Melek Misin Şeytan Mı?

By jmahfi

169K 5.9K 388

Geçmişti onları bağlayan... Emir SAYLAN... Saylan Holding Yönetim Kurulu başkanı. Saylan ailesinin tek evladı... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Final
Teşekkür

Bölüm 34

2.8K 108 5
By jmahfi

( Emir SAYLAN 'dan...)

Zeynep Hanım'ın dönüşü bir hafta daha uzamıştı. Arayıp haber verdiğinde endişelenmemesini söyledim. O gittiğinden beri Leyla ile kalıyor, onu yalnız bırakmıyordum.

Tüm günü birlikte geçiyorduk. Kah film izliyor kah dışarı çıkıp dolanıyor, bazen de oturup uzun uzun sohbet ediyorduk. Ama geçmişten değil gelecekten konuşuyorduk. Abisinin intihar ettiğini öğrendikten sonra geçmişle ilgili soru sormayı bırakmıştı. Onun bu hali endişelendiriyordu beni. Her şeyi öğrenmek için can attığını biliyordum. Ama susuyor, hiçbir şey sormamayı tercih ediyordu. Sebebini öyle çok merak ediyordum ki... Buna rağmen ben de onun gibi susmayı tercih ediyordum.

( Leyla BAYRI 'dan...)

Abimin nasıl öldüğünü, neden intiharı seçtiğini deli gibi merak ediyordum ama susuyordum. Susmalıydım. Çünkü korkuyordum. Nedensiz bir korku sarıyordu içimi. Gerçeği öğrendiğimde bir şeyler ters gidecekti sanki. Kötü şeyler olacaktı. Emir'in bu konuyu konuşmaktan çekinmesiydi belki de beni bu düşünceye iten. Evet, onun tavrıydı sebep. Eğer gerçeği öğrenirsem onu kaybedecektim sanki. Aramızdaki her şey bitecekti. Bu yüzden susmayı, geçmişi irdelememeyi tercih ediyordum. En azından annem dönene kadar...

( Emir SAYLAN 'dan...)

Günler endişeyle, hiçbir şey yokmuş gibi davranmakla geçip gidiyordu. Leyla'yı bir an olsun yalnız bırakmıyordum. Ama o gün...

Şirketten aradılar. Katılmam gereken bir çok önemli bir toplantı vardı. İdare edin dedim. Giray Amca sensiz olmaz dedi. Çaresiz gidecektim ama içim hiç rahat değildi. Leyla'ya gitmem gerektiğini söylediğimde gayet rahat bir tavırla, gidip işimi halletmemi söyledi. Melek Anneyi çağırmayı teklif ettim. Reddetti. "Ben çocuk muyum? Kendi evimde başıma ne gelecek ki?" dedi. Çaresiz razı oldum. Hazırlandım. Leyla bahçe kapısına kadar geçirdi beni. Kapıda uzun bir veda öpücüğü kondurdu dudaklarıma. Yüzünde tatlı bir tebessüm...

E: Fazla gecikmem. Hemen dönerim.

L: Aşkım! Rahat ol lütfen. Ben başımın çaresine bakarım.

Sarıldım ona.

E: İçim hiç rahat değil.

Sitemkar baktı yüzüme.

L: Emir! Lütfen!

Ben arabayla uzaklaşırken gülümseyerek el sallıyordu arkamdan. O an derin bir acı çöktü içime.

( Leyla BAYRI 'dan...)

Emir'i uğurladıktan sonra içeri geçtim. Ortalığı toparlayıp televizyonun karşısına kuruldum. Çok geçmedi kapı çaldı. Gülerek kalktım. Gelenin Emir olduğunu düşünüyordum. İçi rahat etmemiş ve geri dönüştü. Ama...

Kapıyı açtığımda kırklı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim, sarışın, güzelce bir kadın buldum karşımda. Kim olduğunu bilmiyordum. Yine de gülümsedim.

L: Buyrun?

Kadın da gülümsedi.

- Leyla?

Ben onu tanımıyordum ama o benim kim olduğumu biliyordu.

