Karanlıktan Aydınlığa

Von Afilliyalnz

105K 38.2K 5.4K

Bu hikaye bizim hikayemiz değil sevgilim. Başkaların açtığı yaralara ilaç arıyoruz... Karanlıktan bir mum al... Mehr

1. Bölüm "Kanadı Kırılmış Kelebek"
2. Bölüm "Kanayan Yanım "
3.Bölüm "Issız Sokak"
4. Bölüm "Vurgun"
"Özel Bölüm"
5. Bölüm "Geçmişin Günahı"
Duyuru
7.Bölüm "Ölüm Ve Aşk"
8. Bölüm "Yağmur"
9.Bölüm "Hissizlik"
10.Bölüm "Siyah Gül"
11.Bölüm " Anılar Defterindeki Son Yaprak "
12.Bölüm "Aşk Hummalı Bir Yangındır"
13.Bölüm" Sır"
14.Bölüm "Kalbte Ki Veca"
15.Bölüm "Göğe Aşık Serçe"
16.Bölüm " Sonbaharda Ki Boşluk "
17. Bölüm " Karanlıkta Ki Acı"
18. Bölüm "Düşbahçesinde Kalan Papatyalar "
19. Bölüm "Sevda Ateşine Mum İzi Karıştı"
20.Bölüm" Gerçeğin Yalanı Cümlelerin "
21.Bölüm " Güz Ayazında Kor Ateşim"
22.Bölüm "Küldeki Kıvılcım "
23.Bölüm "Riyakar Sözler Meyus Duygular"
24.Bölüm" Kalbimde Kanat Çırpan Kuş"
Final "Aşka Veda"
Karanlıktan Aydınlığa 2 İlk Kesit
Karanlıktan Aydınlığa 2 İkinci Kesit

6. Bölüm "Leyl"

4.4K 1.9K 133
Von Afilliyalnz

  İyi okumalar dilerim 

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin canlar 🖤

                     6. Bölüm

                       " Leyl "
        
                 Bölüm şarkıları
                 
                 Mehmet Güreli
                  Kimse bilmez

Bir geçmişim, birde sende geçemeyişim beni tutsak ediyor...

Bildiğim kadar yandı yüreğim peki bilmediklerimi ne yapacak bu körpe yüreğime

Gecenin karanlığı serin havayı aldırış etmeden, bahçede sandalyede  oturmuş, gökyüzünü bakıyorum. Aklımda ve yüreğimde acının emareleri var.

Okyanusta kaldım bir başıma
Sesizce veda ettim anılara
O şarkı çalıyor nottada
Ellerimi açmışım savaş açıyorum yalnızlığıma. Sonra o şiiri duyuyorum mısraları adınla, kokunla dolu. Anlıyorum ki vedayı yalnızca kalp yapar. Akıl veda edemez duygulara...

Acımasız olan gece mi?
Yoksa onu acımasız yapan acı  mı?
Zaman kimseyi dinlemeden akarken.
Beni dinlemeyen yüreğime serzeniş ediyorum.
Mecruh bir acının koynunda kıvranırken,
Düşüncelerin denizinde boğuluyorum.
Yıpranan bir kitabın sayfaları kadar yorgun ruhum...

Bir daha hiç bir sözcuk yazılmayacak kadar tükenmiş sayfaları.

Bir Leyl vakti kusmak istiyorum acılarımı zamana...

Sonra zaman iyileşirsin istiyorum sızlayan her zeremi.

Aşk kokan satırları yüreğime yasaklamak istiyorum. Kokunu yasaklamak istiyorum yüreğime...

İki elimle başımı tuttum.
Şakaklarımı ovarak düşünce denizinden boğulmaktan kurtulmak istiyorum.
Gecenin kasvetli üzerime çökerken,
Altında kaldığım kara bulutlardan kurtuluşu arıyorum.
Yağmurda ıslanmamak.
Karda üşümemek.
Baharı his etmemek benimkisi  o kadar soğuk yüregim.
Sanki Yüregim de yanan yangın köz olmuş. kül tutmuş. Beni ayazda bırakmış sonunda o küller..

