27~SADECE ARKADAŞIZ~

306 50 11
                                    

Multimedia: Ural KAYA

İyi okumalar...

Bu Koray'dı ve arkasında Doğa.

Damarlarımdan akan suçluluk duygusunun hain sıcaklığını hissedebiliyordum.
Masum olduğum halde. Sadece hayatımın bedeli.

Dost gibi görünen aslında düşmanın ta kendisiydi! Yalanlar..

"Kim çağırdı bunu?!" hayretle Baran'a baktım. İçeride yatanı unutmuş gibiydi bunu Hira'da fark etmiş olacak ki bağırarak "Ne önemi var?! Söz konusu büyükannem!"

"Tabii ya sen çağırdın?! O kadın buradan çıkınca Antalya'dan tamamen gideceğiz yeter artık!"

Koray bakışlarını Hira'dan alarak Baran'ın önüne geçti. İşaret parmağını herkesin odak noktası Hira'ya doğrultup içindeki büyük coşkuyla "İstersen öldür gitsin. Şu an daha önemli bir meselen var?" doktor gitmiş yerine hemşire gelmişti. Önce kan grubu kartını kontrol edip sonra Koray'ı alıp başka bir odaya geçtiler.

Ortamın hüznünü Koray tamamen bozmuştu yerini saf öfke almıştı.
"Ben hiçbir yere gitmeyeceğim!" sessizliği bozan Hira yine dikkatleri üzerine çekmişti. Baran dudaklarını yalayıp istemsizce gülerek burun kemeriyle oynamaya başladı.

"Bu konuyu sonra konuşursunuz şu an daha önemli bir meseleniz var." Doğa emir verircesine söylemişti. Ve o keskin gözlerini tamamen Baran'a dikmişti.

Belki Baran bu bakışları dost olarak anlıyordur. Ama ben öyle olmadığını çok rahat görmüştüm. Hastaneden çıkınca ilk işim bunu kara gözlü adama anlatmak olacaktı.

Koray odadan çıktığında. Hira hayranlıkla ona bakıyordu teşekkür edercesine. Baran ise yüzüne bile bakmamıştı. Aras, gömleğinin kolunu indirmekte olan Koray'a uzak mesafesini koruyarak teşekkür etti.

Benim yanıma geldiğinde alayla "Yavru kuş?" kafamı yana eğip geçmesini bekledim. Gözlerim Doğa'ya kaydığında bana konuş dercesine bakıyordu. Onun yerine sustum zaten Koray'da koridordan uzaklaşmış gidiyordu.

Asya'nın yanına gidip bende yere oturdum.
"Zeliha nine çok iyi bir insandı." dudaklarımı büküp "O ölmedi Asya."
Bana umutla bakıp tekrar karamsarlığına büründü "Çok kez kalp krizi geçirdi bunu kaldırabilecek mi?"

"Tabii ki o çok güçlü bir kadın." bana gülümseyerek parmaklarıyla oynamaya başladı "Hem güçlü hem de çok zeki. Benim Aras'a olan aşkımı ilk o fark etti." dedi gözünden ilk defa akan gözyaşını silerek.

"Kendi torunu Baran hariç herkesin içini okurdu. Bunu nasıl yapardı hâlâ şaşırıyorum. Bize de ninelik yapmıştı onu yaramazlıklarımızla çok üzdük ama o halimizi bile severdi." önüne gelen bir tutam kızıl saçlarını geriye atıp kafamı omzuna yasladım.

Burada ki ben hariç herkes birlikte aynı geçmişten geliyordu.

Doktor ameliyathaneden çıkıp gözlüklerini çıkararak hepimizin yanına gelmesini bekledi. En önde Hira en arkada ise ben ve Baran vardı. Az önce hissettiklerini anlayabiliyorken şimdi yine eskisi gibiydi. Gözlerinden hiçbir şey anlamıyorum.

"Biz elimizden geleni fazlasıyla yaptık şu an sadece dua etmeliyiz."

Asya merakla "Ne demek bu?" Mira doktorun cevap vermesini beklemeden
"Sence tatlım? Umut yok işte!"
Gözlerimi büyüterek baktım Mira'ya. Nasıl bu kadar insafsız olabilirdi. Ama kimse bir şey demedi belki de onlarda böyle düşünüyordu ama mucizelere inanmalıydık onlar bizim tek şansımız olabilirdi.

"Onunla konuşabilirsiniz ya da dokunabilirsiniz sizi duyabilir ve hissedebilir ama fişe takılı. Kalbi o fişle çalışıyor. Sadece uyanmasını bekleyeceğiz." doktor alışmış olduğu sözleri tüm soğukkanlılıkla söyleyip iki saat süren ameliyatın yorgunluğuyla yanımızdan yavaş adımlarla ayrıldı.

HAYKIRIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin