⚓12⚓

484 70 6
                                    


  Güneş çoktan doğmuştu. Kara İnci'nin mürettebatı yine erkenden uyanmış iş başındaydı. Kimisi yerleri siliyor, kimisi yelkenleri kontrol ediyordu. Kaptanın emriyle gemi, sabahın ilk saatlerinde Agros'a doğru yola çıkmıştı.

Jimin güzel havanın tadını çıkarmak üzere ana güverteye ilerledi. Kollarını bordaya yaslayıp etraflarını çevreleyen maviliğe baktı, her zamanki gibi.

Agros'u, ailesini ve kedisini özlemişti. Onları görmeye çok ihtiyacı vardı. Annesine sarılıp ona Jungkook'u anlatmak istiyordu. Kendisine neler olduğunu, neden böyle hissettiğini ona sormak, tüm bunları saçlarını okşayarak anlatmasını istiyordu. Onun sesinden en sevdiği şarkıyı dinlemek istiyordu.

Burada kalmak istemesinin tek nedeni Jungkook'tu ama artık o da yoktu. Aralarının bir an önce düzelmesini diledi. Burada yapayalnız kalmaya da onu geride bırakıp gitmeye de cesareti yoktu.

Sıkıntıyla ofladı ve yere oturup sırtını bordaya yasladı. Aaklarını ileri doğru uzattı ve giydiği botlara bakışlarını sabitledi.

Daha sonra üzerinde bir gölge hissetti. Gölgenin sahibi yanına oturup onun gibi ayaklarını uzattı. Bacakları ondan biraz daha kısa kalmıştı. Jimin bunu görünce dudaklarını büzdü. Yine de bunun onu rahatsız ettiği yoktu.

"Özür dilerim."

Jimin hafifçe tebessüm etti. Gelmişti işte! Onu öylece bırakmayacaktı. Burada yalnız değildi.

"Ben de özür dilerim."

"Hayır. Sen dileme. Bunlar benim yüzümden oldu. Ben dilemeliyim."

"Sorun yok. Geldin."

Son cümlesini söylerken yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. Yine gelmişti. Hep gelsin istiyordu. Hiç gitmesin.

"Üç gün sonra Agros'a varacağız."

Jungkook konuyu değiştirdi. O da tıpkı Jimin gibi ayaklarına bakıyordu. Tek fark onun yüzünde buruk bir gülümseme olmasıydı.

Jimin duyduğu cümleyi biraz düşündü. Nedense babasının yakalama kararlarını kaldırmış olma ihtimali tam kalbinin üzerinde, garip bir baskının oluşmasına sebep oldu.

"Seni evine götüreceğim."

Jimin'in gülümsemesi silindi yavaşça. Bu cümle kafasında birkaç kere tekrarlandı istemsizce. Ev diyordu Jungkook. Oysaki Jimin evinin neresi olduğunu bilmiyordu artık. Bu gemi değildi belki. Bu deniz de değildi. Jungkook'un yanı değil miydi ki onun evi? Jungkook onu nereye götürecekti o zaman?

"Eve mi?"

"Evet, baban kaldırmıştır yasakları. Seni daha fazla burada tutamam. Yakında evine kavuşacaksın."

Jimin kafasını ona bakmak için biraz yukarı kaldırdı. Jungkook ise ona bakmıyordu. Yine... Jimin umutla bakmaya devam ediyordu karşısındaki yüze. Sonra tekrar geleceğini ya da mutlaka görüşeceklerini söylemesi için. Fakat öyle olmadı.

"Teşekkür ederim Jungkook."

Jimin sessizce söyledi. Cümlenin devamı ise şuydu: Hem ilk aşkım olduğun için hem de ilk kalp kırıklığım...

Jungkook hafifçe kafasını sallayıp ayağa kalktı. Hızlı adımlarla odasına girdi. Jimin de dolu gözlerle onun arkasından bakıyordu.

Biliyordu gelmeyecekti ama gelsin istiyordu. Bugün de, yarın da, öbür gün de... Fakat olmadı. Kahramanı bu sefer gelmedi.

Üç gün oldu. Jimin odasından hiç çıkmadı. Jungkook gelmedi. Agros'a varmaya dakikalar kalmıştı. Jungkook hala gelmiyordu.

Kara İnci   ⚓   JiKook Where stories live. Discover now