Bir kadının kalbi elmas gibidir. Değerli, biricik, paha biçilemez... Tıpkı bir elmas gibi de topraktan bedeninin derinliklerinde gömülüdür. Yüreği, hazinesidir. Ben ise kendi hazinemi buldum ve kaybettim. Oysa çiçekler biriktirmiştim onun için. Gökyüzünden maviler çalmıştım. Fakat şimdi ise ölüm kokusunun hüküm sürdüğü bu yerde ihanetin keskin bıçağı kanatlarımı keserken kanayan yaralarım ve kan kokan çiçeklerimle baş başaydım. 💎 Son çare kadının elini tuttu Ares. Gözleri yüreğinin yangınını büsbütün yansıtıyordu. Alev alevdi kahverengi gözleri. Yaşanmamış çocukluk anılarından geriye kalan, eksik kalmış yanının her bir noktası, gülümseyen maskenin altındaki her bir kırılmışlık bu cehennem ateşini harlıyordu. Ancak Karen bunu görmüyordu. Karen bu yangını göremeyecek kadar küldü. "Yapma" dedi. "Bu sefer beni bırakma Karen. Seni seviyorum." Kadın, derin bir nefesle içine dünyaları sığdırdı. Sonsuz acıyı yüreğine hapsetti. Yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildi nazikçe. Kararlı, asi duruşunu takındı ve gözlerini kıstı. "Sen Ares Forsberg..." diye fısıldadı. Kararlı duruşunun aksine sesi titriyordu. "Sen, Ophelia Wilson'u tanıdın ve ona aşık oldun, bana değil. Karen Smith sana ihanet edendi. " 💎 ❝Ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar alıştım ki Ve her şeyin bir bir var olmasına o kadar alışacağım ki Bilirsin neler için çarpmıyor bir yürek. ❞ (Edip Cansever)
5 parts