28. • Yer Değiştirme •

12.9K 1.1K 106
                                    

Ashriel

Leona ellerini havaya kaldırmıştı ve anlamlandıramadığım şeyler söylüyordu. Büyü konusunda Evelyn'den bir şeyler öğrenmiş olsam da herkesin kendine özgü bir tarzı ve kullandığı bir dil vardı. Leona'nın hangi dili kullandığına dair bir fikrim yoktu.

Mensis ve ben yerde yatıyorduk. Her geçen saniye zihnim bulanıklaşıyordu. Çevremdeki sesleri duymakta zorlanıyordum. Bu durum hiç içime sinmiyordu ama Meclis üyelerinin çoktan yola çıktığını biliyordum. Gezegenler arası seyahat türümüz için hiç de meşakkatli değildi. Birkaç dakika içerisinde farklı diyarlara göç edebilirdik ve kadim İmperiumların bizi bulması artık hiç de zor değildi zira Evelyn onlara yolu göstermişti.

"Vakit geldi," dedi Leona. "Son kez söylüyorum. Bunun istenmeyen sonuçları olabilir."

Mensis, bıkkın bir halde, "Yeter artık," dedi. "Seni evinden alıp buraya getirmemizden bu yana aynı şeyi tekrarlayıp duruyorsun. Küçük Peri kurtulsun istiyorsan şu işi bitir!"

Leona öfkeyle soludu. "Senden emir almıyorum!"

"Hadi ama," diyerek araya girdi Lucian. "Küçük bir genç kız gibi davranma Leona. Vaktimiz dar."

"Haklısın. Onları korumaya alacağız."

Freya, Damien, Elismera, Lucian ve Leona çevremizde bir daire oluşturdu. Ellerini öne doğru uzatarak güçlerini serbest bıraktılar. Yarı saydam bir renk karmaşasından oluşan güç kalkanı üzerimizde bir kubbe oluşturdu.

"Vay canına," dedi Mensis. Keyifle gülümsedi. "Elismera'nın gücünü net bir şekilde ayırt edebiliyorum ve bu... Ah inanılmaz!"

"Sana asıl inanılmaz olanın ne olduğunu göstermemi ister misin kardeşim?" diye sordum öfkeyle. "Merakını giderecek şeye giden yol pantolonumun düğmelerinden geçiyor."

Mensis sinir bozucu bir kahkaha attı. "Birbirimizin aynısıyız kardeşim. Merakımı gidermek için başımı aşağı eğmem yeterli."

Elismera, "Gerçekten mi?" diye sordu. "Siz ikiniz bunu yapacak mısınız?"

"Küçük Peri kızdı," dediği sırada Mensis, neşeli halinden sıyrıldı. "Gönder gelsin Leona!"

Leona başını iki yana sallayarak öne eğdi. "Tanrım!" Anlamsız birkaç şey mırıldandı. "Zihninizi birbirinize açın. Karanlık yanınızı açığa çıkarın ve ruhunuzla olan bağınızı kesin."

Söylemesi kolaydı tabii. Leona'nın söylediklerini yapmak üzere gözlerimi kapattım ve zihnimin kapılarını Mensis'e açtım. O da aynısını yaptığında aramızdaki tüm görünmez duvarlar yok oldu. Karanlığımı özgür bıraktığımda Elismera dışında herkesin zorlandığını hissettim. Mensis de karanlığını özgür bıraktığında artık herkesin nefes dahi almakta zorlandığını fark ettim. Bu iyi bir fikir değildi. Melezlerin saf gücü olan karanlık bedenlerimizde, kontrol altında kalmalıydı. Dışa vuruşun sonuçları genelde pek de iyi olmamıştı ancak görünen o ki başka yoku yoktu.

Üstesinden gelecekti. "Tam gücünüzü kullanın!" diye bağırdı Leona.

Kalkan daha güçlü bir hale geldi. Gözlerimi açtığımda Kırmızı ve siyah bir sisin içinde buldum kendimi. Elimi kaldırdığımda her iki renk de parmaklarımın arasında dolaştı.

