3~ANNE!~

1K 113 66
                                    

    İyi okumalar...

Bilinçaltı korkar sonra da acımadan korkutur.
Gerekirse pis işlerinde bir anneyi bile kullanmaktan çekinmez.

                                      1.
Üstümde incecik kıyafetlerim varken beni daraltan binadan asi adımlarla aşağıya indim. Bulutlar ay ışığının önüne geçmiş deniz gökyüzünün esiri olmuştu.

Yüreğim sıkışıyor yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Beni rahatlatmasını dileyerek sahil kenarına doğru yürümeye başladım. Denizin önüne geldiğimde bir banka oturdum kimsecikler yok. Sadece ben, yalnız ben! Annesinin bıraktığı, babasının terk edip gittiği.

Çocukken annesinin babasının elinden tutup sıçrayan çocuklara hep imrenerek bakmışımdır! Veli toplantısına gelenlere ne demeli ya? Yengem sevmezdi toplantıları dayım ise bütün okulun toplantısı aynı gün olduğu için kızının toplantısına katılırdı sonra ayriyetten görüşürdü öğretmenlerimle.

Ben bunları düşünürken arkadan gelen
tuhaf, anlamdıramadığım seslerle gözlerimi denizden çekip sese odaklanmaya çalıştım. Kaşlarım benden istemsiz çatılmıştı. Ses arkamdan geliyordu.

Arkamı dönüp bakınca şimşek kadar hızlı bir beyazlık durmadan yer değiştiriyordu. Daha sonra beyaz uzun elbiseleriyle kadınlar çoğalmaya başladılar ama bulanıktılar kim olduklarını çözemiyorum. Oturduğum bankın her tarafını sarıp beni ortalarına aldılar. Hepsinden farklı sözler ama aynı kadının sesi geliyordu bir kaçını anlayabildiğim kadarıyla.

"Az kaldı!"

"Sakın pes etme!"

"Sana yokluğumu fark ettirmeyecekler!"

Sesler iliklerime kadar işlemişti. Kollarımda ki tüyler diken diken oldu. Hepsi başımı ağrıtacak şekilde bağırarak ama bir o kadar da cana yakın konuşuyorlardı. Banktan kalkıp yanlarına doğru gitmeye başlayınca hepsi tek bir beden haline gelmeye başlamışlardı, benim tam karşımdaki denize arkasını dönmüş upuzun saçlarını rüzgara teslim bırakarak uçuşturan kadına ilerlerken artık hepsi bir bedene hapsolmuştu. Sadece yakınlaştığım kadın vardı önümde.

Kadına yaklaştıkça uğultu sesleri gitmeye başladı. Adımlarımı hızlandırdım bir kolum havadaydı, ona dokunma hissi vardı içimde. Kadının gözleri gözlerime değdiğinde kolumu alelacele indirdim. Gözleri benim gözümün aksine maviydi, saçları ise sarıydı, upuzundu. Saçımız ve göz rengimiz benzemese de yüzümüzün benzerliği paha biçilemezdi.

Kadının tam karşısına geçtiğimde bana ne kadar çok benzediğini fark ettim. Sanki aynaya bakıyordum. Peruk ve lens takmış halimdi bu.


Gözlerindeki umutla parlayan ışık beni şaşırttı. Pürüzlü sesimle tek kaşımı kaldırarak "Kimsin?" dedim.

Gözlerime bakmayı kesip bana arkasını döndü ayaklarındaki topuklu ayakkabılarını çıkarıp kenara bıraktıktan sonra tekrar bana kısa bir bakış attı.

"Ben senin annenim neden beni tanımadın? Ben seni kurtarmak için canımdan vazgeçerken sen neden tanımadın beni ha neden!"

Kendimin bile duyamayacağı kadar kısık sesle "Anne." diye mırıldandım. Yüzündeki o kırgınlıkla son kez bana bakıp bedenini dibi gözükmeyen denize dönderdi. Kendini saliseler içinde soğuk suyun içine bırakıverdi ben daha olayın şokunda iken ikinci bir şokla elimin tersiyle yaşlı yanaklarımı sildim.

HAYKIRIŞWhere stories live. Discover now