4. Bölüm

23.3K 1.8K 452
                                    

Blog sekmesini kapattım ve masamın sağında kalan mini buzdolabımı açtım. İçecek ve çikolata definemin mutfakta değil, yanımda bulunması daha güzeldi. Böylelikle babamın gizlice aşırdığı kolalarımın derdine düşmüyordum.

Yarın perşembeydi fakat okulumuz ilçe turnuvalarına ev sahipliği yapacağından ders işlenmeyecekti; ilçedeki bütün okullarda durum buydu. Bu akşam için planım, ödev yapmamak ve rahatlamaktı. Elime bir gofret ve gazoz aldıktan sonra odamdan çıktım. Evin dış cephesi gibi turuncu olan merdiven basamaklarını ikişer ikişer atlayarak indim. Küçükken bu hızlı inişlerim yüzünden ayak bileğimi çatlatmıştım ama hatalardan ders çıkarma işi pek bana göre değildi.

Elimdekileri televizyon ünitesine bırakarak yere eğildim ve koltukların altında kumanda arama işine koyuldum. Tekli koltuğun altında gördüğüm karaltıya uzanmak için kolumu uzattım; başarılı bir şekilde kumandayı alıp zafer işareti yaptım. En rahat koltuğa uzanıp gofretimi çıtırdatmaya başlamışken aynı zamanda ilgi çekici bir kanal arıyordum. Zaplamaktan sıkılıp bir aksiyon filminde karar kıldım.

Kapıdan gelen anahtar sesiyle gözlerimi açtım. Ne zaman film izlesem, sonunu getiremeyip uyuyakalırdım. Elimdeki gofret ve gazoz yere düşmüş, halı üzerinde pek de hoş karşılanmayacak bir leke bırakmıştı. Annesiz bir ev bu tür kazaları dert etmiyordu.

Kapıdan içeri girip anahtarını komidindeki kâseye bırakan babam gülümseyerek yanıma geldi.

“Bugün işten erken çıktım. Akşam yemeğini beraber yeriz.”

Bu nadir olan bir durumdu. Babamın eve geliş saati en erken 21 olurdu ve çoğu zaman ben akşam yemeğimi tek başıma yerdim. Belli sebeplerden dolayı erken geldiği günler haricinde.

“Bir şey mi oldu? Normalde erken çıkmazsın işten.”

“Kızım, aslında,” ben biliyorum işte. Babamı tanıyorum.

“Bade, biliyorsun; tanışma yemeğimizi haftalardır planlamaya çalışıyoruz. Artık aradan çıksın istiyorum. Bunu konuşuruz diye düşündüm.”

Babam ve bir süredir görüştüğü kadın. Tanışma yemeğinden kastı onu benimle tanıştırmak değildi, biz zaten tanışıyorduk. Onun oğlunu benimle tanıştırmak için düzenlenecekti bu yemek. Bir aile olacakmışız, kim bilirmiş belki yeni kardeşimle iyi anlaşırmışım falan. Babam ve her zamanki hayalleri.

“Peki, benim için fark etmez ama cumartesiden önce olsun. Anneme götüreceksin, unutmadın değil mi?”

“Unutmadım, sorun yok. Yarın olsun o zaman. İşe gitmeyeceğim. Yeşim ile konuşurum, o da oğluna haber verir. Hem yarın ikinizin de okulu tatil olduğuna göre, hazırlanmak için vaktin olabilir.”

“Baba, lütfen. Ne için hazırlanıyorum? Alt tarafı yeni aile bireyleriyle yemek yiyeceğiz. Ha, lüks bir otelin restoranına gideceksek başka. Sahi, nerede yiyeceğimiz belli mi?”

“Evde diye düşünüyorum.”

“Bu bir şaka olmalı. Misafir ağırlayacak düzeyde yemek yapabilme kabiliyetimiz yok, baba. Hani unuttuysan hatırlatayım dedim. Biz genel olarak fast food ile besleniyoruz.”

“Daha iyi. Pizza söyleyelim. Samimi bir ortam olsun. Bilirsin, aile ortamı.”

“Sen ciddi misin?”

“Evet, kötü mü olur ki?”

“Hayır, hayır. Bana her türlü uyar. Nasıl mutlu olacaksan öyle yapalım,” yerimden kalkıp yanağından öptüm ve merdivenlere yöneldim.

“Şey, baba, halıya basma. Biraz yapış yapış.”

Yüzünü ekşiterek yere bakan babam bana döndü:

ANONIM BLOGWhere stories live. Discover now