Küllenen hiç bir ateş tekrar yanmaz.

İçinde küçük bir kıvılcım olsa da tutuşmmam bir daha aşka...
Rüzgar 'da dans eden saçlarımı geriye doğru itekledim.

Soğumaya başlayan kahvemi yudumladım.
Sade kahve içmeyi seviyorum.
Çünkü bana onun kahve olduğunu his ettiriyor.
Tıpkı en derin acıyı yaşadıktan sonra gülümsemek gibi.
Hem acı hemde gerçek.

Yirmi yıllık hayatımda yaşadığım her şey gözümün önüne tek tek geldi ve o günü hiç unutamadığım anladım.

O Gün ;gündüzün karanlık olduguna şahit oldum...
Zaman. Zaman... Her kesiğin İlacı.
Geçmez dediğin acının sargısı.

Ama
Bizi yok eden şey anılardı.

Sandalyeden yavaşca kalktım. Bahçeyenin içine doğru yürümeye başladım küçük adımlarla.

Hava serindi ama üşütmüyordu.
Bahçede biraz gezdikten sonra.
Yine de  çok sıkıldığımı ve nefes almak istediğimi fark ettim. Burası dar geliyordu. Ruhumda ki kasvet yok edemedim.
Bahçenin demir kapısını iterek sokakağa çıktım.
Ağır adımlarla yürümeye başladım.
O sırada cebimde ki telefonum titredini fark ettim.
Ellimi hırkamın cebine sokup orada duran telefonuma aldım.

Ekrandaki  isme bakınca, sinirle cebime tekrar koydum. Adını ağzıma almayı bile hak etmeyen biriydi.
Bana güzü yaşatan adamdı.

Baharda açmış tohumları bir  matamle soldurdu.

Bu erkekler ne zannediyorlar.
Kapardığın gülün tekrar gül açmasını mı?

Kadınlar gül bahçesi gibiler eğer bir kere kırıldılar mı bir daha gül değil diken açarlar.
Bunun farkında değiller.
Kırıkları daldan gül bekliyorlar.

Sinirden bütün erkekler saydıra saydıra yürümeye devam ettim. bir süre sonra evden epeyce uzaklaştıgımı fark ettim.

Tam eve geri dönecekken her zaman oturduğum bankın yanına geldiğimi fark ettim.
Bank tam karşımda duruyordu ağır haraketlerle yanına ulaştığım gibi oturdum. Etrafta pek kimse yoktu, bu beni biraz  sevindirmişti.

Sonra düşündüm buraya geldiğimden beri daha mutluyum. Bunu inkar edemem asla.

Çok tuhaf bi şey var bu şehirde . Beni kendine çeken garip bi şey.

Belki huzur belkide mutluluk.
Arkama yaslanarak denizi seyrettim.
Deniz in deniz izlemesi biraz komik geldi bana kendi kendime gülümsediğim sırada arkamdan ayak sesleri geldi. Aslında önce oldukça. Korktum buraya geldiğim gece aklıma geldi.

Sonra ayak sesleri yaklaştıkça benim korkumun geçtiğini fark ettim. Çok saçmaydı.
Sanki çok güvendeymişim hissiydi benimkisi. Arkamı dönmeye cesaretim yoktu sanırım. Bu bir itirafta olabilir, aslında güvende falan değilim. Bu sadece boş bir teselli.

Nefesimi tutup bekledim.
Gelen  yanıma oturdu. Son bir cesaret kırıntı ile o tarafa doğru döndüm. Bu oydu evet bu kesinlikle oydu. Ömer di.
Ve ağır haraketler soluma doğru döndüm tekrar. Derin nefes aldım. Sahi ne işi vardı ki onun burada tekrar yüzüne döndüğümde oldukça umursamaz bir şekilde sigarasını içiyor.  Kıyafetleri pantolon' dan tişört 'üne kadar siyahlar içindeydi.

