27-Kaçış

2.8K 320 399
                                    

"Adres burası.." dedi adam. Teşekkür edip parayı uzatarak taksiden indim. Burası pek tekin bir yere benzemiyordu.. Tamam.. Sanırım ben yanlış adrese gelmiştim..

Önünde durduğum binaya baktım uzun uzun.. Bana hiçbir şey anımsatmamıştı..

"Kolla kendini Cancan!" diye bağırıverdi bir kız uzaklardan. Ve bir kartopu, fırlatıp atıldı. Neredelerdi? Yüzlerini görmeliydim..

"Neyse Cancan en azından bey kelimesi adını terk etmiş. Hadi yine iyisin." dedi kafamın içindekilerden biri.. Bu kız tanıdığım biriydi demek.. Elif ya da Yağmur olabilir miydi?

"Elif'ime vuranı yakarım!" diye bağırdı bir adam. Sözlerinin aksine, sesi neşeliydi..

"Ya Can! Kendimi koruyabilirim. Alt tarafı kartopu." dedi başka bir kız sitemle.. Demek Elif oydu, öyleyse biraz önceki de Yağmur..

"Saklanmaktan başka bir şey yaptığınız yok! Çıkın da savaşalım!" diye bağırdı tanıdık gelen seslerden biri.. Ve kartopları havada uçuşmaya başladı.

"Mert kuşumu koruyun!" diye gülen yüzüyle orta doğru koşmaya başlayan Yağmur'a bakakalmıştım.. Öyle tanıdıktı ki; ne kadar uzak da olsa her ayrıntısını biliyordum sanki bu yüzün.

"Yağmur! Asıl ben koruyorum seni!" diye bağırdı küçük bir çocuk.

"Karnından ses geldi yine, duydum. Dolmaların hepsini ben yedim diye oldu değil mi?" dedi aynı ses bu kez zihnimde.. Bana bir elma uzatıyordu..

İşte şimdi, kalbim bir kez daha şahlanmıştı. Koşup sarılmak istiyordum tanımadığım bu çocuğa! Minik elleriyle kartopu yapmaya çalışıyor, başaramayıp gelişigüzel etrafa sallıyordu..

"Ya ben?" dedi diğer kız da saklandığı yerden çıkıp.

"Seni de korurum Elif'im." dedi küçük çocuk. Sonunda diğer iki adam da saklandığı yerden çıktı ve o an anladım.. Benim evim, tam burasıydı.. Bu insanlar, hatırımdaki seslerin ve kalbimdeki sevginin sahipleriydi.

"Bacaksıza bak birader, yine bizimkilere yazıyor anasını satayım." dedi bir tanesi.

"Can! Çocuğun yanında şöyle konuşmayacağız dedik kaç kez? Sonra evde de öyle konuşuyormuş. Ediz Bey bir daha olursa göndermeyeceğini söyledi."

"Ne yapayım? Sana sarkmasına göz mü yumayım?"

"Başladı yine gereksiz kıskançlığa. Hadi Barış'ın yanına çıkalım, ısınırız hem biraz. Mert kuşum hastalanmasın." dedi Yağmur..

Barış'ın adını duyar duymaz heyecanlanmıştı yine kalbim. İçimde tarifi imkânsız bir neşe vardı. Karşılarına çıksam beni tanırlar mıydı? Hatırlarlar mıydı?

Bulunduğum tarafa yürüyecekleri sırada korkuyla bir duvarın ardına saklandım. Bana yaklaştıkça yaklaşan yüzleri incelemeye başladım tek tek.. Yabancı olmadıklarını biliyordum ama hâlâ hiçbir şey hatırlamıyordum.. Onları tanıyan; zihnim değil, kalbimdi..

"Bu adam ne zaman çıkacak o evden?" dedi Can.

"Ablam gelince." dedi ufaklık gülümseyerek.. Benden mi bahsediyorlardı?

"Oğlum şu konuyu onun yanında açma sakın."

"Sinan haklı Can.. Bu Barış'a iyi gelmiyor." dedi Elif..

"Her gün, bir daha asla dönmeyecek birini bekleyerek hayatı kendine zindan ediyor! Biz de sadece oturup izliyoruz." dedi Can öfkeyle. Kimse sesini çıkarmayınca devam etti.

"Bunun nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim.. Ama Melisa bunu istemezdi, siz de biliyorsunuz. O, hepimizin mutlu bir yaşam sürmesi için canından vazgeçti."

Katre ve KorWhere stories live. Discover now