18. • Ateş •

16.6K 1.5K 122
                                    

Sabah uyandığımda hâlâ alışmaya çalıştığım uzuvlarımda korkunç bir ağrı vardı. Derin bir nefes alıp gerinmeye çalışırken odada alışık olmadığım bir koku izine rastladım. Merakla kaşlarımı çattım. Bu da neydi?

Yatakta doğrulup oturdum. Bakışlarım açık teras kapısına yöneldi.

"Günaydın."

Zihnimde Ashriel'in dokunuşunu hissedince dikkatim dağıldı. "Günaydın."

"Toplanma alanına gel. Lucian ve ben seni bekliyoruz."

Gözlerimi devirdim. "Zihnimden defol!"

Oflayarak yataktan kalktım. Aklıma dün olanlar geldi. Üzerine hiç konuşmamıştık ama bir şeyler değişmişti. Ashriel daha farklıydı, hafiflemiş gibiydi ama bir yandan da daha çok tetikteydi. Bana kabul ettirmeye çalıştığı kendi gerçeğim olabilirdi ama bu gerçek en çok onu üzüyor gibiydi.

Başucuma bırakılan kıyafetlere göz ucuyla baktım. Artık bunu Freya'nın yaptığına emindim. Hızlıca duş alıp üzerimi giyindikten sonra odamdan çıktım. Toplanma alanına vardığımda Lucian'ı elinde bir meşaleyle dikilirken buldum. Ashriel ise sütunlardan birine yaslanmış ve kollarını göğsünde birleştirmişti. Üzerindeki siyah tişört, altındaki siyah kot pantolonu ve deri postallarıyla zamana uygun serseri bir tipe sahip gibi görünse de kanatları tüm bu uyumu bozuyor ve ona yeni bir tarz kazandırıyordu. Cidden seksiydi.

"Elismera, benim bile zihnini okumama gerek yok her şey gün gibi ortada."

Lucian'ın bu sözleriyle dikkatim ona çevrilmişti. Ashriel'in dudaklarını süsleyen küçük gülümsemeyi de görmüştüm tabii. "Beni neden çağırdınız?"

"Hava ve suyu yönlendirebildiğini biliyoruz ancak hiç element güçlerin üzerinde çalışmadık."

İlgiyle kaşlarımı çattım. "Ben de sizin elementleri kullandığınızı görmedim."

"Çünkü henüz buna başvuracak kadar büyük bir olay yaşamadık. Gölge İblisleri basit yaratıklar. Zarar vermen gereken bir İmperium olduğu zaman gücün işe yaramayacak. Bu yüzden elementleri kontrol etmeyi öğrenmelisin. İlk ders, yönetebildiğin element her zaman yanında olsun."

"Nasıl yani?" diye sordum merakla.

"Karşı tarafa tek bir damla suyla ölümcül zararlar verebilirsin demek. Hava her yerde var, bu zaten zor değil. Ancak su?"

Bir süre düşündükten sonra, "Su da her yerde var," dedim.

Lucian bana doğru birkaç adım attı. "Aydınlat beni."

"Kan da bir sıvı. Bunu da yönetebilirim, değil mi?"

"Evet ama..." demişti ki, Ashriel onu böldü. "Çabuk öğreniyor." Bana doğru birkaç adım attı. "Hadi yap."

"Ne?"

"Lucian'a zarar ver."

Lucian şaşkın bir halde Ashriel'e döndü. "Sadece yakınlardaki göletten biraz su taşıması yeterdi."

"Hayır, bunun ona bir faydası yok. Hücum etmeli." Aramızdaki mesafeyi en aza indirip arkama geçti. "Zihnini bana aç. Sana nasıl yapılacağını göstereyim."

"Hey hey hey!" dedi Lucian. Boştaki elini havaya kaldırdı. "Ben şu meşaleyi yakayım ve Mera da havayı kullanarak söndürsün ve görev tamamlansın. Üstelik Ash, dostum... Bana zarar vermesi için ona yardım edemezsin! Hem yöneten sen iken Elismera öğrenmiş olmayacak."

"Suyu yönetmeyi bilmiyorum," dedi Ashriel. "Sadece elementi hissetmeyi göstereceğim dostum sakin ol."

Lucian meşaleyi yere attı. "Bundan hiç memnun değilim."

Karanlık BağWhere stories live. Discover now