Eltanin

609 64 5
                                    

BULUŞMA

Ichin bir gölge gibi ilerlemişti, gecenin karanlığında, sabaha çok kalmamıştı. Geçitten geçmiş, çıktğı yerden hemen hareket etmişti. Ayın ışığı çok güzel bir ışık sağlasa da, gece görüş büyüsü yapmayı ihmal etmemişti. Yerden gitmekte karar kılmıştı. Gökyüzünden gitmesi için bir sebep yok, diye düşünmüştü. Birden bir yıldızın kaydığını gördü Ichin. Yıldız yeryüzüne iniyor gibiydi.

Tanrı korusun, yine bir şeyler oluyor, demiştiama ne olduğunu kestirememişti.Hızlı hareket ediyordu, yanına malzemelerinden ve kitaplarından başkaca bir şey almamıştı. Ne olur ne olmaz, demişti, dragon doğarsa buna tanıklık etmek istiyordu. Ayrıca Feator'un ve Kodar'ın hiçbir bilgisi yoktu.

Pegasus uçar gibi gidiyordu. Pegasusların da gece görüş yeteneği vardı. Normalde diğer ırklar bir pegasusu kesinlikle evcilleştiremezlerdi. Elflere özel bir ırktı Pegasuslar, kanatlarıyla uçabiliyorlar ve bir sürü büyüyü yapabiliyorlardı. Unicorn'lar daha zarif görünse de, Pegasuslar Unicornlardan daha üstündü. Diğer ırktan birisinin binebilmesi için sadece bir elf tarafından büyüyle bağlanması gerekiyordu.

Yine de bir Pegasus'a itaat ettirebilmeniz için Elf dili bilmeniz gerekiyordu. Ichin bu konuda şanslıydı. Bir çok ırkın dilini rahatça konuşabiliyor ve yazabiliyordu. Pegasusa elf dilinde hızlanmasını söylüyordu. Pegasus da itaat ediyor ve uçarak gidiyordu.

İki saat kadar sürede Tientor'a ulaşmıştı Ichin. Hemen girişteki evin kapısını çalsa da uzun süre beklemek zorunda kalmıştı açılması için.Funbael uykulu bir sesle, esneyerek, kimdir o, demişti.

Cüce Kodar'ın bir dostu, demişti.

Kodar'ın ismi geçer geçmez, kapıyı açmıştı Funbael. Ichin bundan dolayı daha arkadaşlarının gelmediğini anlamıştı.

Demek gelmediler, dedi Ichin.

Kim gelmedi Lordum?

Kodar ve Feator gelecekti. Kapıyı sen açtığına ve içeriden Kodar'ın şen kahkahası gelmediğine göre, demek ki daha gelmemişler.

Buraya mı geleceklerdi?

Evet.

Gözleri parlamıştı Funbael'in. Neden gelecekler diye bile sormamıştı. İçeri buyur etti Ichin'i. Ichin Pegasus'u göstererek, bunu nereye yerleştireceğiz, demişti.

Funbael ahırının küçük olduğunu, sadece Pony'si olduğu için küçük inşa ettirdiğini söylemişti. Ichin ahıra sokmayı denese de ikisine dar geleceğini düşünerek, sadece kapıya bağlamıştı Pegasus'unu.

Funbael'in uykusu dağılmıştı. Ocağı yakarak, çorba kaynatmaya koyuldu, Ichin eğilerek yürüdüğü evde, oturacak bir yer bulmuş, etrafı inceliyordu. Duvar, boyalarla çizilen resimlerle doluydu. Funbael'in ellerinin sanatçı elleri olduğunu anlamıştı Ichin. Ahh bu cüceler, demişti, ne kadar sanatkarlar, demişti hafif bir sesle.

Funbael, içeriden seslendi, bir şey emrettiniz Lordum?

Bu resimleri sen mi yaptın Funbael?

Evet, lordum, tarlada çalıştıktan sonra kalan boş vakitlerimde, ormandan topladığım köklerle kendime kök boyaları hazırlıyorum ve bu resimleri çiziyorum.

Evet, onları inceliyorum, çok güzel yapmışsın, hele bir centaur'la savaşan dragon resmin harika. Bu ilmi kim öğrettiyse, boyaların hiç solmamış. Ve gerçekten parıl parıllar.

Centaur: İnsan başlı ve at vücutlu olduğuna inanılan bir yaratık türü.

İltifat ediyorsunuz Lordum, bir çok eve çizdirdiler bu resimlerden burada. Bu sayede iyi para kazandım ve biriktirdim.

Çorba hazırdı. Ichin zevkle kaşıklıyordu, Funbael, çorbayı taze mantardan ve kurutulmuş biberden yapmıştı. Ekmekler biraz sertti ama çorbaya doğrayınca pamuk gibi olmuşlardı. Ichin çrbasını tam bitirmişti ki, kapı yumruklandı.

