"Benim hayatım şu karşıdaki sular gibi. Hırpalanmış, dövülmüş, pek bakılacak hali kalmamış fakat hala ayakta. Seninki ise tam tersi. Hayallerin var, biliyorum. Onları kendi küçük hayatıma sığdıramam, onlara bu kötülüğü yapamam ben. Ama eğer çok isti...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jungkook elindeki arama ilanını, yüzüne doğru biraz daha yaklaştırarak incelemeye başladı. Bir eliyle kağıdı tutarken diğer eliyle de çenesini okşuyordu. Gözleri ilanın üzerindeki resmine odaklıyken konuştu.
"Bunu ne zaman çizdiler acaba?" Daha sonra ilanı getiren mürettebatına baktı. "İyi çizmiş, değil mi?"
Mürettebatı ona şaşkınca bakıyordu. Jungkook onların bu halini görünce yüksek sesli bir kahkaha attı. Sonra sağ tarafında duran Hoseok'a baktı. "Beni yakalayana 5000$ öldül. Hoseok! Karaya indiğimiz zaman bu görev sende." Cümlesini bitirdiğinde tekrar karşısındakilere dönerek konuştu. "Siz de o aptal valinin çok değerli oğlunu bana getireceksiniz. Hadi şimdi herkes işinin başına!"
Mürettebatı işlerinin başına dönerken Jungkook da elindeki kağıda son kez bakıp sırıttı. Daha sonra da buruşturup gelişi güzel bir yere attı.
Normalde bu kadar agresif bir insan değildi. Mürettebatına emirler yağdıran acımasız biri olmamıştı hiçbir zaman fakat Kaptan Jeon için özgürlüğü paha biçilemezdi. Bunun için yıllarca çabalamıştı ve bu yüzden şu anda Kara İnci'nin kaptanıydı. Ona göre halkı yeterince tanımayan, onların yaşadığı zor şartları göremeyen, yani işe yaramaz bir vali, onun özgürlüğünü kısıtlayamazdı. Buna izin vermeyecekti.
Şimdilik bunları düşünmeyi erteledi ve Kara İnci'sinin dümeninin başına geçerken bağırdı. "Demir al! Bütün yelkenler fora! Agros'a gidiyoruz." Yüzünde keyifli bir gülümseme vardı.
⏳
Jimin, gömleğinin manşetlerini iliklerken bir yandan da aynada kendisini izliyordu. Birazdan odasından çıkıp aile yemeğine katılacaktı. Her şey yolunda gidiyordu. Tek sorun istemediği bir kızla nişanlanacak olmasıydı. Uzun zamandır bir şekilde ertelediği gün ne yazık ki sonunda gelmişti.
Yıllardır ailesini gururlandırmak için çabalıyordu. Bir sürü farklı alanda eğitim almıştı, hala alıyordu. İnsanlarla arası oldukça iyiydi. Herkes ona özenir çocuklarının onun gibi saygılı bir beyefendi olmalarını isterlerdi.
Jimin, çoğu kişinin dikkatini çektiğini biliyordu. Nadiren dışarı çıkabildiği zamanlarda gittiği yerlerde içeri girdiği anda tüm gözler onu bulurdu. Bunu farketmemesi zaten saçmalık olurdu. Bu yüzden kalabalık ortamlardan hiç hoşlanmazdı. İnsanların ona sadece çıkarları için yaklaşmalarından nefret ediyordu. Babası da bunu bildiği için onu her türlü tehlike barındıran şeyden uzak tutup üstüme titriyordu. Oğlu için en iyisini istiyordu. Bu yüzden onu Minhee'yle evlendirmek istiyordu. Minhee de onun gibi iyi bir eğitim almış saygın bir ailenin tek çocuğuydu. Bu evlilik hakkında Jimin'e fikri sorulmuştu tabiki ama o babasının beklenti dolu bakışlarına kayıtsız kalamazdı.
