EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAF...

By BetlEldoan

3M 116K 5.1K

Amerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yal... More

EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
GELECEK BÖLÜMDEN KESİTLER
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
DUYURU
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
YENİ HİKAYE!
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
FİNAL
GAVUR DAMAT (DUYURU)
İMZA GÜNÜ VE DUYURU!!
YENİ HİKAYE!&DUYURU
O SEN DEĞİLDİN (ATOS SERİSİ :3) DUYURU
HİCRAN
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)

1.BÖLÜM

115K 3.7K 358
By BetlEldoan

Kate elinde ki telefondan hızlıca bir mesaj çekerken bir yadan da elinde ki americanoyu yudumluyor ve keyifle gülümsüyordu. Dünya da ki en şanslı kızdı bunun da bilincindeydi. Bir kere biricik babası ona sınırsız bir para ve limitsiz kredi kartlarıyla donatıyor geceleri bar bar gezmesine de sesini dahi çıkartmıyordu. Ayrıca tek çocuk olduğunun ona verdiği bazı avantajlar vardı en basitinden mirastı. Babasının biricik kızı olarak bütün mirasına şıp diyerek o varisti. Yani anlayacağınız Kate dünyanın en tasasız en zengin genç kızıydı yada o öyle zannediyordu.

Kate elinde ki telefonu masanın üzerine yerleştirirken bir yanda da söyleniyordu.

''Gelemezmiş!! Sanki Fransaya alışverişe çağırdım!''
Birden aklına gelen bu fikir süt gibi beyaz yüzünde aydınlanma etkisi eşliğinde bir gülümseme bıraktı. Neden olmasın dedi kendi kendine, hem bu mevsim de Fransa kadar güzel alışveriş yeri nerede bulabilirdi? Hemen toparlandı, babasını ikna edip özel uçakla taa Fransaya gidecekti. Amerikadan Fransa nereden baksan 12 saatti ama bu sorun değildi! Bir kere hamile kadınlar gibi alışverişi aşermişti yapabileceği hiç bir şey yoktu.

''Aloo, babiş'' dedi gülümseyerek.

''Oo, siz babanızı hiç arar mıydınız Kate hanım'' dedi yaşlı adam gülümseyerek.Genç kız babasını ikna etmek ve onu yumuşatmak amaçlı cilveli bir şekilde güldü.

''Ya.. o nasıl söz, benim birtanecik babam var! İnsanın seni gibi babası artı 10 milyoncuğu olsun daha ne ister ki'' diyerek bir kahkaha attı. Yaşlı adam toplantının ortasında olduğunu unutmuş ve kızının neşeli sesine kapılmıştı. Aynı annesi gibiydi, onun gibi aklını başından alıyordu. Ona bir kez bile hayır diyemiyordu. Ne isteyorsa yapıyordu, farkındaydı Kate şımarık bir kızdı bunun tek suçlusu oydu ama hayatının kadını ölürken ardında yalnızca onu bırakmıştı. Kate. O başkaydı, gülümsemesi, ağlaması bile bambaşkaydı.

Tomas durumunu hiç iç açıcı bulmuyordu hatta belki şimdi bu masa da son elinde kalan şirketini de kaybedecekti. Batmıştı! Ama bunu bile umursamıyordu, kızının sesini duyunca her şeyi dağıttı. Varsın şirket gitsin elinden, onun birtanesi vardı ya o yeterdi.

''Kart ekstrelerini gördüm hanım efendi, kızım insan biraz babasını ve onun kalbini düşünür'' diyerek hafif bir şekilde azarladı. Kate babasının ona yalandan bir şekilde azarladığını bildiği için küçük bir kahkaha atmadan duramadı.

''Kalbine iyi bakmalısın Tomas Carter, çünkü senin çok güzel bir kızın ve ona bakman gereken bir görevin var'' diyerek güldü. Tomas toplantı bu sefer hepten unutmuştu.

''Ortada ki güzel bayan sen olunca insanın ölesi geliyor, canımın içi. Neredesin bakalım?''

''Şuanda izin verirsen Fransa yolcusuyum'' diyerek bir kahkaha daha attı. Tomas şimdi gerilmişti, buna izin veremezdi. Bu akşam ona her şeyi anlatması gerekiyordu. Tomas kızını ilk defa üzeceğini düşündü, ilk defa onu reddecekti.

