13~MELEK Mİ?~

392 69 4
                                    

Multimedia: Baran TEKİN

                           İyi okumalar...

Vicdanınızı kandırmaya devam edin. Cehennemin kapılarını size ben açacağım.

Elimdeki su bardağını yavaşça mutfak masasına koyarak odama dalgın adımlarla ilerledim. Bugün evde tek kalacağım son gündü. Asya yarın eve geri dönecekti ve bu beni çok mutlu ediyordu. Telefonuma gelen mesaj sesiyle hemen yatağın üstünden alıp okumaya başladım.

"Aşağıya in." mesaj Baran'dan gelmişti.
Telefonu elimden indirmeden dudağımı kemirerek bir yandan odanın içinde dört dönüyor bir yandan da sağ elimde ki telefonumu sol elimi kıracak şekilde hızlı ve sert vuruyordum. İlk başta inmeyeceğimi düşünsemde kararımı dolabımın önünde durarak değiştirdim.

Üstüme ince, gri hırkamı alıp odadan çıktım. Allah bilir yine derdi neydi? Belki de öfkesi hâlâ geçmemiştir. Bağırıp çağırır, üstünlüğün kendisinde olduğunu söyler, sonrada toz olup giderdi. Sonuç olarakta yine ve yine yanılırdı!

Merdivenden her indiğim basamak gitme desede buna engel olamıyordum. Sonunda aşağıya indiğimde soğuk rüzgar suratıma sertçe çarptı. Hava epeyce soğuktu. Kollarımı birbirine bağladım biraz olsun soğukluğu gidermek için.

"Geldin." sese doğru döndüğümde kıstığı gözlerinin altında yatan öfkeli bakışlarıyla karşılaşmam bir oldu. Arabasının ön tarafına yaslanıp sağ bacağını sol bacağının üstüne rahatça atmış, kollarını ise benim gibi birbirlerine bağlamıştı. Tam gözlerimin içine bakıyordu ve bu bakışını hiç sevmemiştim.

Tek kaşımı kaldırıp onu baştan aşağı umursamazca süzdüm. Bakışlarımda ise ilgi yoktu tam tersine iğrenme vardı. "Dur o kelimeye eklemeler yapmam lazım. Çağırdın ve geldim."  Aramızda bulunan birkaç adımlık mesafeyi kapatıp alay edercesine "Ne oldu? Sabah yediğin lafların acısını çıkarıp kendini tatmin etmeye mi geldin?" kolumu havaya kaldırıp elimle omzuna çok sert olmayacak bir şekilde vurdum. "Ah, hadi  ama bir yalancının sözleri ne kadar doğru olabilir ki senin için? Baran Tekin! " Sabah beni yalancı durumuna düşürmüştü! Evet, haklıydım yalancıysam söylediklerimin ne önemi var?!

Sert bir hamleyle ona uzattığım bileğimden tutup bir an da beni kendiyle arabası arasına aldı bu sefer meydan okuyan oydu.

"Gerçek olamayacak kadar.." aceleci bir tavırla sırıtarak "Melek miyim?" dedim. Sadece onu ciddiye almadığımı sansın istiyordum.

Boynunu sağa sola yatırarak kıtlatıp  benim ona baktığım gibi hatta çok daha abartılı olacak şekilde alayla bakıp "Melek? Şeytanın çırağı şimdi de melek rolüne mi girdi?"

Bakışlarımı ondan kaçırarak boş yola bakıp "Git artık!" dedim. Buraya niçin geldiği bile belli değildi.

Alayla kıvrılan dudakları düz çizgi haline gelip kaşlarını hafifçe çatarak "Bugün sana zarar vermek istemedim, hiç istemedim, kimseye."

"Zarar vermek mi gerçekten mi?" ah şuraya geldiğimden beri beni çok fazla güldürüyordu(!)

"Zarar veremeyeceğimi mi düşünüyorsun?" Elimi ağzıma götürerek güldüm annesine ve babasına acıyordum böyle bir evlatları olduğu için. "Komik olan ne?" hiç anlamında kafamı salladım.

"Beni hâlâ tanımadın öyle değil mi? Çok yakında en ufak hatana bakar bu." yine fabrika ayarlarına dönmüş bulunmakta.

Benim elime kıyasla büyük eliyle elimi tutunca şaşkınlıkla gözlerimi ellerimizden çekip onun yüzüne baktım. Oda benim ona bakmamı beklercesine bana odaklanmıştı. Elinin içinde kaybolmuş elimi diğer eliyle açarak avucumu ortaya çıkardı. "Söylediklerimi ve en önemlisi de beni unutma. Yoksa sana bırakacağım tek iz avuç için olmaz!" benden bir adım uzaklaşıp arabasının şoför koltuğuna geçtiğinde hâlâ olayın şokundaydım.

HAYKIRIŞWhere stories live. Discover now