"Çok güzel değil mi?" diye sordu Mensis. Kafamın içindeydi. "İşte bu salt gücümüz. Yalnızca minicik bir kısmı fani bir bedene temas etse onu yok edebilir. Biz bu gezegen için fazla tehlikeliyiz."

Söylediklerine karşılık vermedim. Yeniden gözlerimi kapattım. "Bedeninde bana yer aç Mensis," diye fısıldadım zihnine.

Ruhum harekete geçti. Can yakan bir histi. Fiziksel bir acı değildi. Bu çok daha derindi. Çıldırtacak derecede korkunç bir histi. Mensis'le aynı anda acıyla inledik ancak başka bir ses daha ulaştı kulaklarıma... Elismera...

"Acı çekiyor," dedi Mensis. "Yarı ölüm bu Ash. İkimizin de kanını taşıyor. İkimizin de ruh eşi. İki katı acı çekiyor."

Kahretsin!

Elismera'nın acısı daha da büyüdü. Karşılıklı iki ayna tutuluyordu sanki ve sonsuz bir yansıma vardı ortada. Bizim acımız ona, onun acısı bize yansıyordu. Korkunç bir çıkmazdı.

"Neredeyse bitmek üzere!" diye bağırdı Leona.

Acı dayanılmazdı. Daha önce böylesine bir şey hissetmemiştim. Mensis pes etmek üzereydi, hissediyordum. Elismera ise... Kan kokusu alıyordum. Neler oluyordu?

Acıyla haykırdım. Karanlığımız kalkanı zorluyordu. Özgür olmak için herkese saldırıyordu. Elismera yere yığılmak üzereydi. Diğerleri ise pes etmenin eşiğindeydi.

Altımdaki soğuk zemini hissetmemeye başladım. Kokular yok oldu. Sesler yok oldu. Görüş açımı zifiri karanlık doldururken acı da yok oldu. Salt bir boşlukla sarmalandım. Bir an sonra havada süzüldüğümü hissettim. Etrafım aydınlandı, yeniden görmeye başladım. Bu sıradan bir görüş değildi. Normal bedenimin gözüyle gördüklerime benzemiyordu. Sanki bambaşka bir boyuta geçmiştim. Sanki gerçeklikle aramda bir perde vardı. Her şey soluktu. Zaman durmuş gibiydi. Her şey çok yavaştı. Bedenim aşağıda yatıyordu. Herkes yere yığılmıştı. Elismera'nın burnundan akan kan her yerine bulaşmıştı. Ona yardım etmek istedim. Yerden kaldırmak, acısını hafifletmek ve onu iyi etmek istedim ama hiçbir şey yapamadım. Somut bir varlığım yoktu.

"Artık bitirelim şu işi," diyen Mensis'in sesi yankılandı.

Soyut varlığımı onun bedenine yönlendirdim. Ruhumun bedene girişi, çıkışı kadar acı vermemişti. Uzun süredir yolculuktaydım da nihayet eve gelmişim gibi hissediyordum. Sanki yatağıma uzanıyor ve yorganı üzerime çekiyordum. Tuhaftı. Bu çok insani bir duygu ve istekti. Bu çok masum bir istekti. Tıpkı küçük bir çocuk gibi. Çocuk... Çocukluğum... Tüm anılarım birer birer gözlerimin önünden geçti. Bir dakika, bunlar benim anılarım değildi. Bunlar, içinde bulunduğum kabuğa sinen anılardı.

Duyularım yeniden hayata dönüyordu. Soğuğu, acı sonrası bedenimde kalan yorgunluğu hissediyordum. Elismera'nın kanının kokusunu alıyordum. Gözlerimi açtığımda yerden kalkmakta olan Elismera'yı gördüm. Çok güçlüydü. Ondan beklenmeyecek kadar hem de.

Çok hızlı bir şekilde ayağa kalktım. Başımı çevirip yanımda dikilmekte olan bedene baktığımda gözüme çarpan ilk şey siyah kanatlar oldu. Kendi kanadımı açıp ucunu önüme doğru getirdiğimde gördüm ki, benimkiler de kırmızıydı.

Karanlık BağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin