9~YANGIN~

509 77 18
                                    


Multimedia:  Maral DİNÇER
Müzik önerisi:  My love- Instrumental  (Gummy)

 
                            İyi okumalar...

Ortada bir oyun var ama aşk oyunu değil. Üçleme var ama aşk üçgeni değil.
Yalanların üzerine inşa edilmiş oyun var. Şeytan, şeytan ve şeytan üçgeni var.
Çünkü bu hikaye de herkes şeytan ya da şeytanın çırağı.

                                        1.

Banyoya girdiğimde aynanın önünden geçerken solgun yüzümü fark ettim ve olduğum yerde durup kendimi inceledim. Göz altlarım şişmiş, dudaklarım ise doğallığını koruyor fakat kurumuş ve çatlamıştı. Gözlerimi omuzlarıma indirdiğimde çökük omuzlarım beni aciz birisi gibi gösteriyordu ben buydum aslında sadece kendime açık olan birisi herkesin karşısında dik durmayı başaran ama kendi içinde depremler yaşayan.

Koltuğun üzerinden telefonu alıp odama geçtim. Üstümü de giydikten sonra perdeleri açıp dışarıyı seyrettim sokaktan geçen arabalar ve el ele tutuşmuş sevgililer ya da işten eve dönen babalar ve annelerin bir an önce evine gidip ailesine sarılmak istiyormuş gibi koşuşmaları. Hepsinin bir amacı vardı küçükte olsa belli bir amaçları. Ya benim, sahi benim amacım neydi bu dünyada? Her gün okula gidip gelmek mi?  Sadece bu kadar olmamalıydı daha fazlası özellikle benim gibi birisi şu an aile geçmişini araştırması gerekti ama bunların hiçbirini yapmıyordum.


Kollarımı birbirine bağladım, aya bakarak annemi hayal ettim resimde gördüğüm kadarıyla masmavi gözleri benim saçıma benzemesede oldukça güzel sapsarı saçları vardı ama yüzümüz benziyordu. İç çekerek perdeyi yavaşça kapatıp yatağa attım kendimi ayaklarım dışarıda kalacak şekilde.  Kollarımı birbirine kenetledim. Kendime sımsıkı sarıldım.

Dayım, acaba ne yapıyordur şimdi? Hiç aklına geldim mi acaba? Beni seviyor, seviyor ama şüphe ediyorum artık. Evden iki saat uzaklaşsam ortalığı havaya kaldıran dayım ne oldu da birden böyle oldu?

Düşünme Maral. Kafamı dağıtmak için şimdiye kadar ki tanıdığım insanları düşündüm.

Mira..  sarışındı, yüz hatları güzeldi ama onla kötü bir başlangıç yapmıştık ve bunun böyle de devam edeceğine emindim.

Aras.. Uzun boylu, kahverengi gözleri olan ve her saniye etrafını gözetleyen bir kişilikti. Samimi bir arkadaştı sanırım ama bir o kadar da soğuktu Baran'la ortak noktaları çoktu ama onun kadar acımasız değildi. En azından gözlemleyebildiğim kadarı buydu.

Hira ise tam anlamıyla Baran'ın aynısıydı. Gözlerinin siyahlığı, dudaklarının dolgun ve gül rengi olması, güzel bir vücuda sahipliği...çift yumurta ikizleriydi onlar. Ama dış görünüşlerinin aksine Hira, Baran gibi değildi ruhları birbirinden o kadar farklıydı ki sanki bu zamana kadar birbiriyle apayrı dünyalarda yaşamışlardı. İkisinin gözleri siyah olmasına rağmen Baran'ın bakışları çok başkaydı. Bambaşka... Sadece ona özel..

Ural, daha doğru düzgün bile tanımıyordum. Hoş diğerlerini de çok tanıdığım söylenemezdi. Ural'ın sarı kıvırcık saçları vardı. Gözleri şahinmiş gibi keskin bakıyordu pek tanımadığım için yorumda da bulunmak istemiyordum açıkçası ve son olarak..

Baran.. Okuldaki ilk günümde kapıyı açacakken benden önce davranıp arkamdan kapıyı açmıştı o gün öylesine yakındık ki o kendine çeken kokusunu alabilmiştim. Pekala itiraf etmeliyim ki kokusu gerçekten güzeldi, unutulamayacak kadar da özel. Öyle ağır bir duruşu vardı ki bazen ona baktığım anda gözlerimi ondan ayırmakta zorlanıyordum.
Ama ondan hoşlanmamıştım iki günde kendinden soğutmuştu asla sevilmeye hakkı yoktu onun. Baran'dan bundan sonra uzak duracaktım.

HAYKIRIŞWhere stories live. Discover now