5 - Senin içindi.

5 1 0
                                    

İyi okumalar diliyorum herkese :)

Kan kokusu alıyordum, gördüğüm görüntü ise tanımlayamayacağım bir vahşetle doluydu, ikinci prensin doğum gününe Rhea tarafından baskın yapıldığında bile bu kadar korkmamıştım.

Korkmakta çok haklıydım önümdeki bu adam tek bir hareketiyle adamı yere devirip kolunu kırmıştı, kırılma sesini duyduğuma yemin edebilirdim. Bir insanın gücü nasıl böyle bir şeye yetebilirdi? Böyle bir şey mümkün müydü ki?

Adam ağlayarak Aias'ın altında çırpınmayı bıraktığında Aias adamın üzerinden kalktı. Daha demin bizi tehdit eden sarhoş adam şimdi maruz kaldığı tepki yüzünden ağlıyordu ya da belki kolu fazla acıyordu.

Aias onun yanından kalkınca benim yanıma doğru yaklaştı, o yaklaştıkça ben geriledim. Geriledim çünkü kararımın iyi olduğundan artık emin değildim. Belki de güvendiğim yoldan hiç sapmamam gerekirdi. Geriledim çünkü önümdeki çocuğun yapabileceklerinin sınırının da farkında değildim. Geriledim, gidebileceğim bir yer kalmayana dek, geriledim.

En sonunda ise sırtım duvara dayandı, korkuyordum olacaklardan, başıma geleceklerden fakat ne hikmetse hep de kendi başıma açtığım işlerden.

Paris ve Daemon'un yanında kalsaydım böyle olmazdı, belki de güzel bir gün geçirip eve geri dönerdim. Neyine diretmiştim bu kadar? Neden Paris ve Daemon'la kalmak yerine tehlikeli durumların içerisine atmıştım kendimi tekrardan?

Biliyordum bu dünya bana çok yabancıydı, biliyordum burada tek güvenebileceğim Ladon vardı, eğer onu tarafıma çekemeyeceksem kimseyi de çekmemeliydim. Ondan başka birinin rotasını görmemiştim sonuçta, tek bildiğim o vardı. Güvendiğim yollardan şaşmamam benim için daha iyi olacaktı, biliyordum ama gerçekten anlamıyordum.

Anlamıyordum, bela mıknastısı mıydım ben? Prens Rhea'nın yanına gitmeye karar vermiştim ve neredeyse çıplak elleriyle boğuyordu beni. Aias'ı bulmak için evden çıkmaya karar vermiştim ve neredeyse yeri boylayıp bir yerlerimi kırıyordum. Şimdi Paris ve Daemon'u arkamda bırakıp Aias'ı almaya gelmiştim ve bir adam tarafından çakıyla tehdit edilmiştim. Şimdi ise yapabileceklerinden bile emin olmadığım biri üzerime doğru geliyordu. Bana saldıracak mıydı?

Ona köle muamelesi yapıp onu satın aldığım için bana sinirli miydi? Sanırım şimdi de benim işimi bitirecekti, o adama yaptığı gibi.

Gözlerimin içerisine baktı, lütfen bana zarar verme diye geçirdim içimden. Ben yeterince zarar gördüm zaten sen de zarar verme bana, diye geçirdim. Buraya geldiğimden beri maruz kaldığım tehlikeli durumlardan gına gelmişti artık, sadece eve geri dönmek istiyordum.

Gözlerimiz hala birbirine odaklıydı, korkuyordum yine kendimi düşürdüğüm durumdan. Yüz ifademi gördüğünde kaşlarını çattı, bir şeyleri anlamamış gibiydi. Sanki korktuğumu hissetmişti fakat neden korktuğumu anlamamıştı.

Bir anda ayaklarımın önünde diz çökmesiyle donakaldım. Önümde diz çöküyordu, neden benim önümde diz çöküyordu?

"Senin içindi, lütfen korkma..." dedi hızlıca, gözlerimin üzerinden gözlerini bir saniye bile çekmiyordu.

Az önceki adamın halini gördükten sonra ondan korkuyor olmam ve tir tir titriyor olmam gerekirdi fakat düşüncelerime boğulduğumdan bunu bile yapamıyordum. Benim aklıma takılan başka bir şey vardı, neden yerdeydi durumu anlayamıyordum, bu bir sadakat göstergesi miydi? Ya da bir tür özür müydü? Kendisini benim ondan korkmamam için küçük duruma mı düşürüyordu? Benim diz çökme ile ilgili aklımda olan tek düşünce acizlikti. Karşısında ezileceğin, otoritesini kabul tetiğin kişilerin önünde diz çökerdin.

Olseian'ın LanetiWhere stories live. Discover now