36. • Görünüş Aldatıcıdır •

12.4K 1K 86
                                    

Ashriel, elimi sıkıca tuttu. "Gel benimle."

Ormanın içine doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık. "Neler oluyor?" diye sordum.

Önümüzdeki orman elbette ki tedirgin olmama sebebiyet veriyordu. Gölge İblisleri orada saklanıyor olmalıydılar. "Ashriel, ormana gittiğimizin farkında mısın?"

Tepki bile veremeden kendimi kucağında, göğe doğru yükselirken buldum. Kollarımı sıkıca boynuna sardım. "Birden göğe yükselmek hiç de normal değil Ashriel."

Sesli bir şekilde güldü ve hızla dalışa geçti. Ağaçların üzerine doğru yol alıyorduk. Ne yaptığını anlayamıyordum. Bizi Gölge İblislerine yem etmeye niyeti vardı anlaşılan.

Sesi zihnimde yankılandı. "Artık tadına benden başkasının bakmasına izin verir miyim sanıyorsun? Seni, seni incitebilecek her şeyden koruyacağım."

"Çok romantiksin ama şu an ağaçlarla kaplı bir alana uçuyorsun ve her yerime dal parçaları saplanacağına eminim."

"Görünüş aldatıcıdır bazen, Elismera."

Ağaçlarla temas etmemize azıcık kala gözlerimi kapatıp yüksek sesle bir çığlık attım. Evet, ben. Birkaç saat önce yaptıklarıma tezat oluşturuyordu bu tavrım. Gelmesinden korktuğum darbe gerçekleşmedi. Onun yerine kulağıma kuş sesleri doldu. Gözlerimi açıp baktığımda yere indiğimizi fark ettim. Bir göl kenarında bulunan küçük bir kulübenin önünde duruyorduk. Her yer yemyeşildi. Etrafta uçuşan kuşların cıvıltısı tatlı bir huzur aşılıyordu sanki. Ve güneş tepemizde ışıl ışıl parlıyordu.

"Nasıl?" diye sorarken buldum kendimi.

"Büyü. Ağaçlık bir alan gibi görünüyor ama gerçek bambaşka. Ve Gölge İblisleri buraya giremez. İşin aslı, buraya ben izin vermedikçe kimse giremez. Kimse bizi göremez."

Ona doğru döndüm. "Burası çok güzel." Hemen sonra somurttum. "Bunca zamandır dibimizde imitasyon bir cennet vardı ve sen benden bunu gizledin mi?"

"Bu güzel yere getirmem karşılığında beni affeder misin?"

Hiç düşünmeden başımı olumlu anlamda salladım. "Kesinlikle."

Ashriel göl kenarına yaklaşıp yere oturdu. Çok geçmeden ben de hemen yanına yerleşmiştim. Kuş cıvıltıları kasveti dağıtmayı başarsa da düşünce denizinden sıyrılmak öyle kolay değildi. Yalnızca birkaç saat önce olanlar aklıma her geldiğinde kendimi çıldırmanın eşiğinde buluyordum.

"Geçecek," dedi Ashriel. "Ömrünü kendi benliğinden uzak geçirdin. İçeride çok uzun zamandır esaret altında olan bir kadın var." Bakışlarını bana çevirdi. "Ve ne yalan söyleyeyim, o kadın epey ateşli."

Gözlerimi devirerek kanadımla onunkine dokundum. "Herkesi öldürebileceğimin farkındasındır umarım."

"Benim dışımda," derken tek kaşını kaldırdı ve kanadıyla beni sarıp kendine doğru çekerek aramızdaki mesafeyi en aza indirdi.

"Şimdi ne olacak?" diye sordum.

"Lucian Evelyn'i meclise teslim etti. Evelyn muhtemelen Routhelia'ya çoktan varmıştır."

"Mensis?"

Ashriel, bakışlarını göle çevirdi. "Yakınlarda. Mühürlenmemizi hissetti. Ondan bir şeyler eksildi. Kader ona yeni bir ruh eşi verene kadar da tamamlanmayacak bir eksiklik."

Onu izledim bir süre. "Onun için üzgünsün."

"Bu üzülmek değil Elismera. Biz kardeşlik nedir unutalı çok oldu. Bu..."

Karanlık BağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin