9. Bölüm

1.7K 125 49
                                    

"Joohyun-ah! Geliyorum bekle!" diye bağırdım. Joohyun olduğu yerde arkası dönük şekilde durdu. Ona doğru hızlıca koştum. Elimi omzuna koydum.

"Geldim Joohyun, sonunda gelebildim" dedim. Joohyun arkasını döndü. Ama, o aslında Joohyun değildi.

"Jisoo?" diyebildim sadece.

"Junmyeon, Latince de bir deyim vardır bilir misin? 'Dimyattaki pirince giderken elinde ki bulgurundan olmak' diye, sana tavsiyem, bu deyimi dikkate al, gerçekte asla bunu yapma" dedi. Daha sonra arkasını döndü ve karanlığın içinde kayboldu. Gözlerimden o an yaş aktığını fark ettim.

"JİSOO! JİSOO-AH NEREYE GİTTİN?" diye bağırmaya başladım.

"Haklıydın Jisoo, seni seviyorum... ve değerini anlayamadım"

...

"Hyung! Uyan! Hyung!"

Vücudumun sarsılmasıyla gözlerimi açtım. Yatağımda oturan Jongin'i görünce oturur pozisyona geldim.

"Jisoo ha, hoş birileri aşık olmuşa benziyor" dedi Jongin sırıtarak.

"Ne Jisoo'su ya, nereden çıktı şimdi bu?" diye olayı kıvırmaya çalıştım.

"Hyung boşuna inkâr etme, odaya girdiğinden beri kızın adını sayıklayıp duruyorsun"

"Jisoo'nun adını mı sayıklamışım?" dedim kendi kendime. Daha sonra gördüğüm rüya geldi aklıma, ve Jisoo'nun bana dediği Latince deyim.
O sırada Jongin yanıma oturdu. Sırtını yatağın başlığına yasladı.

"Ben aşktan pek anlamam ama deneyimlerim var. Krystal, ayrıldığımızda onun benim için yaşamak için bir sebep gibi gördüm. Unutmak istemiştim ama unutamadım. Çünkü unutucam diyince unutulmuyor hemen, göz yaşları döktüm, tekrar bana dönmesi için Tanrıya yalvardım ama gelmedi. Çünkü bu bir kader. 08.07.2017, bu tarih tam olarak Krystal'ı unuttuğum tarih. Çünkü o an kader karşıma Jennie'yi çıkardı. Ağlıyordu, o kadar güzeldi ki, o an merak ettim, bu kadar güzel ağlayan bir kızın kim bilir gülümsemesi ne kadar güzeldir. Aşık oldum, Kasım ayında sevgili olduk ve ayrıldık. Ben hâlâ YG prensesine karşı bir şeyler hissediyorum ama kalbim kırık, o beni sevmiyor. Beni kariyerine terk etti. Ben onun için canımı dahi verebilirdim oysaki. Neyse, aslında anlatmaya çalıştığım nokta şu, sen Joohyun'a aşıksın ve karşılıksız bir aşk bu. Bu demek olmuyor ki başka birine aşık olamazsın, öyle bir aşık olursun ki, Joohyun'u bir daha gördüğünde onu hatırlamazsın bile. Belkide hyung, programa katılman, Jisoo ile tanışman bir kaderdir. Belkide herşey kaderin oyunudur. Ki görünüşe göre birileri, programda ki partnerine aşık olmuş"

Kafamı cama doğru çevirdim. Jisoo aşık olmak, unutmak Joohyun'u. Derim bir nefes aldım. O sırada Jongin yastığıma kafasını koydu.

"Hyung kusura bakma, uyku tutmadı. Kyungsoo'nun yanına gidecektim ama yarım gidecek, bu yüzden rahat uyusun diye gitmedim" dedi.

"Hay beni lider yapan Lee Soo Man'ın başına, neyse uyu bari" dedim. Daha sonra yanına yattım. Jongin kolunu attı ve sımsıkı sarıldı. Hayır maknaelerimizde cidden bir sorun vardı. Sehun ile uyuduğum zaman kendisiyle yakın temas kurmamı istemezdi. Uyarılarını yapar sonra da 'seni seviyorum hyung' dedi öyle uyurdu. Jongin ayrıydı. Bana sevgilisiymiş gibi sarılırdı. Tabi yatakta da on tur dönerdi. Beyin kafasıysa artık.

Jongin'e 'iyi geceler' diyip gözlerimi kapattım.

"Hyung, geçen gün Jennie buraya geldiğinde ona çok mu sert davrandım acaba?" diye sordu arkamda yatan Jongin.

"Uyu Jongin, yarın konuşuruz tamam mı?" dedim. Ondan sonra ses gelmemişti ondan. Uyumuş olmalıydı. O an bende yarım kalan uykuma bıraktım kendimi.

We Got Married - JihoWhere stories live. Discover now