12. Bölüm

23.3K 1.4K 480
                                    

"Blogumun saygıdeğer okuyucuları, merhaba!" cümlesiyle giriş yaptığım bir diğer blog metni için kendimi hazırladım.

Günlük hayatta yaşadığım uğraştırıcı ve yorucu olayların yanı sıra, blogumu aktif tutmam gerektiğinin bilincindeydim. Okulun en sempatik çocuklarından biriyle çıkıyor olabilirdim, daha dün okulun en güzel popülerlerinden birini büyük kozlarla tehdit etmiş olabilirdim, en yakın arkadaşımla taşıması ağır olan bir sırrı kazara paylaşmaya başlamış olabilirdim ve aynı zamanda yeni çekirdek aile bireylerimizle tanışma aşamasında olabilirdim. Ancak bunların hiçbiri blogumdan önemli değildi.

Yaklaşmakta olan bir parti vardı -ki ben onu dedikodu ve kahkaha bombası olarak adlandırıyordum- ve kendimi hazırlamam gerekiyordu. Bu yüzden toparlandım ve imleci metin bölmesine getirerek devam ettim.

"Sıcak bir salı akşamından bildiriyorum. Partiden önceki son akşam olarak da tanımlayabiliriz tabii. Yarın bu saatlerde Ateş'in evinde olacağız. Bu yüzden parti öncesi son yazıyı da şimdi girmek istedim. Bir çeşit duyuru olduğunu da düşünebilirsiniz. Söylemek istediğim iki şey var."

Farkında olmadan tuttuğum soluğu bir çırpıda bıraktım ve yazmaya devam ettim.

"İlk olarak, yarın benim de partide olacağımı biliyorsunuz. Biraz tuhaf hissettirebilir, belki içeceğinizi yudumlarken sohbet edeceğiniz arkadaşınız, belki de dans zamanı pistte size eşlik edecek sevgiliniz çıkacağım. Her türlü ihtimali göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Paranoyak davranmanız gerektiğini söylemiyorum ama yüzleşebileceğiniz her gerçeğe hazır olun. Çünkü muhtemelen, yarın bu saatlerde kimliğim deşifre edilmiş olacak. Evet, tehlikede olduğumu söyleyebilirim. Birlik olup beni bulmaya çalışıyorlar. Yoksa... Bizi mi demeliyim?"

Koray'la hazırladığımız planı bir kez daha düşündükten sonra gülmekten kendimi alamadım.

"İkinciye gelince, her ne olursa olsun şaşkın bakışlarla etrafınızı taramak yerine partinin tadını çıkarmaya ve eğlenceyi doruklarında yaşamaya bakın. Kim olduğumu bilmeniz hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kimliğim açıklandıktan sonra da blogu aktif tutmaya devam edeceğim, şüpheniz olmasın. Yarın görüşmek üzere! Sizleri şok edecek bir açıklama yapacağım. Belki de bir itiraf, kim bilir?"

Blog penceresini ve hemen ardından bilgisayarımı kapattıktan sonra kendimi yatağıma attım. Günlük rutinim işlemeye devam ediyordu, bu süreç içerisinde değişen tek şey kafamın içinde olup bitenlerdi. Çok fazla düşünüyordum. Davranışlarıma, konuşmalarıma ve kullandığım her bir sözcüğe aşırı dikkat etmem gerekiyordu. Açık vermemeliydim, en ufak hata beni bitirebilirdi.

Dünden beri yaşadıklarımı gözden geçirdim. Her gece yaptığım gibi başıma gelenleri analiz etmeye çalıştım. Dün Asmin'le yaşadığımız tehditlerle dolu tatsızlık sonucu, sanırım onun kim olduğunu anladığımın farkına varmıştı. Ve elimdeki kozlardan olsa gerek, benden uzak duruyordu. Bugün okulda onu hiç görmemiştim, gerçi gelmemiş de olabilirdi. Her şekilde ondan uzak olmam yararımaydı.

Okulda Eris'le takılmıştım. Artık bütün okul bizi biliyordu, tam üzerimde hissettiğim dik bakışlar etkisini yitirmemişti fakat yine de insanlar alışmaya başlıyordu. Her halükarda bu tuhaf bir histi çünkü bilirsiniz, herkesin gözünün üstünde olduğu bir çocuğun kendi mevkisinde bir kızla beraber olması beklenir. Benim gibilerle değil.

Birbirinin ardından su gibi akıp geçen her günün sonunda bunu düşünüyordum. Diğer birçok mesele ile birlikte. Açıkçası normal olup olmadığımı bilmiyordum. Sıradan insanlar gibi rutin hayatımı yaşayıp mutlu olmak yerine böyle karmaşık bir aktiviteyi yaşam tarzım olarak belirliyordum. Bir bakıma aksiyon ve gerilimi yaşamımın bir parçası olarak tutuyordum ve bu bana karşı konulamaz bir haz veriyordu. Tuhaf mıydım? Sanırım.

ANONIM BLOGOnde as histórias ganham vida. Descobre agora