" Burada da mı sen? Ben ne zaman kurtulacam senden?" dedim hem sakin hemde sakin olmayan bir ses tonuyla. Yüzüme bakmaya tenezzül dahi etmeden konuşmaya başladı.

" Benden kurtulmak öyle mi? İlginç" dedi düz bir ses tonuyla. Oldukça ukala bir adamdı.

" Neresi ilginç seni gören her kadın üstüne mi atlıyor?" dedim gayet ciddi bir ses tonuyla. Yüzümü tamen ona dönerek. Bu sözlerim zere umrumda olmadı. Yarıladığı sigarasını içmeye devam etti.

"  Benim yanıma gelmekle benden kurtulamazsın" dedi önce ki sorduğumda cevap olarak. Son söylediğimi es geçerek.

" Burası senin mi ki?" dedim dalga geçen bir ses tonuyla. Yüzümü tamamen ona döndüm.

Sorduğum soruya bir cevap vermedi. Sigarasının dumanının içine çekmeye devam etti. Kaçamak Bakışlarım üstündeydi

Ne o konuştu nede ben.
Gözlerini tam karşıya dikmiş ve sigarasını içmekle meşgul. 

Sonra tam olarak ona döndüm e onu izlemeye başladım
Bazen Bi şeyi yapmak için bir nedene ihtiyacınız yoktur yapmak istersiniz ve yaparsınız. Çünkü sorgularsanız yaptığınızı bir daha yapmazsınız.  Bazı şeyler için sadece cesaret gerekir düşünmek değil.

Sonra Bakışlarımı yüzüne tırmandı
Koyu kahverengi gözleri çok güzeldi.  Beyaz teni...
Her kadının hayali olan uzun kirpikleri var.
Tamam kabul ediyorum çok yakışıklıydı.
Ama benim içimde yaprak kıpırdamıyor.
Bu kadar hissizleştim. Hayattan, insanlardan...  Yada korkuyordum yeniden kapılıp gitmekten duygularıma.

Ne o bana neden burda olduğumu sordu nede ben ona. Zaman akıp geçiyordu hızla.  O geçmesi için acılar çektiğimiz zamana şimdi yetişemiyorum.
Bilmem kaçıncı sigarasını yaktı. Ilık rüzgar esiyor, asla üşütmüyordu.
En sonunda dayanamayıp ben sordum

"Beni mi takip ediyorsun?" dedim oldukça ciddi bir şekilde.
Çünkü bunun başka açıklaması yoktu.
Biliyorum aynı dizi kilişelerine benzedi.  Bu konu fazla uzadı.

Yüzüme bile bakmadı, sigarasını içmeye devam etti.
"Buraya her gece gelirim. Seninle bir ilgisi yok! Benim memleketimde olduğunu unutma ". Dedi altına bastıra bastıra. Bu adamın neden böyle konuştuğunu gerçektende anlamıyorum.
Ve ilgilenmiyorumd. Onca derdimin arasında birde onunla uğraşamazdım.

"Sinir bozucusun " dedim. Sinirli bir ses tonuyla. Yine konuşmadı.
Bitmiş izmarit yere attıp ayakabısıyla ezdi. Sonra pakten çıkardığı bir dal sığarasını yaktı.

"Sigara kokusundan rahatsız oluyorum artık içmesen iyi olur"
dedim. Oldukça ciddi ve sert bir ses tonuyla. Sinirlenmiştim ona. Sanırım aradığım cevapları bulamadığım için
Bakışlarını yüzme çevirdi bi süre yüzüme baktıktan sonra parmaklarının arasından yeni yaktığı sigarasını yere attı. Sonra ayakabısı ile ezdi. Ve arkasına yaslandı. Ne yani gerçekten de sigara içmeyi ben istedim diye bırakmışmıydı. En azında ben yanında olduğum sürece. Bu yüzümde aptal bir sırıtış neden oldu ki çok geçmeden hemen toparladım.

Yani tabi ki de içmesini istemiyordum ama bu kadar umursamaz bir adamın bir sözüme sigarasını atması oldukça tuhafıma gitti. İçten içe mutlu olmadım değil

Bir yandanda çok hoştu birinin sizi düşünmesi sizi özel hissettiremez mi?  Elbette hissetirirdi.

"Sen neden burdasın gecenin bu vaktinde."  dedi düz bir ses tonuyla

"Sanane" dedim. Sert bir ses tonuyla "Bu seni ilgilendirmez." diyerek bitirdim sözümü

"Beni ilgilendirir demedim zaten.
Hem ne halin varsa gör." Dedi sesinde anladığım tek şey umursamazlık. Bozulmuştu sanki.
Bende biraz hak etmiş olabilirim.
Adam sadece sordu. Aman neyse olan oldu zaten.
Cebimdeki telefonu çıkarıp baktım. saat 00.00 dı  gerçektende çok geçti.  Artık gitmem gerekiyordu. Ama ben gitmek istemiyordum.
Sanrım biraz daha kalabilirdim.

Ne o konuştu nede ben yine o uzun sessizlik girdi aramıza.
Sadece denizi izledi bende öyle yaptım.
Onun yanından gitmek istemiyordum.
Garip bir şekilde kendimi güvende hissediyorum . Ondan kopmadım için mi yoksa denizi bırakamadığım için mi gidemiyorum?  Ondan koparmak istemem asla

Duyguların ağırlığı gördüm.
Sevdanın acısını hissettim.
Kuşlar kadar özgür olmuyorsun, yüreğinde seni prangalanmıştır acılarla yaşıyamazsın.
Ben aşk dedikleri duygunun acısından korkarım artık.
Yaşadığın acılar kalbimde koca bir matem.

Bir süre sonra çok ağır bir şekilde uydu bastırdı. Gözlerimin ağır ağır kapandığını hissediyordum. Ama kalkamıyordum. Eve gitmem gerekiyordu ama gözlerimi açamıyorum.
Arkama yaşlandım. Biraz gözlerimi dinlendirirsem uykum açılır. Ve o zaman eve dönerim diye gözlerimi kapattım. Kendimi uykunun kalarına teslim etmeden önce başka kollarda olduğumu hissettim. 
Daha güvenliydi. Daha sıcaktı.

Gözlerimi açamıyordum  ama hissedebiliyorum üzerime bir şeyin örtüldügünü. Uyku ile uyanıklık arasında. 
Sonra gözlerimi tekrar açamadan,
uykuya daldığım hatırlıyorum. Bu söylediklerim rüya bile olabilir

Ama çok güzel bir yerdeyim
Karanlıktan sonra aydınlığa çıkmak gibi. Acıların son bulması gibi...
Matemlerin yok olması gibi

Yağmurdan sonraki
Islık toprak kokusu kadar huzur verici bir yerdeyim.

Gözlerimi tekrar açmak istemediğim bir yer burası. Çünkü burada acılar yok yalnızca huzur var...

                    🍂

Gözlerimi açtıgımda güneş tam gözlerime denk geldiğini için gözlerimi tekrar kapattım.

Bir dakika ben şüan neredeyim. Başımı kaldırdığımda başımın Ömer 'in omzuna olduğunu ve üstümde ise siyah bir hırka vardı.
Ve aynı dün gece bıraktığım gibi öylece denize bakıyor.

Ne yani ben uyanmıyayım diye bütün gece burda mı kaldı?
Kafamı hemen kaldırdım kendime çeki düzen verdikten sonra, Ömer' e döndüm.
"Bütün gece burda mı kaldık?"

"Sence"
dedi buz gibi bir ses tonuyla Cevabini bildiğim bir soruyu ne diye soruyorsam.

"Sen neden gitmedin hadi ben uyuya kaldım."

Bana inanmayarak baktı.
"Gecenin bir vakti seni burda bırakıp gitmemi mi bekliyordun gerçekten? "
O kadar terk edilmeye alıştım ki biri bana burdayım senin yanındayım diyince saçma geliyor bana. İhanet hep beni bulacak kadar da yorgunum
Bir cevap bekler gibi yüzüme bakınca.

