Jeongguk omeganın elleri arasındaydı.

Telefonu gelen bildirimle titredi. Ve alfa belirgin zemin kat düğmesine bastıktan hemen sonra bildirimin omegadan gelip gelmediğini kontrol etmişti.

Ve tabi ki de, öyleydi.

Odaya vardın mı?

Asansör yukarı doğru hareket ederken çevik parmaklarla cevap yazmıştı.

Az kaldı. Oda kartını aldım. Sen ne zaman geliyorsun?

Çok geçmeden asansör kapısı açılmış ve Jeongguk koridora adımlamıştı. O koridordaki suit numaralarını gösteren tabelaya baktı. Şimdiye kadar, Jeongguk'un boğazı beklentiyle kurumuştu, doğal davranmaya çalışsa da kalbi boğazında atıyordu. Yapması gereken buydu, soğukkanlı falan olmak. İstediği son şey, omeganın önünde kendisini küçük düşürmek olurdu.

Alfa kartının üzerindeki numarayla uyuşan kapının önüne geldiği anda telefonuna yeni bir bildirim gelmişti. Jeongguk nefes vererek kardı kaydırmış ve kolu çevirip en sonunda içeri girmişti.

Ve burası güzeldi. Otel odası geniş ve havadardı, perdeler Seoul'ün mükemmel manzarasını gözler önüne sermek için çekilmişti. Başlangıç için oldukça tatmin ediciydi. Temiz kokuyordu, ortama alfasını rahatsız edecek türden bir koku karışmamıştı.

Yine de, ne kadar odayı beğenmiş olsa da bu, Jeongguk'un burada çok farklı nedenlerden bulunduğu gerçeğini değiştirmiyordu. O buradaydı çünkü omega farklı bir şey yapmak istemişti, ona dokunmak. Ve dürüst olursa, Jeongguk herhangi bir temas hissetmek için ölüyordu, çünkü omeganın sesine ve fotoğraflarına karşı kendisini rahatlatmak da bir yere kadar yetiyordu.

Jeongguk'un fizikselliğe ihtiyacı vardı.

Omeganın gerçek olduğunu biliyordu, sadece ilişkilerini bir şekilde güçlendirmek istiyordu. Buna ilişki denilebilirse tabi.

Alfa tam mesajlarını kontrol etmek üzereydi ki keskin gözleri yorganın üzerinde bir şey görmüştü.

Yatağın merkezine güzelce yerleştirilmiş mavi bir kutuydu. Oh, ama bu öylesine bir kutu değildi. Hediye kutusuna benziyordu, küçüklerinden. Bu omeganın işi olmalıydı çünkü bir otel çalışanının böyle bir şeyi gerisinde bırakmasına imkan yoktu, beyaz kurdelesiyle eşleşen mavi bir kutuyu.

Bunun her yerinden omega ile olduğu belliydi.

Yatakta otururken kutuya doğru uzandı alfa, parmakları yüzeyinde geziyordu. Şu an bu yaşananların absürtlüğüne güldü. Böyle şeyler sadece filmlerde olurdu, canlı bir şekilde buna tanık olduğuna inanamıyordu. Alfanın bilmediği ama kendisini gayet bilen bir omega için ne kadar ileri gideceğinden emin değildi.

Sonunda, az önce gelen mesaja bakmıştı.

Hediyemi gördüğünde git ve onu aç. Sonra da bana yaz.

Bu omega bu oyunu daha ne kadar sürdürmeye niyetliydi? Yine de, alfanın konuşmaya hakkı yoktu. Özellikle de bu otel odasında, omeganın kendisine bıraktığı kutuyu açmaktayken. Jeongguk yeni bir girdabın içerisinde miydi? Belki. Ama eğer insanlar kendisiyle oynayan omegayı görselerdi emindi ki onlar da tamamen aptallaşırlardı.

Çünkü siktir, adamım.

Bu omega için oldukça zayıftı.

"Bakalım ne varmış burada..." Jeongguk nefes vererek kutunun kapağını çıkarıp içindekilere bakmıştı.

"Şaka yapıyor olmalısın." Alfa öfkeyle yüksek sesle söylendi, omeganın küçük hediyesini eline almıştı, ince bir ipti. İp. Siktiğimin ipi. Şimdi omeganın aklında ne olduğunu anlamıştı; Jeongguk'un ona dokunma ve tutma kabiliyetini elinden almak istiyordu. O lanet olası küçük, resmen kendisine işkence etmek için ortalıkta dolaşıyordu.

erotica | jikook abo [çeviri]Where stories live. Discover now