Lord Fearless - Eltanin

Alpaka

ALPAKA

Kodar'ın işi yolunda gitmişti. Glikhar, gerçekten bunu yapabilir misin, dediğinde, gözlerinde ki parıltıyı gören Kodar, benim için basit, demişti. Glikhar çok heyecanlanmıştı. Yalnız bana en az 5 adam ve yük taşımak için de ya on katır ya da on lama vermelisiniz, demişti.

Ne yapacaksın, diye soran Glikhar'a Kodar'ın cevabı basitti. Kanal yapmak için maden lazım, bu kadar elementte sanırım burada çıkmaz. Slasath'a gidip, bütün rulolarımı getirmem, lazım, demişti Kodar.

Ne zaman yola çıkacaksınız?

Sanırım yarın sabah uygundur, dedi Kodar. Ichin'e danışmamıştı ama bunun karşılığında, iki katlı güzel bir eve sahip olacaktı. Ichin'in çok erken davranmışsın demeyeceğini umuyordu.

Tamam sabah atların ve lamaların hazır olur, demişti Glikhar. Şafakta yola çıkarsınız, ben gerekli tüm hazırlığı yaptırır ve sana haber veririm, demişti.

Kodar'ın haber verme işi, pek işine gelmemişti. Çünkü o zaman Ichin ve Feator'dan haberdar olacaklardı. Ben şafak sökerken, meydana gelirim, demişti, Glikhar'a.

Anlaştık, cüce dostum, demişti heyecanla Kodar'ın nasırlı ellerini sıkarken. Kodar'da hayli sevinmişti. Hem Slasath'da ki mal varlığı paslanmayacaktı, hem de adını meydana yazdıracağı, gurur dolu bir iş yapmış olacaktı.

Ichin güzel bulmuştu yaptığını. Bunda yanlış bir şey yok, iyi yapmışsın demişti. Yalnız yüklü bir kafile olacaksınız. Başınıza bir iş gelmesin, demişti.

Bilmiyorum artık, beş tane de adam verecek, umarım sıkıntı olmaz.

Umarım, demişti hepsi.

Hadi bakalım, o zaman, şu eve bir bakalım, taşıyacaklarımızı taşıyalım. Hem evde ne var ne yok görelim, demişti Ichin.

Kapıyı bir büyüyle açmıştı Ichin. An Por, derken ne olur ne olmaz, diye geride durmuştu diğerleri. Kapıdan bir klik sesi gelmiş ve kendi kendine açılmıştı. Gülümsemişti Kodar. İstersen çok zengin olabillirsin, ulu büyücü, demişti Kodar, hayran gözlerle izlerken.

İçeride bir çok eşya vardı. Kodar'ın keyfi yerine gelmişti. Bir çoğunu da ben sana yaparım, demişti, Kodar Funbael'e. Özellikle sarayda gördüğüm masalardan çok etkilendim, demişti, Feator'a bakarak.

Hala anlatmadın Kodar Amca, söz vermiştin yolculuk boyunca gördüklerini anlatacaktın.

Küçüğüm, anlatmaya kalksam, kitap olur, demişti. Sen de gün gelir saraya gider görürsün.

Hayal ediyordu Feator, dragonuyla bir savaşa yön vermiş, kazanmalarını sağlamıştı. Kral Licome onu Lordluk ve Fearless lakabıyla onurlandırmıştı.

Hadi uyuma, diyen, Ichin'in sesiyle kendine geldi. Diğer evden gelecek bir sürü kap kacak var.

Eltanin'i Funbael'e bırakmışlardı. Erkekler, eşyaları taşıyacaktı. Daha sonra Funbael'le Kodar düzenleyeceklerdi evi. Funbael, erkekler eve döner dönmez duvarları sormuştu. Evin duvarları düz ve güzel mi?

Merak etme demişti Ichin. Sana resim yapacak çok şey var. Bence Feator'la dragonunu da resmet. İleride hatıra kalır, diğer nesillere.

Tamam Lordum, demişti Funbael. Öğle geçmişti, eşyaları taşıyıp bitirdiklerinde. Funbael'in soğuk suyla yaptığı bal şerbetini içiyorlardı. Kodar içine sabahtan kalan sütü de eklemişti.

Geveze cüce, biz buradan Tientor Ormanı'na geçeceğiz, Eltanin'i de yanımızda götüreceğiz. Ona bir yuva bulmamız şart, demişti.

Tamam, demişti Kodar, sakalına bulaşan şerbeti koluna silerken.

Funbael bize yatak yorganıı aratmayacak, bir örtü ver. Feator bir ay kadar orada kalacak, Eltanin'le. Çünkü daha kendini koruyamayacak kadar küçük. Ben de günübirlik yemeğini getireceğim. Ama yay ve ok alacaksın yanına. Ormanın derinliklerinde onunla beraber avlanırsın, o da seni omuzunda izler, demişti Ichin.

Tamam, dedi Feator. İyiden iyiye heyecanlanmıştı, Eltanin'i okşuyor, hırıltılarını onu bastırdığı göğsünde hissediyordu.

Funbael, ahıra giderek bir örtü getirdi. İnce olduğunu gören Feator, ben bununla donarım mağarada, demişti.

Merak etme, dedi Funbael, alpakadır bu. Alpaka tüyünden dokunur. İnceliğine bakma, sarındığın zaman, nasıl ısıttığına şaşıracaksın. Kışın bu olmasa, ısınamayız biz.

Bilirim alpakayı, dedi Ichin. Sizin buralarda çokça bulunurmuş.

Evet aslında bizim yöremize ait bir hayvan ama daha çok Eldir Krallığı'nda yaşadığı söyleniyor. Oraa yük taşımak için bile kullanıyorlarmış.

Biliyorum, dedi Ichin. Hadi bakalım küçüğüm, yine heybene yerleştir dragonunu. Şehrin arkasından dolanıp gideceğiz ormana. Senin bu meraklı, kafayı çıkarır, durmaz şimdi.

Gülüşerek arka tarafa açılan kapıdan bahçede ki ahırın önüne gelmişlerdi. İkisi de gitmeye hazırdı.

Umarım güzel bir mağara bulursunuz, demişti Kodar...