17. Bölüm

5.2K 372 98
                                    

Altımızda akıp giden yol bana önceki gün gittiğimiz sahili anımsattı. Aynı tarafa sapmıştık fakat bu sefer biraz daha uzağa gidiyorduk.

"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin?" dedim hava yavaş yavaş kararırken.

"Gözlerini yoldan bir saniyeliğine ayırıp bana baktı.

"Senin fikrini sorduğumda sessiz kaldığın için şimdi malesef ki gittiğimiz yeri görene kadar bilemeyeceksin."

Her şeye gereksiz bir gizem katmayı seviyordu.

"Tamam," dedim. "Geç dönmeyelim yeter."

"Baban mı kızar?" dedi gülüp direksiyonu iyice kavrarken.

"Hayır. Bu akşam için planı var babamın zaten."

"Ne güzel işte. Senin de planın var artık."

"Ne yiyorsak yiyelim ve dönelim, Ateş. Başım çatlıyor."

"Senin mi?" dedi dalga geçer gibi. "Stresi kaldıramıyor musun artık? Aslında bunca yıldır ilgilenmekte olduğun iş daha güçlü bir potansiyeli gerektiriyor."

Çok gerekli olmadıkça onunla sohbet etmekten kaçınmam gerekiyordu, öyle karar vermiştim ancak her cümlesinin ardından bir karşılık vermek istiyordum. O konuşurken kendimi susturmak oldukça zor görünüyordu.

"Potansiyele sahip olmadığımı mı düşünüyorsun?"

"Tam tersi, aslında birçok alanda potansiyelinin olduğunu düşünüyorum," dikiz aynasına gidip gelen gözleri arada bir beni yokluyordu. "Fakat kendini harcıyorsun."

"Laf kalabalığı yapmazsan sevinirim."

"Ne nazlı bir şey çıktın sen," koltuğuna iyice yaslanıp direksiyondaki bir elini camdan dışarı sarkıttı. "Yemek yedikten sonra evine bırakmayı düşünüyordum seni aslında."

"Bırakmayacak mısın zaten?" diyerek yanımdaki cama dönük olan başımı ona çevirdim.

"Madem babanın bu akşam planları varmış, seni de yalnız bırakmak olmaz."

"Olur, olur. Çok da güzel olur. Yemek yedikten sonra eve gidip güzelce dinleneceğim, teşekkürler teklifin için."

"Reddedebileceğin bir teklif sunmadım, Bade. Anlamakta hala güçlük çekiyorsun. Ben nereye, sen oraya, unuttun mu? Hayır deme lüksüne sahip değilsin."

"Peki hangi lükse sahibim?" sert olduğumu düşündüğüm bir ifadeyle baktım.

"Bilmem. Bana?"

"Güzel espri. Bayağı kalitelisin," kollarımı kavuşturdum.

"Teşekkürler."

Daha önce gelmediğim fakat epey fahiş fiyatları olduğunu gayet iyi bildiğim bir restoranın girişine gelmiştik. Kapımı açan vale görevlisine teşekkür edip indim ve hemen ardından anahtarları kendisine bırakmakta olan Ateş'in yanına yürüdüm.

"Buraya gelmemize gerek yoktu. Yemek yiyelim derken hamburger veya pizza gibi şeyler düşünmüştüm," dedim hışımla.

"Küçük düşünen bir insansın, benim suçum değil," bana tepeden baktığını hissediyordum ve bunun sebebi boyunun uzunluğu muydu yoksa burnu havada tavırları mıydı, emin olamıyordum.

"İnsan gibi konuşabildiğin dakikalar daha çok hoşuma gidiyor," dedim iğneleyerek.

Cevap vermek yerine koluna girmem için yanıma yaklaşıp kolunu uzattı.

"Bu kadar abartmaya gerek yok bence."

"Abartmıyoruz zaten," dedikten sonra kolumdan tutup kendi koluna doladı.

ANONIM BLOGWhere stories live. Discover now