27. Bölüm

871 82 60
                                    

Kınalı gece zar zor dalabildiği uykudan sabahın seherinde uyandırılmıştı.
Salladığı suratıyla annesinin verdiği direktifleri uygulamaya başladı.

Uykusu açıldıkça beyni çalışmaya; beyni çalıştıkça da kalbi daha hızlı atmaya başladı ..🤦‍♀️

Evdeki telaşe daha çok paniklemesine sebebiyet veriyordu. Nihayet teyzeleri teşrif edince Esma hanımın hedefi değişti 😁😁 Kınalı hemen odasına sıvıştı.  Dolabını açıp baktı mahzun mahzun. Şimdi arkadaşlarının kalbini kırmasa yardım ederlerdi ona canla başla.

Düşündükleriyle tüm hevesi kaçtı. Gözleri dolunca oturdu yatağına. Ağlamamak için direniyordu ama çok uzun sürmeyeceği belliydi.

Odanın kapısı açılınca başını kaldırıp baktı dudağını titrete titrete. Gördüğü simayla gözünde hazır bekleyen yaşlar akmaya başladı.

Yavuz sabah kardeşi Mihribanı bir köşeye çekmiş " Kınalıyı üzme abim. Onun tavrı size değildi diyerek önden bir konuşma yapmaya çabalamış; inatçı kardeşinin ayak diretmesiyle de abilik sıfatından yararlanıp " Yengenin yanında dur Mihri " diyerek çıkıp gitmişti.

Mihriban zoraki çaldığı kapının ardında gördüğü ağlak kızla tüm gardını indirdi. " Kuaför ayağınıza kadar geldi Kınalı hanım. Siz hala oturmuş ağlıyorsunuz " dedi gözlerini etrafta gezdirip .

Kınalı hemen ayağa fırlayıp sarıldı özlediği can kardeşine. " Mihrii .... Mihri ben... " deyip hıçkırmaya başlayınca Mihriban da tutamadı kendini.

Ağlayarak sarıldı arkadaşına.  " Tamam sus artık. Gözlerin şişecek sonra abim tepeme binecek. Bugünü atlatalım ifadeni alacağım senin" diyerek Kınalının hazırlanmasına yardım etti.

****

Esma hanım oturduğu yerde kıpraştı. Bugün olmaz sandığı isteme merasimi gerçekleşiyordu. Yandan yandan baktı damat adaycığına.

Yanakları pancar gibi kızarmış göz bebekleri ben hastayım diye bas bas bağırıyor ; lakin ona rağmen giyim kuşam saç sakal tam tekmil oturuyordu elleri önünde bağlı. 

Yavuza istemeyi erteleyelim diye söylenmişti. Ama o "Bir gün dahi gecikmeye gelmez bu iş " diyerek ayaklanmıştı. 

Esma hanımın tek kaşı bu sefer keyifle kalktı. Berkay merkay  hikâyeydi yahu. Bu oğlan tam damattı tam... Oy kayınvalidesi yoluna kurbaneydi onun. "Bal oğlum benim" diyerek iç geçirdi.😁😁

Yavuz direniyordu vücudunun itirazlarına. Yüzüğü takınca bayılıp düşse de olurdu amma o yüzük hemen takılmalıydı. Ağrıyan başını kaldırıp gözlerini etrafta boş boş gezdirirken Esma hanımın şefkat ve sevgi dolu bakışlarıyla karşılaşıp gülümsedi.  Bu kadın  onu çok seviyordu yahu . 😁😁😁 (Yavrum benim çok acıyorum sana 😂😂)

Kahveye Kınalı hiç karışmadı. Mihri abisinden tüm hınçları almak ister gibi bastı tuzu.. Bastı tuzu. Bastı...

Artık Kınalı dayanamadı. " Mihri abin hasta .. Dokunur " dedi mıyıl mıyıl.

Mihriban saf yengesine küçümseyerek baktı. " Seni istediğini nasıl anlayacağız? Bu kahve ne  demek biliyor musun sen ?"

Kınalı bilmiyorum der gibi saf saf başını salladı.