Heh geldi, geveze cüce, demişti Ichin. Funbael kapıyı koşarak açmıştı, kucaklaşınca, ahh sizi cüceler, demişti Ichin. Bu saatte ayakta olduğuna göre, dostum benden önce gelmiş, demişti Kodar içeriye girerken.

Gel geveze cüce gel. Bir an şaşırarak baktı. Çocuk nerede?

Anlatacağım büyücü, başımıza gelenlere şaşıracaksın.

Çabuk anlat, çocuk ve yumurta nerede?

Yumurta kelimesini duyan, Funbael, Lordum kilerde bir kucak var hem de kaz ve tavuk yumurtası demişti.

Hayır Funbael, demişti Ichin. Bu bildiğin yumurtalardan değil.

Anlamadığı bir şeyler döndüğünü hisseden Funbael, Kodar'a çorba doldurmak için yarım duvarlı mutfağa geçmişti.

Onu gören Kodar, doldurma, hemen gidip geleceğiz, demişti. Sorma büyücü, yumurta çatladı. Ne yapacağımızı şaşırdık.

Nasıl yani, telef mi oldu?

Hayır, dragon doğdu. Bu yüzden Feator şehre girmedi. Buraya yakın bir ormanlık alanda bekliyor.

Hemen gidelim, demişti Ichin, hem de hemen. Neyin ne olduğunu bilmiyoruz.

Kodar şaşırarak bakmış ve gerekli önlemi aldık ya büyücü bozuntusu, senden bilgi almadan şehre sokmak istemedik.

İyi yapmışsınız cüce dostum, telaşımı mazur gör, ne olduğunu, ne yapacağımızı bilmediğim için telaşlanıyorum. Bu dragon dünyamız için çok yeni bir şey. Çünkü sadece efsanelerde kalmış bir yaratık. Ve inan bana duyulursa, peşine çok düşen olacaktır.

Haklısın, demişti cüce, arka taraftan Pegasus'unu getiren Ichin'e.

Tatlım biz birazdan geleceğiz, bir misafirimiz daha olacak yanımızda.

Tamam, demişti Funbael. Bir yandan da üç kişiyi nerede ağırlayacağını düşünüyordu.  

Bir saat kadar sonra, hepsi kendine bir yer bulmuş oturuyordu. Ichin anan meşalenin altında kalın kitaplarını karıştırıyor, Kodar ve Feator'da muhteşem çorbayı kaşıklıyorlardı. Kodar dayanamamış, kaseyi kafasına dikmiş, kaseden içiyordu.

Buldum, diye bağırmıştı Ichin. Dragonumuza isim buldum. Bu arada yola çıkarken gördüğüm kayan yıldızın, neden kaydığını da buldum. Ortalarda ördek gibi gezinen dragon yavrusu da şaşkınlıkla onu izliyordu. Funbael onun için kümesinden bir tavuk kapıp gelmiş tüylerini yoluyordu.

İyi dinleyin, demişti Ichin. Bir dragon dünyaya gözlerini açtığı zaman bir yıldız kayarmış ve yeryüzüne inermiş.Ve pullarının, ayrıca gözlerinin renginden anladığım kadarıyla da bu dragonun adı Eltanin.

Eltanin kelimesini duyan dragon yavrusunun pulları bir an ışık saçmış gibi gelmişti onlara.

Eltanin mi, dedi Feator, güzel isimmiş. Kodar'ın pek umursadığı yoktu, kazanın başına gitmiş, sevdiği çorbadan üçüncü kasesini doldurmaya çalışıyordu.

Evet küçüğüm, dragonunun adı Gamma Draconis Eltanin. Eltanin ismini duyunca şöyle bir baksa da, Funbael'in elinde tuttuğu tavuğu bakışlarıyla kesmeye devam etmişti.

Anlamı ne acaba?

Bilmiyorum küçüğüm, dedi Ichin. Ama kadim dilde illa ki bir anlamı vardır. Umarım seni sever ve anlaşabilirsiniz, demişti. Ona devamlı sevgini sunmalısın. Sevmeli okşamalı, onun için avlandığını göstermelisin. Bunun gibi şeyler ayrıca büyü ile ilgili çalışmalara da hemen başlamalıyız, demişti Ichin.

Ayrıca, kalacak bir ev de bulmamız lazım, demişti.

Funbael, hemen iki yan tarafında bir ailenin Ziador'a göç ettiğini söylemişti. Belki eşyaları yoktur ama ev olarak kullanabilirsiniz, Lordum, demişti.

Ichin, Ziador'dakilerin başlarına gelenleri anlattığında Funbael'in ve Feator'un gözleri dolmuştu. Yine annesi ve babası gelmişti aklına. Gözyaşlarını belli etmemek için, Funbael'in elinden aldığı tavuğu, Eltanin'e yedirmekle meşguldu.

Tamam, dedi Ichin sabah olur olmaz, o eve taşınır ve düzenlemeye başlarız, demişti Ichin. Oldukları yerde uyumaktan başka çareleri olmadığını anlayınca, uyumuş kalmışlardı. 

Lord Fearless - EltaninWhere stories live. Discover now