''Pazar günü gidersin, şimdi olmaz''

Kate ağzının içindeki americanoyu az daha etrafa püstürtecekken son anda durdu. Allahtan ortalıkta bir paparazzi yoktu, yoksa bütün dergilerde boy boy resimleri çıkardı! Ah bu onun en çok korktuğu şeydi ki o sosyetenin en ünlüsüydü. Bir imajı vardı sonuçta!

''Babiş, ben yanlış duydum sanırım?''

Tomas karşında ki adama baktı, kudretinden dili lal olmuştu.

''Tatlım şuanda çok önemli bir toplantının ortasındayım. Evde konuşuruz''

''Ama ben bugün Fransa'ya..''

''Kate, lütfen. Daha sonra konuşalım!''

Kate telefonun kapanmasıyla ağzını o şeklinde açmış ve topuklu ayakkabılarını hırsla yere vura vura otelin locasından indi. Vip üyesi olduğu ve her gün burada olduğu için etrafındaki insanlar ona şaşırarak bakıyorlardı.

Alex karşısında ki adama kaşlarını çatarak baktı. Bu kadar önemli toplantıda onu hiçe sayarak telefonla görüşmüş hemde kahkaha bile atmıştı! Bu adam canına susamıştı galiba. Alex belinde duran silahla rahatsızmış gibi gerindi. Tomas ona deli gibi bakan mafya kılıklı adama baktı uzunca.

''Sanırım çok önemliydi Bay Carter!'' dedi Alex uyarı dolu sesiyle. Yaşlı adam hiç düşünmeden gülümsediyerek cevapladı.

''Evet, arayan kızımdı. Ona cevap vermeseydim eğer bu binayı başımıza yıkabilirdi'' diyerek güldü. Masanın etrafında ki şirkettin ufak hissedarları küçük birbirer kahkaha attılar. Kate'yi şirkette tanımayan yoktu,özellikle de onun başlara bela öfkesini! Alex alayla kaşlarını kaldırdı.

''Doğrusu bu hiç iyi olmazdı, bu şirket artık benim olduğunu göre bina da öyle! Kızınız benim açından büyük bir hasara yol açardı.''

''Kate'yi görünmeyin derim o halde Bay Atos.''
''Niye, yoksa kızınız daha iflasınızdan haberdar değil mi?'' dedi genç adam gülürek. Alex güç gösterisi yapmaktan hoşlanmasa da şuan için bu geçerli değildi. Hem bir kadın ne kadar korkunç olabilirdi ki!

''Kate daha hiçbir şey bilmiyor. Bugün öğlenden sonra girdiği herhangi bir ayakkabıcıda öğrenir! Kartlarını ve ekstralarını dondurmak zorundaydım. Ve elbette ki benim şimdi gidip kızımı sakinleştirmem lazım!''

Alex hayretler içersin de adama baktı, kızını belli ki çok önemsiyordu. Hem de birçok babaya göre daha çok. Tomas hiç düşünmeden kalktı koltuktan ve herkese kısaca akıp gülümsedi.

''Baylar, benim halletmem gereken bir sorunum var. Kızım beni bekler.''

Alex adama hala doğrudan bakarken Tomas hiç beklemeden arkasını döndü. Alex hayatında ilk defa düşünmeden davranmıştı. İlk defa bir kadını merak etmişti!
''Bay Carter!''

''Buyrun'' dedi yaşlı adam arkasına dönerken. Alex arkasında ki korumalarına bakıp döndü.

''Bu gece eğer müsaitseniz size gelmek istiyorum. Sonuçta hala kağıt üzerinde şirketin en büyük hissedarı sizsiniz! Önemli bir kaç konu hakkında konuşmak istiyorum.'' diyerek soludu hızlıca, bakalım Kate anlatılanlar kadar gibimiymiş. Hem ne kadar felaket hatta beş belasıda olsa hiçbiri ona sökmezdi. Birçok kadınla ilişkisi olmuştu, elbette ki sadece zevkleri içindi. Bazıları zevkin doruklarına ona tattırırken kimileri sülük gibi yapışmış ve ancak bir kurusıkıyla kurtarabilmişti paçasını. Ah lanet kadınların tek istedikleri parası ve bedeniydi. Elbette ki bedenini halka açık bir yerde sunmuyordu. Dünyanın en ünlü modelleriyleri yatağından geçmişti. Ah bazıları tamamen fiyaskoydu.

