5. Bölüm

20.4K 1.7K 431
                                    

Gözlerini kırpıştırarak gülümsedi ve yürüyüş yolunda yaptığı gibi parmaklarıyla saçlarını karıştırdı.

"Ben de memnun oldum..." ismini söylemesi için bekledim, yeni tanışıyormuşuz gibi davranmalıydım.

"Yusuf," dedikten sonra yalnız benim görebileceğim bir şekilde göz kırptı.

"Memnun oldum Yusuf," dedikten sonra sağ elimi öne uzattım. Tanıştıktan sonra el sıkışılır diye biliyordum ancak onun tarzı farklıymış.

"Kız kardeşimle el falan sıkışmam ben," diye sitem etti ve kollarını kocaman açarak bana sarıldı.

Babam ve cici annem halimize gülüyordu, ben de yapabileceğim tek şey olarak; güldüm ve Yusuf'a sarıldım. Bu çocuk gereğinden fazla samimiydi.

"Şimdiden nasıl da ısındılar," tam bir yetişkin yorumu yapan babam, bunu bir espri olarak algılayan sevgilisinin kahkahalarına eşlik etti. Yetişkinlerin mizah anlayışı öldü mü?

"Evet çok iyi anlaşırız, eminim. Her zaman bir kardeş istemişimdir," babama bir gönderme yapmıştım fakat hala gülmekle meşgul olduğundan duymamıştı. Küçükken evde tek başıma canım sıkılırdı ve keşke bir kardeşim olsa diye sızlanırdım. Annem ve babama sipariş vermek gibi oluyordu bu teknik olarak; ama beni dinlemezlerdi. Tek çocuk olarak büyümüştüm ve şimdi karşıma başkasının doğurup büyüttüğü birini kardeş olarak getiriyorlardı. Ama dışarıdan alınmış hazır yemek, evde yapılmış yemeğin yerini tutmazdı ki baba. Yaptığım en iyi benzetmeydi sanırım. Ben dalmış, bunları düşünürken babam telefonu kulağına tutmuştu.

"Pizzaları söyleyeyim ben."

"Sen de o sırada bana evi gezdirsene Bade," düşündüğümden daha samimi bir çocuktu.

"Tabii. Gel yukarıdan başlayalım," yapmacık gülümsememi yüzüme yerleştirdikten sonra Yusuf'un bileğini tutarak merdivenlere çekiştirdim. Peşimden sürükleyerek bütün basamakları çıkardım ve üst kata çıktığımız an bileğini bıraktım.

"Bu neydi şimdi? Bileğimi morarttın! Biraz kibar olmayı öğreteyim ben sana," dedikten sonra bileğini oynattı. Kızarıklık belli oluyordu.

"Çocuk gibi mızmızlanıyorsun. Ayrıca kibar olmayı koşarken önüne gelene çarpandan öğrenecek değilim."

"Yanlışlıkla olduğunu söylemiştim, tekrar söylüyorum. Fark etmedim. Hem sen gelip beni durdurduktan sonra tanıdım hemen."

"Beni tanıyor muydun?" Açıkçası şaşırmıştım.

"Evet, annem babanın ve senin fotoğrafını göstermişti. Fotoğrafta daha güzeldin gerçi ama böyle de idare edersin," omzuna bugünkü ikinci yumruğumu attıktan sonra kaşlarımı çattım.

"Sen benim omzumdan ne istiyorsun, onu söylesene önce," dedi. Elim ağırdır, bu yüzden canını yaktığım kesindi.

"Benim koluma yaptığının yanında hiç kalır."

Tam ağzını açacakken onu susturdum ve hızlı bir şekilde odaları gösterdim.

Sıra benim odama geldiğinde kapıyı açmadım, çünkü içerisinin amazon ormanlarından farkı olmadığını biliyordum.

"Burası da senin odan, değil mi?" diyerek tahminini sundu.

"Evet."

"Göstermeyecek misin?"

"Neyi?"

"Odanı."

"Hayır," dedikten sonra kapıdaki anahtarı kullanarak el çabukluğuyla kilitledim ve anahtarı cebime attım.

ANONIM BLOGWhere stories live. Discover now