"Ben terk edilmeye alışkınım, yani gitseydin kaldığın kadar şaşırmazdım."
Dedim tek nefeste içimden o an ne geldiyse. Söylediğim şey sıradan bir şeymiş gibi saçlarımı düzelttim

"Ben insanları yarı yolda bırakmam" dedi. Yine o buz gibi bir ses tonuyla

"Ama seninle aynı yolda değiliz ki" dedim. Düz bir ses tonuyla.

"Bir gün kesişir. Belkide uzun bir zamandır aynı yoldayız dedi. Garip bir ses tonuyla içime işledi sesi.

"Hiç sanmıyorum." dedim umursamaz bir şekilde. Sonra devam ettim.

"Neyse ben gideyim o zaman."diyerek  yanından ayrıldım sırada
"Birlikte gidelim" dedi. Hiç bir şey ifade etmeyen bir ses tonuyla

"Tek başıma gidebilirim."  dedim aksi bir ses tonuyla. Bakışlarımsa yüzündeydi

"Buralar pek tekin yerler" değil.
Yine aynı ses tonuyla

"Bir erkek nasıl tek gidebiliyorsa bir kadında tek başına gidebilir. Üstelik  ne gündüz nede gecem. Benim kimsenin korumasına ihtiyacım yok."  dedim yüzünende tutuğum Bakışlarımı çekerek yürümeye başladım. Sonra durup arkama döndüm

"Yine sağol diyerek tekrar uzaklaşma başladım  "

Ondan bir cevap gelmedi. Belkide bir cevapı yoktu. Beni durdurmaya da çalışmadı.

Aslında sözüm ona değildi.
Sözüm bütün dünya 'yaydı.
Yakılarak öldürülen

Parçalara ayrılan

Ve ben ölmek istemiyorum diyen bütün kadınların katilerineydi.

Bir kadınında serbesce gezdiği bir dünya diliyorum...

Ağır adımlarla yürürken telefonu cebimden çıkartıp Pelin' i arıyacaktım ki şarjımı bittiğini fark ettim. Bütün aksilikler de beni bulur zaten diye söyleyerek yürümeye devam ettim.

Eve gidince bunlar kesin  beni öldürecek. Aslında ev yerine direk karakola mı gitsem kesin oradalardır.
Ben bu defe kesin bittim.
Her şeyi geçtim bu Pelin beni öldürür kesin.

Ya nasıl uyuya kalırım. Haydı ben uyuya kaldım sen niye beni uyandır mıyorsun be adam.
Aramızda oldukça saçma bir muhabbet geçti zaten.
Tuhaf ve saçma.
İki zıt kutuplar.
Siyah ve beyaz gibi farklı.
Bir çekim var aramızda
Buna artık bir son vermeliyim.

          BÖLÜM SONU

Nasıl buldunuz oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin sakın.

Aslında çok uzun zamandır bölüm yazamıyordum bazı sebeplerden dolayı.

Bu bölüm biraz daha farklı bir bölüm oldu bence.

Deniz karakteri çok faklı bir karakter. Güçlü bir kadın ve kimseden medet ummayan bir kadın.
Bölüme başladım saat bir gibiydi.
Bitirdiğim saat ise 04. 41
Sizde okuduğunuz saati yazabilirsiniz.

Neyse fazla lafı uzatmıyayım.

Yeni bölümde görüşürüz 🖤

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

1.1M 43.3K 49
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
824 62 5
Bir kadının kalbi elmas gibidir. Değerli, biricik, paha biçilemez... Tıpkı bir elmas gibi de topraktan bedeninin derinliklerinde gömülüdür. Yüreği...
389 105 35
Merhaba benim adım Blas ben büyük ve saygıdeğer bir ülke,nin kraliçesiyim bu hikayede nasıl köylü bir kiziyken bir kraliçe olduğumu öğreniceksiniz en...
Ergenekon Von Sevde

Science Fiction

13.9K 3.5K 32
Tarihler teknoloji çağını göstermeye başladığında devletin düşmanı mert, savaştığı kılıç kalkan değildi. Yeni yüzyılın en büyük belası yayılımı bir...