- Tanımadın mı beni?

L: Kusura bakmayın. Ben...

Cümlemi tamamlamama izin vermedi.

- Başına gelenleri duydum. Geçmiş olsun demek için geldim zaten. Ayrıca, sana anlatmam gereken şeyler var.

L: Buyrun o zaman. İçeride konuşalım.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Bana asır gibi gelen 2 saatin sonunda toplantı sona erdi. Uçarcasına çıktım şirketten. Arabaya atladım hemen. İçimdeki huzursuzluk devam ediyordu. Kalbim, sanki bulunduğu yeri parçalamak istercesine atıyordu. Beynim zonkluyor, aldığım nefes yetersiz kalıyordu.

Neyse ki eve yaklaşmıştım. Ama o an bir şey oldu. Gözüm evden uzaklaşan bir kadına takıldı. Sanki... Tanıyordum onu. Kırklı yaşlarda, sarışın... Daha dikkatli baktım. Aman Allah'ım! O'ydu! O şeytan! Beni hayata küstüren, Sinan'ı ölüme sürükleyen o kadın... Ve Leyla'nın yanından... Olduğu yerde durdurdum arabayı. Onun ne işi olurdu ki Leyla'yla? Ya ona bir şey... Aşağı indim hemen. Onu yakalayıp hesap sormalıydım ama gözden kayboldu, yetişemedim. Delirmiş gibiydim. Eve yöneldim hemen. Kontrolümü kaybetmiş gibi koşuyor, çarptığım insanlara bile dikkat etmiyordum.

Eve geldiğimde kapıyı açık buldum. Tüm dünya başıma yıkıldı. Ya Leyla'ya bir şey yaptıysa? İçeriye girmek için adım attığımda sendeledim. Tutundum hemen. İçeride ne göreceğimi bilmemek... Yalpalayarak, sağa sola tutunarak içeri girdiğimde salonun ortasında, ayakta duran Leyla'yı gördüm. Dünyalar benim olmuştu. Çok şükür ki iyiydi. Hemen yanına koştum. Sarılmak istedim. Olanca gücüyle itti beni. Bakışlarında nefretle haykırdı.

L: Dokunma bana!

Şaşırmıştım. Neden bu kadar öfkeliydi. O kadın... Ne yapmıştı Leyla'ma?

E: Leyla?

L: Git buradan!

Elini tutmak istedim.

E: Leyla?

Öfkeyle kaçtı.

L: Git dedim! Yüzünü görmek istemiyorum!

E: Neden?

( Leyla BAYRI 'dan...)

O kadın... Abimi intihara sürükleyen kadındı. Onun ölümüne sebep olanlardan biri. İçeri girdiğinde sana anlatacaklarımı iyi dinle deyip, başlamıştı konuşmaya.

Amerika'da tanışmışlardı abimle. Kadın orada yaşayan Türklerdendi. Sevmişti abimi. Yaşı bile sorun etmemişlerdi. Evlenme hayalleri kuruyorlardı. Ta ki kadın Emir'le tanışana kadar. Emir, bir şeytan gibi girmişti hayatına. Kaçtıkça kovalamıştı onu ve zaaflarına yenik düştüğü bir anda Emir'e de yenilmiş, abimi onunla aldatmaya başlamıştı. Ama Emir'in istekleri bitmiyordu. Abimden ayrılması için baskı yapıyor, planlar kuruyordu. Sonunda Emir'in onu gerçekten sevdiğine inanıp planı uygulamaya razı olmuştu. Kadının evinde buluşup abimi aramışlar sonra da onları öyle, uygunsuz bir vaziyette yakalamasını sağlamışlardı. Abim de bu duruma dayanamayıp intihar etmişti. Emir'se bu intiharı duyduğunda korkmuş, kadını ortada bırakmış; kadın onu,her şeyi bana anlatmakla tehdit ettiğindeyse beni ondan önce bulup kendine aşık etmiş, yalanlarla aklımı çelmişti. Ben de ona kanmış, suçsuz olduğunu sanmıştım.

