15~CİNAYET~

360 70 12
                                    

Multimedia: Doğa SEYMEN

İyi okumalar...

#DOĞA'DAN
Çok değil daha 8 yaşındayken bir sabah
"Anne bugün okula gitmek istemiyorum." dedim mızmızlanarak okulun ilk günleriydi ve ben hâlâ alışamamıştım. "Kızım hadi." dedi annemin o güzel sesini duymamla ağzımı peçeteye silip anneme kocaman sarıldım. "Kıskanıyorum ama?" babamın sesini duyunca kıkırdadım annemde bende bir kolumuzu açıp babamı da aramıza aldık babam bir beni bir annemi öperken annem "Hadi geç kalıyorsunuz." deyip bizi kapıya kadar yolladı kapının orda iki kolunu birbirine bağlamış bizi izlerken elime öpücük kondurup anneme gönderdim oda aynısını bana yapıp güldü.

Babam elimi tutup arabamıza doğru yürümeye başladık hemen şoförümüz Mehmet abi güler yüzü ile bizi karşılayıp hemen kapımızı açtı.

"Baba okula gitmek istemiyorum." dedim dudağımı büzerek oda bu halime gür bir kahkaha atıp bana sıkıca sarıldı. "Derslerinde başarıyı elde edemezsen bir gün benim yerime geçeceğin zaman pişman olursun çünkü elinde kocaman bir hiçlik olur ve sonra batarsın ondan sonra soyadımız tarihe karışır ve sonr..." yine yine ve yine babamın dersleri işlere bağladığı o anlar.

"Baba hiç olmazsa bugün seninle işe geleyim yarın gideceğim söz veriyorum" babam başını cama döndürdü sonra bana gülerek "Peki tamam kazandın ama bundan annenin haberi olmayacak."

Evet anlamında kafamı salladım "Söz mü Doğa?"
"Söz veriyorum baba anneme söylemem." Babam yine arabada gülünce bende onunla beraber güldüm "Doğa sakın hızlı büyüyeyim deme senin bu hallerini çok özleyeceğim kızım."

Elimi çeneme koyup düşünürmüş gibi yaptım aynı babamın her zaman ben ve annemin bir şey isteyeceği zamanlar yaptığı gibi. Babam kızgın görünmeye çalışırmış gibi "Hım. Birileri benim taklidimi yapıyor galiba?" dedi. Beni kucağına alarak gıdıklamaya başlarken.

"Dur...ba..ba..ahaha..dur" ne kadar konuşmaya çalışsam da konuşamadım ve babamın ellerine teslim oldum.

Araba durunca camdan dışarı baktım kocaman camlarla kaplı bir iş yeriydi. Vay canına! babam ve amcamın buranın sahibi olması harikaydı ve bir gün babamın yerine geçeceğim zaman burayı yönetme fikri kafamı hemen iki yana salladım ben yönetmek istemiyordum.

Babam beni de arabadan indirip iş yerine doğru yürümeye başladık akıllı kapıdan geçip babamı selamlayan görevlilerin eşliğinde nihayet asansöre geldik burası çok büyük ve gösterişliydi nereye baksam cam odaların içinde harıl harıl çalışan insanlarla doluydu. Asansör durduğunda babamın odasına doğru yürümeye başladık bu sırada gözüm yan odanın kapısından amcama takıldı çok yorgun gözüküyordu iki elini başının kenarına koymuş sıkıyordu.

Bu haline şaşırarak babama döndüm "Baba amcamın nesi var babamın odasına geçtiğimizde hemen babamın koltuğuna geçtim kıkırdayarak koltukta dönerken babama az önce sorduğum sorunun cevabını verdi.

"Çok yorgun ondan böyle." dedi hemen konuyu kapatarak karşıma geçip yere çökerek ellerimi ellerinin arasına aldı kocaman elleri benim küçücük ellerimi kavrarken babama gülümseyerek baktım o ise çok ciddi gözüküyordu. Sonra ellerime kocaman bir sulu öpücük yolladı.

İki saattir babamın ofisindeydik çok canım sıkılmıştı babam kağıtlarla kafası karışık bir şekilde çalışırken bende boyama yapıyordum. Kapı hıphızlı açılınca babam bağırdı "Kapıyı tıklama alışkanlığınız yok mu?" iki adam şaşırarak babama baktı. Bense elindeki o ne olduğunu bilmediğim siyah şeye babama korkuyla bakınca bana saklanmamı işaret etti adamlar görmeden. Korkuyla beni daha görmeyen adamlardan saklandım kapının arkasına ama kulağım hâlâ onlardaydı.

"Ha siktir yanlış kişi!" adamın bağırmasıyla yerimden sıçradım çok korkuyordum.
Babamın sesi hâlâ yüksek çıkıyordu "Ne istiyorsunuz benden! "

"Yılmaz bey! Aslında size gelmemiştik yanlış oldu ama bu kadar şahitlik yeter hem yavaş yavaş aileden başlayalım acı çektire çektire.." duyduklarım bana çok saçma geliyordu ta ki o patlama sesini duymamla hemen kapıyı yittirip çıktım iki adam bana korkuyla bakarken ben ise babama hiç bir şey yapamadan öylece bakıyordum koltuğunda kafası kenara düşmüş bana bakıyordu ve...gözleri kapandı .

