31~ÖZGÜRLÜK~

213 47 6
                                    


Multimedia: Baran TEKİN

   İyi Okumalar...

Tek bir göz yaşı, küçük bir nefes, sadece yüreğime duyurabildiğim kimsesiz haykırışlarım. Hepsi bir arada bedenimin içindeki ruhu rahatsız ediyorlardı.

Üç hafta yarın dolacaktı. Ve ben ilk kez bu yirmi günde,

Terk edildim. Kanlarından olmadığım için.
Nefret edildim. Sınır tanımadığım için.
Korkutuldum. Güçlü kalmayı başarabildiğim için.

Sadece üç haftada hayatımın en büyük dersini aldım. 

Terk ettim. Çocukluğumu.
Nefret ettim. Karanlıktan ve karanlık olanlardan.
Korkuttum. Bu gecenin bir yalanı uğruna.

Kabulleniş...

Hiç olmadığı kadar yürek burkan, pes etmişliğin ispatı olan kabulleniş.

Tüm polisler beni aramak için harekete geçmişlerdi. Koşuşturmalar ne kadar da iddealıydı. Herkes bu yalana inanır mıydı?

Kim yapmıştı? Kim?

"Selim ekibini al ve giriş kapısında bekle. Kimse otoparka girmeyecek!" dudaklarımı ısırarak bana doğru yaklaşan adım seslerini dinledim. Baran beni görünce ne yapacaktı? Her zaman kısasa kısas hesabı vardı onda. Yoksa beni de ölüm ile mi cezalandırırdı?

Ah! O, o kadar intikam avcısı ki önce benim fişe takılmam için elinden geleni yapardı hemen silahını çekip öldürmezdi. Sonra benim büyükannesine yaptığım gibi daha doğrusu öyle sandığı için benim fişimi acımadan çekerdi. Yapardı bunu!

Buraya kadar kaçmışken yakalanamazdım. Neredeyse geldiğimden beri izlediğim arabanın altındaki demirliklere odaklandım. İşe yarayabilirdi.

Elbisemin eteğini bacaklarımın arasına yerleştirip sessiz olmaya özen göstererek önce ayaklarımı demirliklere yasladım. Hemen ardından bana doğru yaklaşan adımlardan önce davranarak ellerimi demirliklere bağlayıp kendimi yukarı çektim. Yoğun yağ kokusu bedenimi sararken alnımın yukarısından küçük damlalar halinde düşen yağ damlaları alnımdan burnuma oradan yanaklarımı dolanıp boynumda son buluyordu.

Parmaklarım kırılacak kadar çok ağrıyor. Bacaklarımdaki kaslar ise kendini belli edercesine ortaya çıkmış düşmemek için çırpınıyordu. Eğer kendimi bırakırsam herkesin dikkatini çekebilirdim.

Neredeyse on dakika olmuştu boğuk nefeslerim hızlanmış, yüreğim bu acıyı kaldıramıyordu.

"Komiserim kimse yok Baran Bey'in dediği gibi çoktan kaçmış olmalı."

Umutla komiserin cevabını bekledim. Daha fazla inatçı olmamalıydı. Artık dayanamıyordum.

"Peki! Burada bulamadık en azından şehir dışına çıkmadan bulalım. Tüm otogarları, havalimanına haber verin. Basınla ben ilgileneceğim. Ekipler herkes araçlarına!"

Araçlar siren sesleriyle hızlı bir şekilde otoparktan uzaklaşırken kendimi yere bıraktım. Düşüşümün sertliğinden olsa gerek asfalt acıyan bedenime ateş olmuştu.

Kafamın etrafında dağılan saçlarım resmen özgürlüğünü ilan etmişti. Sıra bendeydi artık. Masumiyetim ispatlana kadar kaçacak asla yakalanmayacaktım. Gerekirse bunun uğruna ölürdüm.

Geri geri sürtünerek minibüsün altından çıktığımda bacaklarımı eğerek etrafı taradım kimse yoktu. Boyu üç metre kadar olan duvara doğru koşmaya başladım.

Daha kolay çıkmak için ayakkabılarımı çıkarıp duvarın karşısına attım.
Ellerimi duvarın çıkıntılarına geçirip sağ ayağımı uzattım. Yüksekleri seviyordum. Eskiden de hep dayımların evinin çatısına tırmanırdım. Bu benim için kolay olacaktı.

HAYKIRIŞWhere stories live. Discover now