Lara Limay camdan kalbi, taş kalpli insanların eline bırakılmış bir kızdı. Hayatın zorluklarını genç yaşında görmüş ve kimsenin onu kurtarmayacağını anlamıştı. Ne bir beyaz atlı prens, ne de bir kara şövalye, kimse onu kurtarmaya gelmeyecekti. Bu sebeple ayağa kalkmıştı, kendi kahramanı kendi olmuştu. Onu kurtaracak kimsenin olmadığına ve kimsenin onun için kendini feda edecek kadar onu sevemeyeceğine inanıyordu ama çok yanılıyordu. Biri etmişti, biri onun için kendini feda etmişti. Arkadaşının önerdiği filmle birlikte tüm hayatı değişen Lara, kendini hiç bilmediği yabancı bir dünyanın içerisinde bulmuştu. Bu dünyada sihirli imparatorluklar vardı, büyücüler ve takıntılı prensler. Ah, neredeyse unutuyordum. Bir de dük adayı bozuntusu ağabeyler! Bu dünyada kimseyi tanımayan Lara farkında olmadan hiç yapmaması gereken bir şey yapmıştı, kurtarılmaması gereken birini kurtarmıştı. Kurtardığı çocuğun kim olduğunun ve nelere sebep olabileceğinin farkında olmayan Lara, İmparatorluğu çok büyük bir tehlike altında bırakmıştı. Tehlikede olan tek şey imparatorluk değildi gerçi, kendi hayatı da tehlikedeydi. Lara'nın çözmesi gereken karanlık sırlar vardı, bu karanlık sırlar onu da karanlığın içerisine çekebilmek için pusuda bekliyorlardı. Peşinde onu öldürmeye çalışan tehlikeli bir büyücü varken bu imparatorlukta ne kadar hayatta kalabilecekti?
17 parts