Kadın bir çırpıda anlatırken bunları, dudaklarından dökülen her kelime hançer olup saplanmıştı kalbime. Emir bir yalancı mıydı? Beni kandırmış mıydı?Sevgisi, ilgisi, aşkı... Hepsi bir oyun muydu? O... O abimin katli miydi? Bu yüzden mi susuyor, onunla ilgili sorularıma cevap vermiyordu? Dünyam başıma yıkılmıştı. Kadın çekip giderken ben taştan bir heykel gibi öylece kalakalmıştım.

( Emir SAYLAN 'dan...)

L: Sen! Sen yalancının tekisin! Kandırdın beni! Oynadın benimle!

Leylam mıydı bunları söyleyen?

L: Nefret ediyorum senden. Nefret!

Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Leyla nefretini kusarken yüzüme ben,her kelimesiyle kahroluyordum.

L: Şimdi git buradan!

Hayır der gibi salladım başımı.

E: Hiçbir yere gitmiyorum. O kadın ne söyledi bilmiyorum ama ben seviyorum seni.

Ağlayarak haykırdı.

L: Yalan!!!

Omuzlarından tuttum. Ben de ağlıyordum.

E: Yalan değil! Yemin ederim yalan değil! Her şeyden herkesten çok seviyorum seni!

Yine itti beni.

L: Uzak dur benden! O pisliğe dokunduğun ellerinle bana dokunma!

E: Leyla!

L: Nasıl kıydın abime? Ne istedin ondan? O sürtüğü de alıp çekip gitseydin ya? Abimi rahat bıraksaydın!

O an kaynar sular döküldü başımdan. Leyla her şeyi öğrenmişti ve benim abisinin katili olduğumu düşünüyordu. Tüm savunmamı, gücümü yitirmiştim. Donup kalmıştım. Bu günü yaşayacağımızı çok önceden biliyorduk. Leyla'nın benden nefret edebileceğini... Beni hayatında istemeyeceğini... Ama ne demişti Leyla? "Ne olursa olsun bırakma beni. Sakın vazgeçme."

L: Defol buradan! Abimin katilinin evimde işi yok.

E: O şeytan ne anlattı sana?

L: Git dedim!

E: Ne anlattı? Ne yalanlar söyledi?

L: Neyi duymak istiyorsun? Abimi devre dşı bırakmak için nasıl planlar yaptığını mı?Yoksa beni nasıl kandırdığını, masumiyetine nasıl inandırdığını mı?

O şeytan tüm suçu bana yüklemiş, yalan yanlış şeyler anlatmıştı. En acısı da Leyla bunlara inanmıştı. Acı acı gülümsedim.

E: O pislik her şeyin benim suçum olduğunu söyledi değil mi? Seni kandırdığımı... Nasıl inanırsın Leyla? O kadına nasıl inanırsın? Yalan! Anlattığı her şey yalan! Ben plan falan yapmadım. Seni de asla kandırmadım!

( Leyla BAYRI 'dan...)

İçim yanıyordu. Körü körüne inandığım insan, sevdiğim adam abimin katili. Beni kandırmış. İnanmak istemiyordum ama Emir'in bu konu hakkında konuşmaktan kaçınması... Sakladığı bir şeyler vardı. Bu da suçlu olduğu ihtimalini güçlendiriyordu. Bu yüzden yüreğim kanasa da kandırılmış olmanın verdiği acıyla nefret kusuyordum ona.

( Emir SAYLAN 'dan...)

L: O kadınla ilişkin var mıydı?

Öfkeyle bakıyordu gözlerime. Merakla... Vereceğim cevap onun için çok önemliydi. Bunu biliyordum. Bu yüzden susuyordum.

L: Cevap ver! O kadınla ilişkin var mıydı?

Acıyla yumdum gözlerimi ve evet der gibi salladım başımı. O an okkalı bir tokat yapıştırdı yüzüme.

L: Git buradan!

Gözlerimi açıp gözlerine baktım. Kendimden emin...

E: Gitmeyeceğim. Sana söz verdim. Ne yaparsan yap gitmem. Dinleyeceksin beni. Her şeyin doğrusunu anlatacağım sana.

