordur. Sizde tam o sırada o bıçağı çıkarmaya kalkışırken bir anda bum polisler gelir ve elinde bir bıçak, yerde yatan cesetle sizi bulur.

Pekala, şu an içinde bulunduğum duruma bakarsak ne o bıçağı çekecek olan aptal kişiydim ne de anlattığım bu olayın içinde bulunduğum sıçmıklı olayla bir alakası vardı.

Ama tam da buna benzer bir şeyle karşı karşıyaydım. Tek fark bana olanın planlı olmasıydı!

"Müdür bey bu kızın okuldan kovulmasını istiyorum. Ne hakla benim annemden kızıma yadigar kalan kolyemi çalar!"

Hah!

Bizim okululumuzdan beni kovmaya çalışıyor bir de!

Sinirle bir nefes alarak oturduğum yerden hışımla kalkıp kadına baktım "Bana bak cazgır kadın sana yirmi ikinci kez açıklıyorum, anlıyorum yaşlılıktan kulaklar iyi duymuyor ama ben senin annenin millattan kalma fosilleşmiş çirkin kolyesini çalmadım!"

"Bir de güzelim mücevher kolyeye çirkin diyor, zevksiz!" Kaşlarını çatarak kınayıcı bakışlarını bana atarak kafasını iki yana salladı.

"Yaprak, sakinleş geç otur şuraya." Toprak tekrar ve tekrar kolumdan tutup kalktığım yere oturttu.

Kolumu hışımla elinden çekip ona baktım "Nasıl sakin olayım, toprak? Göz göre göre iftiraya maruz kalıyorum! Bütün okul şu an adımı hırsıza çıkarmış durumda. Yapmadığım bir şey için herkes bana iğrenç bir şeymişim gibi bakıyor!"

Olay sınıfın ortasında patlak verdiği için hemen ardından teneffüste bu kulaktan kulağa bir virüs gibi yayılarak okulu sarmıştı.

Şaka gibi!

Dolan gözlerimi kapayarak sakinleşmeye çalıştım. Sinirimi bir şekilde dışarı atamadığım için hemen gözlerim dolmuştu ve bu sanki mümkünmüş gibi beni daha da çıldırtıyordu.

Gözlerimi açarak kıza baktım. Göz göze geldiğimizde hızla bakışlarını kaçırdı. Şansa bakın ki kolyesini çaldığımı idda eden kız tam da çarpışıp kafamı yaralamama sebep olan kızdı.

Ne şans ama...

Bu kızın sadece bir kukladan ibaret olduğunun farkındaydım. Her şey o üç beyinsizin başının altından çıkmıştı.

Akıllarınca beni okuldan kovdurmaya çalışıyorlardı. Gerçekten kendi okulumdan beni kovdurmaya çalışmaları takdir edilesi bir aptallıktı.

Hızla oturduğum yerden tekrar ayağa kalkıp kıza doğru ilerledim. Toprak hemen kolumu tuttuğunda kızda çirkef annesinin arkasına saklanmıştı.

"Bırak beni toprak! Bak yemin ederim el kadar kızsın, bir tane yapıştırdım mı sümsük gibi arkandaki duvarla bütünleşirsin kızım. Hadi, hadi konuş da doğruyu söyle!"

Toprak elini çekerek kollarını belime dolayıp odanın en köşesine taşıdı bedenimi. Önüme geçerek elleriyle kafamı tutup kendine çevirdi "Yaprak! Sakin ol. Abim gelecek zaten şimdi. Sadece sakin ol ve bekle tamam mı?"

𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁: 𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗩𝗮𝗿!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin