Bilgelik Nişanesi

644 65 1
                                    

BİLGELİK NİŞANESİ

Ichin orduyla beraber saraya dönmüştü. Kral Licome, verdiği büyük ziyafetle, Ichin, Aries ve Ethelroc'a Bilgelik nişanesi takmıştı. Diğer savaşçı Lord'lara da unvanlarına göre çeşitli nişaneler takmıştı Kral Licome.

Ichin'in, masalardakini görünce, aklına Kodar gelmişti. Ahh, neler kaçırdığını bir bilsen cüce, demişti içinden. Kral Licome, yemeğin ortasında kadeh kaldırarak, beraber savaştığı arkadaşlarına, kurtardığı dünyadan ve savaşın kutsallığını anlatan kelimelerden sıraladığı cümleler kurmuştu. Ichin dönüş yolunda, Nofetel Ormanı'na gitmek ve malzeme toplamak istemişti. Fakat, Ethelroc ona engel olarak, sarayda gerekli her türlü malzemenin olduğunu söylemişti.

Kral sabaha kadar dinlenmesini söylese de Ichin duramayacağını belirtmiş, sağolun sayın kralım, ziyafetten sonra, müsaade isteyeceğim, demişti. Fakat kral, gidilecek şehirlere geri gönderilecek ordular için, Ichin'in rüne taşlarına ihtiyaçları olduğunu, o olmadan Ethellroc'ın ve Aries'in bunu tek başına başaramayacağını söylemişti.

Ichin mecburen sabaha kadar kalacaktı sarayda. Odasına çekilmiş yatmadan önce sarayın etrafında yanan ateşleri ve çadırları izliyordu Ichin. Aklı hala yumurtadaydı. Kodar ve Feator ne yapıyorlar acaba diye iç geçirmiş, yanan ışığı üfleyerek söndürmüş ve yatağına girmişti. Yatağından, ilerleyen zamanda yer değiştirerek, camının önüne gelen tabak gibi ayı izlemişti.

Ayın şekli Lizard (kertenkele) ayının gelişini anlatıyordu Ichin'e. Bahar da geldi diye düşünmüştü içinden. Ağaçlar çiçek açacak, tomurcuklanacak, karıncalar, kertenkeleler ve yılanlar yuvalarından çıkacaklar, diye düşünmüştü. Köyde ki evinde, yılan kanının azaldığını hatırlayarak, depo yapmam lazım, diye iç geçirdi.

Sonrasında mışıl mışıl bir uykuya dalmıştı Ichin, yolculuk yoruyordu artık yaşlı vücudunu. Bir an önce emeklilik zamanını ilan etmesi gerektiğini söylemişti yol boyunca arkadaşlarına. Tibes ise, dur bakalım, sen daha kaç gencim diyeni asanla kovalarsın, diyerek iltifat etmişti. Ichin bu şımarık rakibinin iltifatına şaşırsa da Gilian'ı daha unutmadığını belirten bir iç sesiyle gıcık, demişti.

Daha sonra aklına Sheera gelmiş, her şeyi unutmuştu Ichin. Artık yeni bir umudu vardı. Belki de emekliliği bu yüzden düşünmüştü. Bir elf prensesiyle evlenmek ve ondan çocuklar istemek. Tebessüm etmişti ak sakalını sıvazlayarak.

Sabah borazanlar çalınıyordu sarayda. Kahvaltı dinlencesinden sonra ordular geldikleri yerlere döneceklerdi. Bunun için Ichin, Ethelroc ve Aries'e çok görev düşüyordu. Büyük masada kahvaltısını yaptıktan sonra Ichin, gerekli malzemeleri Ethelroc'la beraber kucaklayarak, sarayın önünde ki meydana yığmışlardı.

Geçitleri sırayla açacaklardı. Her şehrin ordusu uğurlandıktan sonra, diğer şehirler de sırasıyla uğurlanacaktı. Ichin öğleye kadar ancak gönderebilmişti orduları. Çünkü her şehrin Lorduyla vedalaşıyor ve kısa konuşmalarını dinlemek zorunda kalıyordu. Tüm lordlar, krala bağlılıklarını gösteren bir hareket ve konuşma yaptıktan sonra geçide giriyordu. Yazık, dedi Ichin, kralın durumu benden daha vahim. Adam hiç kıpırdamadan dikiliyor, diye düşünmüştü.

Ichin en son kendi kafilesini ayarlayarak, fazla uzun bir konuşma yapmadan geçitten geçirmişti kafilesini, en son da kendi pegasusuyla girerek kapatmıştı geçidi.

Deep Forest ormanı'na çıkmışlardı yine. Bu sefer daha kolay bulmuştu işaretleri. Köye geldiklerinde halk ne olduğunu anlayamamıştı. Ancak bir saat sonra, toparlanmıştı halk ve hazırlıkları hızlıca bitirerek, Yorgun Bataklık Hanı'nın önünde bir ziyafet tertiplemişlerdi.

Yaklaşık olarak yetmiş kayıp vermişlerdi. Kayıpların ailelerine, kral tarafından verilen nişanlar ve altın dolu keseler, Tibes tarafından takdim edilmişti. Ichin ise Kralın tekrarladığı cümleleri tekrarlıyor ve o kişinin ne kadar asil ve cesur olduğunu anlatan kelimeler kullanıyordu. Bir çok aile hüzünlü olsa da kazandıkları gurur, ve her zaman olmayan bu ziyafete eşlik ediyor ve geri dönen savaşçılarını kutluyorlardı.

Abella, üzgün gözlerle Ichin'in yanına gelmişti. Ichin, affet beni, emanetini koruyamadım, demişti. Ichin ise, hiç üzülme kocakarı, o şu anda elflerle beraber, bize ulaştı ve kahramanca savaştı. Bazen bize yanlış gelen şeyler, güzel şeyleri doğurur. O yüzden kendine kızıp da haksızlık etme.

Akşam karanlığına kadar süren ziyafetten, oldukça memnun olsa da, artık evine dönmesinin zamanının geldiğini ve hazırlıklara girişmesi gerektiğini biliyordu Ichin. Evi fazla değişmemiş buldu. Biraz kitapların yeri değişmişti belki. Elrodel'in ona sarayda verdiği kitabı yerine koymamıştı. Çünkü bu kitap ve buna benzer birkaç kitap daha Feator'u yetiştirmesi için gerekli olacaktı.

Fazla vaktimiz olmayabilir, diye düşünerek, hızlıca hazırlanmaya koyuldu. Malzemelerini tamamladı. Fazla yolluk almasına gerek olmadığını düşünüyordu. Filidran'a geçit açacak ve oradan Tientor'a yol alacaktı. Oradan nasıl gideceği hakkında tereddüttleri vardı. Pegasusuyla havadan mı yoksa yerden mi gitmesi gerektiğini seçememişti. Onu da orada düşünürüm diyerek tüm hazırlığını gözden geçirdi.

Yanına Birkaç şişe iksir ve zehir almayı da ihmal etmemişti. Yola çıkmaya hazırdı Ichin. Gecenin karanlığından faydalanmasıı gerektiğine inanmış, sadece gidceğinden Abella'ya bahsetmiş, ona da gezginlik yapacağım, şehirleri rüne taşlarıma işaretleyeceğim, belki dönmem, Elf diyarına geçerim, demeyi de ihmal etmemişti. Evinin kilidinin anahtarını ona bırakmış, olur ya belki gerekir, demişti.

Abella ise, neden gündüz gitmediğini sormuş ama cevap alamamıştı. Bilmen gerekenleri söyledim sana zaten Abella, kocakarı çeneni illa çalıştıracaksın, diyerek susturmuştu onu. Yeterince dinlenmiş olduğunu düşündüğü Pegasusuna binerek, Deep Forest ormanına doğru yola çıkmıştı bile. 

Lord Fearless - EltaninWhere stories live. Discover now