38. KİRLİ YAŞAM TEMİZ YALAN

57 18 3
                                    

Tekrar uçağa bindiğimizde hemen gidip elbiselerimi tıktığım valizi alıp banyoya yöneldim. Bir uçakta banyo olması ne kadar mantıklıydı acaba?

Artık fakir düşünmeyi bırak kızım! Hala manyakça ve ütopik bir dünyadaki veliaht prensle sevgili olduğunu anlamaman ne kadar mantıklı acaba?! Sen bir önce bunu sorgula!

İç sesime beni azarlama hakkını kim vermişti bilmemekle beraber haklı olduğunu da söylemem gerekiyordu.

Yarı yola gelene kadar önümüzden geçen her kadın ve kadınlar bazen de erkekler Arez'e, daha doğrusu en çok 'Hey! Biz de buradayız ve çok dikkat çekiciyiz değil mi?' diye çığlık çığlığa bağıran kaslarına bakmışlardı. Benim de en sonunda sinirden köpüren bir çaydanlık gibi kapağım atmıştı. Üzerimdeki tişörtünü çıkarıp ona fırlattıktan sonra kendi kuru soğuk üstümü giymiştim.

"Çabuk giy şunu! Yoksa biraz sonra katliam çıkaracağım burada!" Dediğimi yapacağıma inancı tam olduğu için o da el mahkum tişörtünü, sırıtmayı ihmal etmeden giymişti.

Üstümdeki ıslak elbiseleri çıkarıp bir poşete koydum ve çantadan başka bir kıyafet çıkardım. Kırmızı, saten ve askıları halka zincirden olan bir bluz giydim. Krem-beyaz bir kumaş pantolon giydikten sonra siyah, ince tek bandımı da ayağıma geçirdim.

Saç kurutma makinasının buradaki varlığını sorgulamamam ve zengin düşünmem gerektiğinden sadece saçımı kurutup bir düzene soktuktan sonra boynumdaki künyeyi bluzun altına koydum.

Banyodan çıktığımda etrafta kimseyi bulamayınca sakinleşmiş fobim yine azdı. Etrafa bakındım. Uçak kendi kendine uçuyor değildi ya.

Otomatik pilot diye bir şey duyamayacak kadar cahil misin sen?

Sende beni her seferinde daha da telaşa sokacak kadar pislik misin?

Tam Arez'e sesleneceğim sırada arkadaki camlı odadan sesler geldiğini duydum. Oraya yöneldim ama içeri girmek yerine konuşmaları dinledim.

"Seni bir daha uyarmayacağım. Bir kez daha aynı şey olursa başına gelecekleri sana anlatmama gerek yoktur herhalde!" Sert ve keskin sesi duyunca kaşlarımı çattım.

Bir sessizlik oluşunca Arez yine konuştu. "Bana cevap ver!" Bağırmıyordu ama bağırsaydı insan daha az korkardı.

"Ha-hayır efendim ne demek istediğinizi...an-anladım. Sorunuzu cevapsız bıraktığım için bağışlayın lütfen." Gizem'in titrek sesini duyunca kaşlarım iyice çatıldı.

"Aferin. 'Efendim' diyeceksin. 'Arez Bey' ya da 'Meva' değil! Zaten seni kim bu uçağa aldı hala anlamış değilim. Senin işin bile değil bu!"

"P-peki efendim..."

Daha fazla dayanamadan içeri girdim. Şeytan beni görünce gülümsedi ve gözleri beğeniyle üzerimde gezindi. Gizem'e odaklandım. Korkudan titreyen kızın başı eğikti.

"Gel, meleğim." Arez elini uzattı.

Önce eline baktım, sonra gözlerine ve yine Gizem'i buldu gözlerim.

'Başına gelecekleri sana anlatmama gerek yoktur herhalde.'

Sesi beynimin içinde çınlarken Arez'in elini tutmadan onlara doğru ilerledim. Elini tutmayışımdan dolayı konuşmayı duyduğumu anladı. Gizem'e döndüm. "Gizem bizi biraz yalnız bırakır mısın?"

Başını kaldırmadan cevap verdi. "Tabi efendim."

Tam gidecekken onu durdurdum. "Başını kaldır ve bana sadece Meva de."

HYPERİONWhere stories live. Discover now