Mihri hınzırca güldü.
" Bu kahveyi içemeyen hiç, durup durup içen az , tek dikişte içen çok seviyor demek . Bak bakalım abim seni nasıl seviyor. Işte hendek işte deve " diyerek bilmiş bilmiş konuştu.

Önden içeri giren Mihribanın ardından baktı Kınalı. Sonra aceleyle lavaboya boşalttı fincanı.  Güzelce çalkalayıp içine su doldurdu.

Kınalı kahveleri dağıttı. Yavuza fincandaki suyu uzattı en son. Yavuz alnındaki boncuk boncuk terlerle gülümsedi. " Eline sağlık " dedi fısıltıyla.

Kınalı baktı  adamın sıfatına. " Afiyet olsun " deyip çekildi.

Kahveler içilirken Yavuz fincanın içine bakınca gördü suyu. Dudakları kıvrıldı hemen. Bir dikişte içince herkes memnunca kıpraştı.

Mihribanın ağzı beş karış açıkken Esma hanımın gözlerinden kalpler fışkırıyordu.😄

Akraba ergenleri bu anı videoya çekip ınstaya atmak için sıraya girmişti bile.

Nihayet Ismail dede desturla aldı sözü.

" Peygamberimizin(s.a.v) damadı Hz. Ali (r.a) buyuruyor ki ; Iyi damat kazanılmış bir erkek evlattır. Kötü damat ise kaybedilmiş bir kız çocuğudur... Allah hepimizi kötülerden muhafaza eylesin . Ee Murat bey oğlum; Allahın emri Peygamberin kavli ile  oğlunu alıp kızımı vermeye var mısın? "

Murat bey dolu gözlerle baktı Zeynokuşuna." Ya Rabbi ayağına taş değdirme evladımın. Ona mutlu ve sevgi dolu bir yuva nasip et "diyerek başını salladı.

" Inşallah bu sefer birbirlerinin kıymetini bilirler Ismail amca. Yavuz oğlum , Zeynep kızınızdır. Hayırlı uğurlu  olsun . Allah utandırmasın "  

Nihayet Yavuz cebinden çıkarabilmişti o yüzükleri. Yüzükler takılıp dualar edildi. İkramlıklar ikram edilirken Yavuzun halini beğenmeyen Esma hanım seslendi damadına.

" Yavuz az bir gel yavrucum" diyerek çağırdı yanına.

Genç adam  kalabalıktan sıyrılıp kayın validesine yanaştı. Baktı baygın baygın.

" Ay yavrum sen hiç  iyi değilsin. Zeynebin odasına geç ,  az dinlen. Ben de Zeynebe söyleyim sana bir ateş düşürücü falan versin "

Yavuz hiç itiraz etmeden başını salladı. Ezbere bildiği odaya yol aldı. Kınalısının yatağına uzandı.

Zeynep annesinin kaş gözüyle girdi odaya . Yatağına uzanmış gözleri  kapalı adama bakıp iç geçirdi. Şimdi bu çarşafları bir ay yıkatmazdı safınaz 🙈🙈

Yatağın kenarına oturup seslendi . " Yavuz .. Iyi misin ? "

Yavuz gözlerini  aralayıp baktı gülümseyerek.  " Çok iyiyim " dedi.

Kınalı elindeki ilacı uzattı.  " Şunu iç ama yatıp dinlenmen gerek . Bununla olmaz " dedi .

Yavuz doğrulup içti ilacı ve biraz aşağı doğru kayıp Kınalının dizlerine doğru yattı.

" Benim asıl şifam sensin. Sevsene saçlarımı " dedi .Sesi şefkate muhtaç bir çocuk gibi çıkıyordu.

Kınalı dudaklarını dişleyip parmaklarını sevdiğinin saçlarından geçirdi. Bu kadar yakın olmak kalbine zarardı.

" Seni çok seviyorum. " dedi mayışan Yavuz . Kınalı dudaklarını kıpırdattı sessizce  .
" Ben de.."

🙈🙈🥰🥰 Yerim siziii

Ben Aşkı Ölümsüz BilenlerdenimNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