L: İstemiyorum. Sesini duymaya bile tahamülüm yok.

E: O kadın abini de beni de aynı anda idare ediyordu. Bunu kötü bir tesadüf sonucu öğrendik.

L: Sus! Dinlemeyeceğim seni!

E: Evine gittim bir gün. İçeri girdim. Abinle onu yatakta...

Eliyle kapadı kulaklarını.

L: Duymak istemiyorum!

E: Abini de beni de kovdu. Dışarıda önce tartıştık Sinan'la. Sonra konuşunca o kadının bizi nasıl kandırdığını anladık.

L: Madem öyle niye söylemedin bunu bana? Neden anlatmadın her şeyi? Niye sakladın?

E: Saklamadım. Zaten biliyordun her şeyi. Ama ameliyatta...

İnanmaz, hayır der gibi salladı başını.

L: Yine anlatsaydın!

E: Doktorun bu konu hakkında konuşmamızı istemedi. Hem ben korktum.Beni suçlamandan, benden nefret etmenden...

Acı acı gülümsedi.

L: Seni ben suçlamıyorum. Sen zaten suçlusun.

E: Değilim! Sen söyledin bunu. Sen dedin bir suçun yok diye.

Ağlayarak haykırdı.

L: Yalan!

E: Değil! Sana asla yalan söylemedim. Öyle olsa kim olduğumu bildiğin halde yanımda olur muydun?

L: Kandırdın beni.

E: Hayır. Kandırmadım. Ben seni bulmadım. Sen beni buldun. Sen geldin.

( Leyla BAYRI 'dan...)

Aklım almıyordu. Söyledikleri... Onun kim olduğunu bilsem yanında olur muydum? Sever miydim onu? Kalbimi verir miydim?

L: Yalancısın sen! Yalancı!

( Emir SAYLAN 'dan...)

Koşarak merdivenlere yöneldi. Ben de peşinden.

E: Leyla! Dur! Lütfen!

Beni duymuyordu. Hızla çıktı merdivenleri ve odasına girip kapıyı kilitledi.

E: Leyla! Aç kapıyı!

L: Git buradan! Rahat bırak beni!

E: Leyla! Yapma böyle lütfen! Aç kapıyı konuşalım. Her şeyi en başından anlatayım sana.

L: İstemiyorum!

E: Leylam! Gülüm! Yemin ederim doğruyu söylüyorum. Ben isteyerek bir şey yapmadım abine. Seni de asla kandırmadım. Seviyorum seni. Aşığım sana. Deli gibi aşığım.

L: Sus artık! Yalvarırım sus! Git buradan!

E: Gitmeyeceğim. Hadi aç kapıyı lütfen.

Cevap vermedi. Endişeliydim. Ona bir şey olmasından, kendine zarar vermesinden korkuyordum.

E: Leyla! Aç şu kapıyı.

Yine cevap yoktu.

E: Leyla! Yalvarırım aç.

Yumruklamaya başladım kapıyı.

E: Aç lütfen! Korkutuyorsun beni!

Hiç ses gelmiyordu. Yumruklarım şiddetlendi. Aklımdan geçen gerekirse kapıyı kırmaktı.

E: İyi misin? Bir cevap ver. Kapıyı kıracağım yoksa.

( Leyla BAYRI 'dan...)

Yumrukları öylesine şiddetlenmişti ki kapıyı kıracaktı neredeyse.

L: İyiyim. Rahat bırak beni. Git buradan.

E: Hiçbir yere gitmiyorum.

Öyle üzgün öyle öfkeliydim ki... Hem ağlıyor hem de ne yapacağım bilemeden deli gibi dolanıyordum odanın içinde. Gitmeyecekti. Kararlıydı. O zaman ben gitmeliydim. Ankara'ya, ailemin yanına. Dolaba yöneldim. Çıkardığım bavulu hızla yere fırlattım. Sonra kıyafetlerimi çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Ağlamaya devam ediyordum. Yere attığım bavulu almak için eğildiğimde bir defter ilişti gözüme. Bavuldan düşmüş olmalıydı. Acaba kime aitti. Elime alıp kapağını açtığımda...