Çığlıklarım artık beni bile sağır edecek haldeydi iki adam odadan aceleyle çıkarken ben ise babama yaklaşamıyordum bile yere çöktüm kafamın içindeki o patlama sesi beni bitiriyordu canım acıyordu sanki kalbimin bir kısmı kopmuş gibiydi.

Odaya dolan insanlar ne yapacağını bilmez gibi babama bakarken artık kimsenin bağrışmalarını duyamıyordum her şey yok olup gidiyordu sadece babamın gözlerini kapayışı ve o ses beyninde yankılanıyordu. Olduğum yerden kalktım babama doğru yürümeye çalıştım ama belimden tutan kollar buna engel oldu.

"Bırak beni bırak." bağırırken bir yandan ellerden kurtulmaya çalışıp babama uzanmaya çalışıyordum ama olmuyordu. yapamıyordum . "Baba bırakma beni yalvarırım beni bırakma!" bağırdım ama duymuyordu kalkmıyordu yerinden. "Baba.." diye fısıldadım sonra durdum gözyaşlarım kurudu kafamı kaldırıp insanlara baktım gözlerindeki o acıma ifadesi hepsi bana acıyla bakıyordu hiç unutmayacaktım o gözleri.


Doğa iyi misin?" Maral'ın seslenmesiyle irkildim ne olmuştu bana böyle ne zamandır aklıma gelmeyen şeyler bir anda bu kadar hızlı gelip geçmesi kafamı iki yana sallayarak unutmaya çalıştım. "Doğa sana diyorum beni duyuyor musun?" kafamı kaldırıp Maral'a baktım bakışlarımdan korkmuş olacak ki biraz geriledi.

"İyiyim." diyerek kestirip attım ve bu düşündüklerimden sonra aklıma Baran geldi. Çevreme zarar veren kimse olmayacaktı babam ilk ve sondu! Zarar veren kişi Baran bile olsa onu halt etmenin bir yolunu bulacaktım.

"Maral ikinci olarak senden birini takip edip bana nerelere gittiğini, kimlerle takıldığını, neler çevirdiğini öğrenmeni istiyorum ve en önemlisi nasıl biri olduğunu öğren ben şimdiye kadar çözemedim onu." dedim ve bir an duygulandım hırsız gibi hissettim başkasının çocukluğunu elinden alan bir hırsız. Kötü düşünceleri kovup Maral'a odaklandım. Benim de çocukluğum gitmişti öyle değil mi? Bir tek benim canım yanmayacaktı!

"O kişiye ne kadar yakın da olsam aslında hep uzaktım ve sen ona yakın olarak bana bilgi vereceksin."

Maral kafasını iki yana salladı ama kabul edecekti ne olursa olsun ya güzellikle ya da zorla ondaki masumluğu kimsede görmediğim için.

Maral en uygun kişiydi ondan asla kuşkulanmazdı daha öncede böyle kişiler tutmuştu

m ama o her şeyin farkına vardı ve bana olan nefreti daha da arttı.

"Anlaştık mı?" diyerek Maral'dan çıkan evet veya hayırı bekledim. Umutla ağzından çıkan şeye odaklanırken gözlerini yumdu düşünürmüş gibiydi haklıydı da düşünmesi ondan asla yapmadığı bir şeyi yapmasını istiyordum ona yaklaşıp yakın olmasını.

"Kabul ediyorum ama şartım var." kafamı onu dinler gibi salladım "Bir süreliğine yapacağım ve beceremezsem bu iş burada bitecek ve benden uzak duracaksın." tabii ki de başaracaktı ama yine de onu rahatlatmak için "Tamam o zaman anlaştık seninle iyi bir ortak olacağımıza eminim." kafasını iki yana sallayarak "Hayır ortaklık değil bedel." diyerek beni susturdu. Sonra yine devam etti "Ve biliyor musun yaptığı bir iyiliğin karşılığını isteyen kişilerden her zaman nefret etmişimdir bu dediğimi sakın unutma." Bende her zaman açık sözlülüğü sevmişimdir.

Zorlu bir kişilikti buraya çağırırken hiç anlaşamayacağımızı düşünmüştüm ama yine Maral iyi niyetini kullanıp kabul etmişti. İyi ki o yangında okul müdürünün cezasını uygulayıp spor salonunu temizliyordum ki bu hiç yapmadığım bir şeydi sadece uzaklaştırma kısa sürsün diye yapmıştım... Ahh Maral onu kaybedemezdim nereden nasıl geldi bilmiyorum ama işime yarayacaktı.


🌀Doğa ile genel anlamda tanışmış olduk. Karakter hakkındaki düşünceleriniz neler?

🌀Oy vermeyi unutmayın: )

HAYKIRIŞWhere stories live. Discover now