19. Bölüm

1.4K 100 101
                                    

Telefonumun verdiği gürültüyle pazar sabahına selam verdim. Masanın üzerinde ki telefonu elime alıp kim olduğuna bakmadan açtım.

"Alo?"

"Lisa?"

Sehun'un sesini duyar duymaz hemen kalktım.

"Ne vardı Sehun?" diye sordum.

"Bişey unutmuştun. Onu vermeye geleceğim"

Bişey mi unutmuşum?  Hayıt bişey unutmadım.

"Hayır bişey unutmadım"

"Unuttun"

"Unutmadım! "

"Unuttun!"

"Unutmadım!"

"Kulağıma bağırma!"

"Sende bağırma!"

"Her neyse, ben unuttuğun şeyi sana vermeden rahat etmeyeceğim" dedi. 

Ama gerçekten de bişey unutmadığıma yemin edebilirim. Evet evet unutmadım.

"Pekala, ne unuttuğumu söyle bari"

"Kalbimi"

Bir süre ikimizde sessiz kaldık. Ne demeye çalıştığını tam olarak anlayamamıştım. Neyi ima ediyordu? Yoksa benimle dalga mı geçiyordu?

"Kapıyı aç, vermem gerekiyor"

"S-sen geldin mi?" diye sordum heyecanla.

"Bak Lisa, hava bilmem kaç derece, eğer biraz daha beklersem başıma güneş geçecek" dedi. Aniden aşağı uçtum ve kapıyı açtım.

"Sonunda"

"Neden geldin?" diye sordum.

"Dedim ya, kalbimi vermek için, keşke her şeye bir anda atlamasan" dedi. Anlamadım?

"Anlamadım?"

"O gün cafede sana aşık olabilir miyim diye soracakken her şeyi karıştırdın" dedi.

"Sen de playboyluk yapmasaydın"

Sehun gülmeye başladı. Kısılan gözleri, belirgenleşen yüz hatları ve elmacık kemikleriyle adeta sanat eserydi. Yani bir kaç yıla Seul Sanat Müzesi'nde sergilenebilirdi.

"Lisa, senden hoşlanıyorum. Anladım ki, bana değer veriyorsun. Yani beni seviyorsun. İlk kez bu denli seviliyorum. Ve bu sevgiyi karşılıksız da bırakmak istemiyorum. Sana belki aşkla bakmıyorum ama yine de sevmek istiyorum"

Tamam beni bekle, ben bir ölüp geliyorum. Sehun resmen seni sevmek istiyorum dedi. Kyaaaa!

"Neyi bekliyorsun?" diye sordu.

"Uyanmayı" diye cevap verdim. Evet bu gerçek olacak değildi herhalde. Beni kandıramadın rüya, heh heh.

"Uyanıksın, hatta gayet uyanıksın" dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Tanrım ölüyorum galiba...

"Seni uyandırmamı ister misin?" diye sordu. Put gibi kalmıştım. Sehun çilekli krema rengindeki dudaklarını burnumun üstümde hissedince öldüğümü hissettim.

"Uyandın mı?" diye sordu. Ne uyanması be? Beni canlı canlı mezara gömdü resmen.

"Hm hm, mezara ters yattım"

......................................................................

"Ne?"

"Söylemeyeceğim. Canımı acıttın, panayırda ki kahverengi ayıyı getir söyleyeceğim"

We Got Married - JihoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin