1- Çünkü herkes kurtarılmaya ihtiyaç duyar.

14 1 0
                                    

Daha küçük yaşlarımda kalbim insanların gördüğünden daha hassastı, adeta camdan yapılmış gibiydi. Başka insanları hırslandıracak sözler bile yüklenirdi omuzlarıma, yıllar boyu taşımam için.

Onlar bağırdıkça sesim kesilirdi, belki de bu sebeple insanların bana bağırmasına katlanamıyordum. Yıllarca susturulmuştum, dediklerim umursanmamış, ben umursanmamıştım.

Böyle olunca da bazı şeyleri kendiniz öğrenmek zorunda kalıyordunuz, o yaşta öğrenmemeniz gereken şeyleri.

Daha yaşım küçükken kimsenin benim hayatımı anlamadığını söylediğimde, öğretmenlerimden biri bana bir sır vermişti. Bana bunun çok doğal olduğunu çünkü bu hayatta kimsenin birbirini anlamayacağını söylemişti ama bunu kimseye söyleyemeyeceğimi de söylemişti. Eğer yeterince yüksek sesle söylersem insanlar buna karşı çıkarlarmış fakat içten içe bu gerçeği keşfeden herkes hissedermiş bunu.

Ne kadar talihsiz değil mi?

İnsanlar birbirlerini anlayamazlar, bu kimsenin inanmak istemediği bir gerçektir. Biriyle empati kurabilirsiniz, onun yaşadığını ben yaşasaydım ne olurdu diye düşünebilirsiniz fakat bilmenizi istiyorum ki; o kişiyi anlayamazsınız. Aynı şartlar aynı koşullar altında, aynı durum içerisinde kaldığınızı varsayalım, yine de anlayamazsınız çünkü aynı şartlarda, aynı durumu yaşamış olsanız bile olaylara farklı bakan iki farklı insansınız.

Böyle dediğim için beni suçlayıp karşı çıkabilecek onlarca insan tanıyorum fakat ben sadece insanların söylemeye çekindiği şeyleri dile getiriyorum, bir insanı kendisinden başka kimse anlayamaz.

Bunu anlattığım ve sizi bu gerçekle yüzleştirdiğim için üzgünüm çünkü bunu ne kadar erken öğrenirseniz o kadar uzaklaşıyorsunuz insanlardan.

İnsan ilişkileri sandığımızdan da karmaşıktır, yıpranmayacağını düşündüğünüz sağlam dostluklar bir anda bozulabilir, sizin için hiçbir şey ifade etmeyen bir insan birden sizin dünyanız haline gelebilir. İnsan ilişkileri karmaşıktır çünkü kumara benzerler; ya da daha nazik bir deyim ile şans oyunlarına, siz kartınızı oynarsınız ve birine güvenmeyi seçersiniz karşılığında elde edebileceğiniz iki seçenek vardır, ne daha azı ne daha fazlası; ya bir dost elde eder, bir an için bile olsa bu kahrolası dünyada yalnız olmadığınızı hissedersiniz, ya da az önce bahsettiğim hayatın acımasız derslerinden birini almış olursunuz, kendinizden başka kimseye güvenmemeniz gerektiğini.

Bütün hayatım boyunca yalnızdım ve bununla oldukça mutluydum. Etrafımda ister yüzlerce ister binlerce insan olsun, her seferinde kendimi onlardan soyutlayıp kendi kendine kalabilen biriydim. Etrafımda tonlarca insan olduğu zamanlarda bile yalnız hissederdim kendimi ve bu, benim için hiçbir sorun teşkil etmiyordu. Aksine kendimleyken daha özgür olduğumu hissediyordum, şarkıların daha anlamlı geldiğini hissediyordum.

Yalnızlık insanların sandığının aksine etrafınızdaki insan sayısıyla ölçülmezdi benim gözümde, yalnızlık aidiyat hissiyle ters orantılıydı benim için. Kalbinizin ait olduğu ne kadar yer varsa o kadar uzaklaşıyordunuz yalnızlıktan. Ben sadece kendime aittim, hiçbir zaman da başka türlüsünü istememiştim çünkü kendi başımayken hayal kırıklıkları ve üzgünlükler yoktu, sadece ben vardım, ben ve benim isteklerim.

Keşke bunu daha önceden anlayabilseymişim diyorum bazen, insanın kendisini her şeyin öncesine koymasının bencillik değil bir zorunluluk olduğunu çünkü kimse beni, benim kendimi umursadığım kadar umursamamıştı. Benim kendim için orada olduğum zamanların hiçbirisinde arkamda bana sahip çıkan insanlar yoktu. Sadece ben vardım, ben ve hayallerim. Ne kadar insanın yanımda olduğunun ya da ne kadarının beni önemsediğinin bir önemi yoktu, zamanında çok susturulmuştum, belki de bu sebepten şimdi konuşmak istemiyordum.

Olseian'ın LanetiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant