On üçüncü Bölüm

Começar do início
                                    

"Saçmalama yaprak, debelenmeyi kes. Ne yapacaksın senin iki katın uzunlukta ki insanlara mı saldıracaksın?" Tekme attığım bacaklarımı kendi bacakları arasına sıkıştırarak bileklerimi sıkıca tuttu.

Bir anda yakınıma gelince olduğum yerde debelenmeyi kestim. Gözlerimi kısarak, sinirle suratına baktım "Bıraksana be! Yolacağım onun o saçaklı jöleli saçlarını. Ayrıca az geri çek şu kafanı..." yoksa her an heyecandan diğer tarafa gidecektim.

Sorun ya bendeydi ya da Çınar'da. Şu an bileklerimi tutması bile gereksiz yere heyecan yapma nedenimdi. Sebebini bilmiyordum. Sanırım onun çok soğuk olmasındandı ama her dibimde bittiğinde ya da göz göze geldiğimizde panik yapıyordum, elim ayağıma dolaşıyordu.

Can'da veya Emre'de böyle olmuyordu. Kesinlikle sorun ondaydı...

Sadece ikimizin duyacağı tonda güldü. İnci gibi sıralanmış dişleri gözümün önüne düşerken, yutkunarak gözlerimi kaçırdım.

"Yaprak, kızardın!" Dedi gülmeye devam ederek.

Al işte.

Aptalca davranıyordum.

Bileklerimde ki ellerini gevşettiğinde, geri çekilerek bacakları arasında ki bacaklarımı da çektim.

Hızla oturduğum yerden ayağa kalkıp, saçlarımı öne alarak yanaklarımı kapamaya çalıştım. Neden beyaz tenliydim ki? Saçma sapan gereksiz yere kızarıyordum. Gerçekten dünyanın en aptalca özelliğiydi.

Neyse ölümüne inkar, yerse artık.

Kaşlarımı çatarak, arkama dönüp ona baktım. Kafasını arkaya atarak gülmeye devam ediyordu. Neden gülüyordu ki şimdi bu böyle? Komik sanki gerizekalı!

Gülmez gülmez, gelir benim rezilliğime güler!

Gerçi çocukta haklı, umarım heyecanlandığımı anlamamıştır. Büyük rezillik...

Sinirle bir nefes alarak elimle omuzuna vurdum hafifçe. "Gülme, aptal! Ayrıca hiçte kızarmadım! Kızardıysam da sinirdendir o. Hem sen niye gülüyorsun şimdi? Sussana be!"

Hala susmayıp gülmeye devam ettiğinde, elimle ağzını kapattım. Gözlerimi kontrol amaçlı sahaya çevirdim. Toprak görse yanlış falan anlar aman Allah korusun. Kimsenin bakmadığına emin olduktan sonra tekrar ona baktım.

Gülmesi durmuş, kahverengi gözleriyle dikkatlice suratıma bakıyordu. Gözlerini yüzümün her bir noktasında gezdirdi. En son mavi gözlerimde durduğunda yutkunduğuna şahit oldum. Belki de yanlış görmüştürüm çünkü hızla elimi dudakları üzerinden çekerek birkaç adam geri çekilmiştim.

Hızlanan kalp atışlarımı duymasından korktuğum için bankta ondan uzak köşeye oturdum. Ne yapıyordum ben Allah aşkına?

İyice saçmalamaya başlamıştım.

Aradan geçen birkaç dakikadan sonra sakinleştiğime emin olduktan sonra yandan bir şekilde göz attım ne yapıyor diye. Hala gözünü kırpmadan bana bakıyordu.

Kaşlarımı hafif çattım. "Bakmasana!" O da hafifçe çatmıştı kaşlarını "Ege'yi seviyor musun?" Diye sordu pat diye.

𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁: 𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗩𝗮𝗿!Onde histórias criam vida. Descubra agora