⚓7⚓

492 80 6
                                    


Jimin Taehyung'un gemisine zorla getirildiğinden beri iki gün olmuştu. İki gün boyunca odasından hiç çıkmamıştı. Yemeği de odasına geliyordu. Onun açısından bu oldukça iyiydi. Dışarı çıkıp o insanların yüzünü görmek istemiyordu.

Şimdi de çoktan uyanmasına rağmen yataktan çıkmamıştı. Dışarıda hafif bir gürültü vardı. Sesler yükselmeye başlayınca merak etti ve hızlıca toparlanıp yavaşça kapısını açtı. Birkaç kişi güvertede kavga ediyordu. Onlara göz devirip odadan çıktı. Onun dışarı çıkmasıyla birlikte kavga edenler sessizleşmiş ve ona bakmaya başlamışlardı. Jimin onları görmezden gelip dün Taehyung'un odası olduğunu öğrendiği odaya gelip kapıyı tıkladı. Taehyung'un onay veren sesini duyunca içeri girdi.

Taehyung çalışma masasına oturmuş önündeki haritalarla ilgileniyordu. Jimin'in geldiğini görünce işine ara verdi. Her zamanki gülüşü asılıydı yüzünde.

"Geçen gün senden uzak durmamı söyledin ama şimdi odamdasın."

Jimin onun söylediklerini duymazdan gelerek, "Bana uygun bir pantolon verebilir misin?" diye sordu.

Taehyung sırıtarak, "Bence böyle gayet iyi görünüyorsun." dedi.

Jimin bıkkınca nefesini dışarı verdi. "Lütfen!"

"Peki."

Taehyung yan tarafında duran dolaba doğru ilerledi ve içinden Jimin'e uygun bir pantolon çıkardı. Pantolonu Jimin'e verdi.

Jimin hızlıca giyindi ve odadan çıktı. Geminin arkasına doğru ilerledi. Kimse yok gibi görünüyordu. Bu onun için iyiydi. Tahta zemine oturup denizi izlemeye başladı. Bu gemiden gerçekten nefret ediyordu.

"Buraya mı kaçtın?"

Kim Taehyung'dan daha çok nefret ediyordu! Jimin onu aldırmayıp karşısına bakmaya devam etti.

Kaptan Kim elindeki ıslak bezi Jimin'e doğru uzattı. "Yaranı temizle."

Valinin oğlu kafasını kaldırıp ona baktı. "Zehirli olup olmadığını nereden bileceğim?"

Taehyung onun yanına oturdu. "Zehirli olsaydı onu tutamazdım aptal!"

Jimin bunu düşünemediği için utanmıştı. Yine de, "Sizin yanınızda kalmaktan aptala dönüşmüş olabilirim." diye söylemeyi unutmadı.
Bezi sertçe alıp pantolonunu sıyırdı. Yarayı temizlemeye başladığında kaptan onu izliyordu.

"Neden bu kadar kararlısın Jeon konusunda anlamıyorum. En az onun kadar yakışıklıyım oysaki."

"Bana böyle bir şey söylediğine göre hiç birini sevmemişsin. Bir gün beni anlarsın." Daha sonra aklına gelen şeyle, "Neden İrilya'ya gidiyorsun?" diye sordu.

"Çünkü düşmanımı yenmek için ihtiyacım olan şey orada. Onu bulmam gerekiyor."

"Jungkook savaşmanın intihar olduğunu söyledi. Kim bu adam?"

"O şu anda korsanların en güçlüsü. Uzun zamandır lanetli olduğu için şeytan üçgeninden çıkamıyordu ama lanet sona ermiş. Artık burada. Adı Delmar. Kalbi vücudunda değil. Onu İrilya'da saklıyor. Böylece ölümden kurtulmuş oluyor."

Jimin duyduğu şeylere inanmıyordu. "Hadi ya! Keşke daha önce söyleseydin de ben de Agros'a bıraksaydım. Düzgünce anlatsana!"

Taehyung kaşlarını çattı. "Hey! Doğru söylüyorum! Senin hiçbir şeyden haberin yok. Buradaki her şey senin o güzel şatondaki gibi değil. Hayatta kalmak istiyorsan savaşmak zorundasın. O adam Deniz Tanrıçası tarafından lanetlendi ve kalbi artık bedeninde değil ama başka bir yerde atmaya devam ediyor. Bu yüzden hiçbir duyguyu hissedemiyor. Ve bunu yapan kişi aslında kim biliyor musun? Sevgilisi!"

Kara İnci   ⚓   JiKook Where stories live. Discover now