" Sen yazdın bunu. Kendin için yazdın. Hafızanla birlikte hissettiklerini de kaybettiğinde onları başkalarından öğrenme, yine kendi ağzından, kendi hissettiğin gibi öğren diye... Bizzat kendin kaleme aldın burada yazılanları."

Şaşkındım. Ben mi yazmıştım bu notu? Emin olamıyordum. Kalktım hemen. Bir kalem alıp elime, o notun altına birkaç kelime yazdım. Karşılaştırdım yazıları. Evet. Benim el yazımdı. Demek ki gerçekten ben yazmıştım. Olduğum yere oturup defteri okumaya başladım.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Leyla ne kapıyı açıyor ne de dışarı çıkıyordu. Çaresizdim. Ama pes edemezdim. Onu böylesine severken...

Kapının önüne oturup beklemeye başladım. Arada kapıya vuruyor, ses vermesini isteyip iyi olup olmadığını soruyordum.

( Leyla BAYRI 'dan...)

Merakla okuyordum defteri. Okudukça parça parça sahneler canlanıyordu zihnimde. Sanki, okuduklarımı yaşıyordum.

Abimin o kadınla sarmaş dolaş halleri, o kadınla ilgili abimle yaptığımız konuşmalar... Sonra... Emir'in onları yakaladığı gü abimin eve gelişi, üzüntüsü, Emir hakkında söyledikleri, intiharı ve defterin arasına koyduğum bir mektup... Abimin mektubu. Emir'in masum olduğunu söylediği mektup. Yavaş yavaş tüm parçalar oturuyordu yerine. Okudukça her sorumun cevabını buluyordum. Hastanedeki karşılaşmamız, abime kan vermesi... Benim öfkem, kadına yaptıklarım, Emir'i buluşum, Selim'le yaptığı konuşmaya şahit oluşum, İstanbul'a gelişim...

Okudukça açılıyordu zihnim. Parça parça olan sahneler şimdi bir film şeridi gibi akıyordu gözlerimin önünden.

Ankara'ya gitmek istemeyişim, Ahu'nun getirdiği dergide Emir'i görüşüm, onun hakkında yaptığım araştırmalar ve yanında işe başlayışım... Tüm detaylar, her şey... Her şeyi hatırlıyordum.

Ameliyata girişim. Emir'le yaptığımız konuşma...

"- Sakın vazgeçme benden.

- Asla! Asla vazgeçmem senden."

Kayıtlar... Kayıtlar geldi aklıma sonra. Defteri bırakıp bavulu açtım. Kayıt kasetlerini çıkardım. Emir'e onları nereye koyduğumu söylemeyi unutmuştum.

Emir! Saatlerdir kapının önündeydi. Hava kararmıştı ve artık kapıya vurup nasıl olduğumu sormuyordu. Yoksa? Kötü şeyler geliyordu aklıma. Kendine bir şey? Hayır! Hayır!

Kapıya koştum hemen. Açtığımda Emir yoktu. O an dünyam başıma yıkıldı. Odasına baktım. Hey hat! Bulamayınca aşağıya koştum. Arabası öylece duruyordu olduğu yerde. Gitmemişti. O zaman neredeydi?

Delirmiş gibi merdivenlere yöneldim tekrar. Koşarak çıkıyordum basamakları. Son basamağı da çıkmıştım ki başım fena halde dönmeye başladı. Can havliyle korkuluklara tutundum. Ama ayakta durmakta zorlanıyordum. Gözlerim kararıyordu. Tam düşecekken biri tuttu beni.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Kapının önünde otururken saatler geçmiş, başıma şiddetli bir ağrı saplanmıştı. Yüzümü yıkamak için banyoya gittiğimde ağrı kesici aramıştım dolaplarda. Hapı içip dışarı çıktığımdaysa merdivenin başında, düşmek üzere olan Leyla'yı görmüştüm.

Hemen tuttum onu. Aklım başımdan gitmişti.

E: Leyla! Leylam!

