13. Bölüm

19.7K 1.2K 834
                                    

Bölüm için daha önceden iki müzik seçimi yapmış ve onlara Türkçe altyazılarını da çekerek bir video oluşturup multimedyaya eklemiştim ancak şimdi bölümlere göz atarken fark ettim ki bunu yapmak kesinlikle sizin bölümü okuma şevkinizi kısıtlıyor. Bu yüzden bölüm gidişatına göre kendi tarzınızda müzikler eşlik etsin istiyorum ve tercihleri size bırakıyorum.

Bu bölümü, kitabımızın Whatsapp grubu başta olmak üzere birçok konuda bana destek olan arkadaşım Berfin'e ithaf ediyorum.

O kadar boş geliyordu ki şimdi bana, hoşlandığımı sandığım o çocuğun eski, dolu bakışları. Peki hala hoşlanıyor muydum? Belirsiz. Benimle bir plan doğrultusunda yakınlaşıp resmen oyun oynadığını öğrenmiştim, daha ne? Belki de içinde olduğum durumdan ötürü aklım fazlaca karışmıştı. Yıllardır sürdürdüğüm bu gizli işte ilk defa çuvallamıştım. Çok fena batmıştım. Diplere kadar. Boy verecek olsam parmak ucum yetişmezdi yüzeye sanırsam.

Kapının kulpunu tutmakta olan Ateş bana dönerek dişlerini sıktı. Tam ağzını açacakken yakalarına yapışan bir çift el onu duvara yapıştırdı. Bu kişi Eris'ti.

"Bu doğru mu? Yukarıdaki şov da neyin nesiydi öyle? Cevap ver bana, hemen!"

Gözlerini Eris'inkilere kilitleyen Ateş sakin bir şekilde cevap verdi. "Buna cidden inandığını söyleme bana. Evimdeki partiye kadar gelip de her şeyi üzerime yıkmaya çalışan bir cadının tuzağına düşecek kadar salağım deme."

Eris gözlerinden ateş çıkararak parladı. "Daha fazla cevap verme. Kandırıldığıma inanamıyorum. En yakın arkadaşım tarafından!"

Bu karmaşaya daha fazla dayanacak güçte değildim. Eris'i kolundan tutup çekerken şiddetli bir sesle bağırdım. "Dur artık!"

Ateş'in yakasını bırakıp bana döndüğünde ağlamaktan şişmiş gözlerimi sıkıca yumdum ve konuşmak için cesaret topladım.

"Daha önce hiç hoşlandığın ilk kişi tarafından çıkma teklifi aldın mı? Eğer olduysa senin adına sevindim, nasıl bir his olduğunu iyi tattım çünkü. Ancak bu teklifin temellerinin bir plan üzerine kurulduğunu öğrendikten sonra yaşadığım her şey bana izlediğim bir filmden, okuduğum bir kitaptan farksız göründü. Olmuş ve bitmiş, sanki hiç gerçek değilmiş gibi. Yaşadın mı bunu, Eris? Şimdi doğru cevabı sen ver bana. Kandırılan kişi ben değil miyim?"

Boynu az önce sıkılmaktan kızarmış Ateş'in baygın gözleri bir yandan, Eris'in kararsız ve hafifçe yaşlanmış gözleri diğer yandan esir etmişti beni o an. Ateş'in gerçeği açıklamayacağını, 'Blog sahibi aslında Bade' demeyeceğini biliyordum. Eris'e bile söylemeyecekti bunu. Verdiği kapı ve koltuk örneğini hatırladım. Elinde kanıt yoktu. Edinene kadar beni rahat bırakacaktı. Bunu kendi söylemişti. Bu yüzden Ateş'e dönüp içimdeki yangını yansıtacak biçimde, acı acı gülümsedim.

"Eris," dedim tekrardan. Sesimin çatladığını sonradan fark ettim. "Lütfen peşimden gelme. Bu senden son ricam."

Arkamdaki kapıyı sertçe çarparak merdivenleri çıktım. Kalabalıktan eser yoktu, herkes dağılmıştı. Tek isteğim bu evden bir an önce kurtulmaktı.

Ön kapıya koşup kendimi olabildiğince hızlı bir şekilde dışarı attım. Durduramadığım gözyaşlarım görüşümü her geçen saniye daha fazla bulanıklaştırsa da engel tanımayıp koşabildiğim kadar koştum. Evin biraz ötesinde bulduğum park benim sığınağım olacaktı. Arka taraftaki salıncaklara doğru gittim. Birine yerleştikten sonra usulca sallamaya başladım kendimi. Unutmaya çalıştığım dakikalar gözlerimin önünden tekrar tekrar geçti. Ateş'in sesi kulaklarımdan ayrılmadı. 'Eris birdenbire hiç tanımadığı bir kıza aşık oldu ve onu en yakın arkadaşının mükemmel partisine çağırdı falan mı? Hayır, bak işte onlar sadece masallarda oluyor.'

ANONIM BLOGTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon