Oğuz

Kim miyim? Kim olduğumu belki yakında görürsünüz diye umarak başladım yazmaya ama üzerinden onlarca sene geçti. 1976'da doğdum. Şiirler yazardım, deli gibi belki 1000'in üzerindeydi ama nedense çoğunu bulamıyorum. Yoktu o zamanlar böyle internet falan saklayalım bir yerlerde. 16 yaşlarına geldiğimde bir data bank modası çıktı ki sormayın. 

Hemen ona kaydetmeye başladım bir çoğunu. Sağolsun o da göçtü gitti. Evlendim, ara verdim yazmaya. Ama deli gibi çağırıyordu beni duygularım, yaz diyordu. 

NEDEN YAZMAYAYIM?

Düşündüm yazarları. Aşırı bir Stephen King ve Dean Kootz manyağıydım. Ama onlarla başlamamıştı benim kitap manyaklığım. Ortaokulda okuduğum, Curt Siodmak adında bir yazarın yazdığı Donovan'ın Beyni adlı kitapla hayallerim büyüdü. Raif Cilasun'un Haram Lokma'sıyla, Kutsal Çile'siyle şekillendi. Daha sonra başladı bende Stephen King ve Dean Kootz hayranlığı. 

Bir gün neden ben de yazmayayım diye düşündüm. Ama benim daktilom yoktu, benim çok tatlı bir göl kenarında, muhteşem bir orman içinde, huzur bulabileceğim bir villam yoktu. Tam tersine benim bakmakla yükümlü olduğum bir ailem vardı. Yine de yazacaktım. Önce kağıtlarda tutuyordum notlarımı. İlk yazdığım Geveli-Yorum adlı kısa denemeyi yazarken. Daha sonra bir amiga bilgisayar edindim fakat, çok da lüks sayılırdı onda kitap yazmak. Arkasından Macintosh gelince her şey değişmişti. Ondan sonra Akenaton'a başladım. Yazdım yazdım, sadece yazdım. Daha sonra askerlik yılları derken, yarım kaldı ve geldim askerden, bu sefer de fantastik alanlar ilgimi çekmişti. Lord Fearless'a başladım. Diğer kitap yarım kalmıştı. Üzülüyordum ama canım Fearless'ı yazmak istemişti ve nihayet o da yarım kaldı. 

İnsan bazen hayallerini çabuk terkediyor. Ya da buna zorluyor etkenler. 14 Şubat Sevgililer günüydü. Nereden geldiği belli olmayan bir isim geldi aklıma Birce ve CENİN ikisini birleştirerek bir günlük yazmaya karar verdim.BirCE'NİN Günlüğü çıkmıştı ortaya... Keyifle okumanızı dilerim.