Sıkıca sarılıp kenara çektim. Yüzüne baktım sonra. Saçlarını okşadım.

E: İyi misin? Gülüm iyi misin? Doktora gidiyoruz! Hemen!!!

( Leyla BAYRI 'dan...)

Çok korkmuştu. Bu her halinden belliydi. Derin bir nefes aldım. Daha iyiydim. Emir'in kendine bir şey yaptığı düşüncesi alt üst etmişti benliğimi. Ama o iyiydi ve karşımda sevgi dolu gözlerle bana bakıyordu. Elini tuttum.

L: Sakin ol. İyiyim ben. Seni bulamayınca korktum sadece.

Şaşırmıştı.

E: Korktun mu?

L: Hı hı. Korktum. Gittin, beni bıraktın sandım.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Şaşkındım. Öfkeden deliye dönüp yüzüme nefretini kusarken... Şimdi de seni bulamayınca korktum diyordu. Birden bir umut kaplamıştı içimi. Sarıldım ona sıkıca.

E: Nasıl bırakırım seni? Vazgeçebilir miyim senden? Sensiz yaşayabilir miyim?

O da sardı beni. Boynumdan öptü sonra.

L: Özür dilerim. Çok özür dilerim.

Geri çekilip yüzüne baktım. Gözlerine... Bir garipti hali. Bakışları... Sanki, hafızasını kaybetmeden önceki hali gibi? Olabilir miydi?

L: Seni üzmek istemezdim. O pisliğe nasıl inandım bilmiyorum. Ama korktuğumuz hep bu değil miydi zaten? Seni suçlamamdan korkmadık mı hep?

Allah'ım! Bu duyduklarım...Bbunlar ameliyattan önce konuştuklarımızdı ve Leyla onları hatırlıyordu.

Şaşkın gülümsedim.

E: Gülüm sen? Sen hatırlıyor musun konuştuklarımızı?

O da gülümsedi. Mahcup bir tavırla,evet der gibi salladı başını.

L: Seni seviyorum. Çok seviyorum!

Sarıldık yine. Dünyalar benim olmuştu. Leylam, Gülüm bana geri dönmüştü.

E: Gülüm!

Yüzüne baktım tekrar. Saçlarını okşadım.

E: Ben de seni seviyorum. Her şeyden, herkesten çok seviyorum.

Elini yanağıma koydu. Üzgün bir ifadeyle...

L: Vurdum sana. Elim kırılsaydı keşke.

Tutup öptüm elini.

E: Sakın! Duymayayım bir daha. Söyleme öyle. Saçının teline zarar gelse ölürüm ben.

Uzun uzun sarıldık bu sefer.

...

Her zaman ki koltuğumuzda her zaman ki gibi sarmaş dolaş oturuyorduk. Eskiden olduğu gibi sessizce kolyemle oynuyordu. Ilık nefesi boynumda... En çok bu halimizi özlemiştim. Hafızasını yitirdiği dönemde durgunluğunu da yitirmişti. Küçük, şımarık kız çocukları gibi huzursuzca kıpırdanır dururdu. Oysa normalde kedi gibi sokulur sessizce, ılık nefesiyle okşardı boynumu.

Onunla geçirdiğimiz bu anları hiçbir şeye değişmem. Kendimi huzurlu hissettiğim en dingin anlarım.

Nihayet o anlara geri dönebilmiştik. Leylamın eli ve nefesi tenimde... Kokusu burnumda...

Continue Reading

You'll Also Like

11.9K 594 24
''Buradan bakınca manzara çok güzel oluyor. Baksana!'' ''Evet, öyle.'' ''İnsanlar karınca gibi görünüyor. Çalışın küçük karıncalar, çalışın.'' ''Send...
73.8K 3K 29
"Kimim ki ben Komutan? Vural Aslanbeyin artığı. Para ile satın aldığı bir o-" Elini Zümrütün dudaklarına bastırdı Egemen. "Kes sesini. Bir daha Zümrü...
12.1K 265 16
Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz Sevilen Çifti Ömil Hikayesi
61.5K 4.1K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.