14. Bölüm

13.7K 918 447
                                    

"Dilemek." Arzu etmek, istemek, talepte bulunmak, rica etmek, biri için istekte bulunmak. "Dilemek."

Beni diliyormuş.

"Seni diliyorum" cümlesinin ne gibi anlamlara gelebileceğini düzgün kavrayabilmek için mesajı yaklaşık elli kez tekrardan okudum.

Seni diliyorum. (00:00)

Ateş Bey, şaka mısınız?



Sabah. Kalktım.

Muhtemelen gece olanları düşünürken uyuyakalmıştım. Rüya görüp görmediğimi anlamak için telefonuma baktım. Hayır, hayır. Tamamen gerçekti. Mesaj bıraktığım yerde duruyordu. Daha doğrusu Ateş'in bıraktığı yerde.

Kafam çok karışıktı.

Sanırım bu cümle benden bir şeyler istediğini dile getiriyordu. Beni kölesi yapmak istiyor olabilirdi. Ayrıca dilemek sözcüğü farklı anlamlara çekilmemeliydi, belki sadece beni zor duruma düşürmek için bir dileğini yerine getirmemi ve rezil olmamı istiyordu. Dilek, dilek, dilek. Dilemek.

Mesaja cevap vermemiştim. Vermeli miydim?

Banyoya gidip hızlıca bir duş aldım. Saçlarımı kurutup hazırlandıktan sonra da alt kata indim ve kahvaltı yapmakta olan babama katıldım. Son zamanlarda çok erken uyanıyor ve normalde benim yaptığım işleri kendisi üstleniyordu. Yeşim cidden iyi etkiliyordu babamı.

"Günaydın."

"Günaydın, baba."

"Dün gece Yeşim'le konuştuk biraz," dedi gözleri parlayarak. Bu adamın lafa aniden dalma huyu beni her zaman çok güldürüyordu.

"Evet?"

"Nişan tarihimiz bu hafta içerisinde olacak demiştim ya."

"Hatırlıyorum. Dün konuştuk," dedim sadede gelmesini dileyerek. Dileyerek. Dilemek. Ah!

"Cumartesi olsun dedik."

Ağzımdaki lokmayı tükürmek üzereyken son anda kendime hakim oldum.

"Baba, bugün günlerden ne olduğunun farkında mısın?"

"Cuma değil mi?"

"Aynen," dedim kafamı sallayarak. "Cuma. Cumartesiden hemen önceki gün hani.  Bugün içerisinde yer ayarlayıp, nişan yüzüklerini seçip, bak dikkatini çekerim seçmek diyorum; almak bile değil. Kadınların onu seçmesi bile günler sürer. Her neyse bir de bunları bitirip herkese davetiye yollamayı, haber vermeyi nasıl başaracağını düşünüyorsun?"

Bir an düşünür gibi bakışlarını yukarı kaldırdı.

"Yeşim yüzükleri çoktan seçti zaten. Bugün almaya gideceğim. Yer ayarlamaya ve davetiye bastırmaya gelirsek, biz o kadar büyük bir organizasyon yapmayı düşünmedik aslında. Nişan bu, nikah değil. Düğünümüzde tabii ki bir kalabalık olacak fakat nişanda buna gerek olmadığına karar verdik. Arka bahçemiz yeterince geniş. Ailelerimiz ve samimi birkaç eş dost gelse yeterli. Zaten aklımızdaki çoğu isimle görüştük, yarın için nabız yokladık. Gelemeyecek kimse çıkmadı."

"Öyle diyorsan tamam," dedim gülümseyerek. "Afiyet olsun, ben çıkıyorum."

"Tamam, görüşürüz," dedi ve yanağından öpüp dışarı çıktım.

Evet sayın seyirciler, "Bu sabah Bade'nin kapısında hangi erkek bekliyor olacak?" yarışmasının sürprizi bugün de Yusuf oldu.

"Heeey!" diye seslendi ben kapıdan çıkarken. Bahçe girişinin tam önünde duruyordu, sanki onu görmeyecekmişim gibi.

ANONIM BLOGWhere stories live. Discover now