Tomas adama ne diyeceğini bilemedi. Kesinlikle bu gece kızıyla bu konuyu konuşup halletmesi gerekiyordu. Ah belki biricik kızı birkaç kriz ve birçok baygınlık yaşayabilirdi. Adam kızını nasıl teselli etmesi gerektiğini bilse de bunu yapamazdı. Evleri, şirketleri, arabaları hatta arsaları bile ellerinden kaybolmuştu. Tek bir salaklık yüzünden. O ihalede yaptığı hata yüzünden başına bunlar gelmişti.

"Bay Atos, kızımla bu gece başbaşa kalmayı planlıyordum-"

"Planlarınızı bozduğum için şimdiden özür dilerim Bay Tomas" dedi gülümseyerek. Tomas gülümsemeye çabaladı, tanrı şahitti ki karşısında ki adamla aralarında en az 20 yaş fark olsa da o her haliyle ona üstünlük taslıyordu.

"Pekala, sizleri akşam yemeğine bekliyorum."

"Çok memnun olurum." dedi zaferle. Yaşlı adam odadan çıkarken toplantıya katlan iş adamları da yanı sıra çıktı. Alex odada sadece kendi adamlarıyla kalınca yerindi. Ewan adama yaklaştı.

"Alex, ne yapmayı düşünüyorsun?"

Alex yıllardır yanında çalışan ve onun sağ kolu olan adama bakıp gülümsedi.

"Carter malikanesinde ki şu kadına bakmayı. Bakalım lafla doldurulacak kadar iyimiymiş"

Adam patronuna onay verdi.

Kate kuaförde sıra beklemek bir yana yolda yürürken veya da karşıdan karşıya geçerken ışık bile beklemezdi. O beklemek değil bekletmek için yaratıldığına inanırdı. Genç kız hayatında ki bir ilki az evvel babasıyla yaşamıştı. Reddedilmek! Tanrım diyerek çığlık atmak istedi ama jet sosyeteye de rezil olmak hiç istemezdi. Çünkü gittiği kuaför bütün sosyetenin geldiği yerdi. Genç kız saçını yapan kıza zorlukla bakabildi. Kadın Katenin her zaman istediği gibi model vermeye çabalardı. Çünkü bilirdi, Kate sinirlenirse sonu fenaydı.

"Ah, biraz daha yavaş olur musun!"

"Tabi efendim.." dedi kadın korkarak.

Kate saçlarına baktı, sinirden elektrik yemiş gibiydi. Kızılın en ateş tonuna sahipti, her seferinde boya mı diye yanaşan insanlara tırnaklarını çıkarırdı. Çünkü o doğuştan kızıldı. Tıpkı annesi gibi.

Kate yan tarafında oturan kadının onu incelediğini hiç fark etmedi. Kadın kızı enine boyuna inceliyor onun kim olduğunu çıkarmaya çabalıyordu.

"Ah, afedersiniz. Sizi bir yerden tanıyor olabilir miyim?" dedi kadın en sonunda. Kate yaşı 35 ile 40 arasında olan kadına baktı. Sarı saçlı ve yeşil gözlüydü. Zengin bir kadın olduğunu üzerindeki yeni sezona ait olan ve değeri 10.000 olan elbiseden anlamıştı. Prada, en iyi seçimdi. Kate gülümsemeye çabaladı. Utanıyormuş gibi başını eğip selamladı.

"Bilmem belki sosyetededen.."

"Ah, kesinlikle sizi bir yerden hatırlıyorum. Ama hala çıkaramadım."

Kate düşündü.

"Belki de Madem Donna’ın podyumundan. Geçen ay katılmıştım."

"Sanırım, bende oraya katılmıştım."

"Ah sever misiniz onu?"

Kadın keyifle gülümsedi.

"Elbette onun kıyafetleri için her yere giderim.."

"Bende" dedi Kate büyük bir heyecanla. Kadın genç kızı uzun uzun inceledi, fiziğiyle ve görüntüsüyle ben tanrıçayım dermiş gibiydi. Upuzun bacakları giydiği kısacık elbiseden selam bile veriyordu sanki. Kesinlikle çok güzeldi.

"Tanışmadık daha ben Hera"

"Hera mı? Yunan tanrısı?" Katenin mitoloji bilgisi sadece Afrodit ve Herayla sınırlıydı. Çünkü ikiside kadındı! Ve ikisi de çok güzeldi!

"Ah evet, ben Yunanım.Buraya oğlum için sürüklendim. Kendisi  de aynı babası gibi.." dedi somurtarak. Kate gülümsedi.

"Öyle mi? Bende Kate, Kate Carter."

"Ah Carter mı sanki bir yerden çıkaracağım.." dedi kadın düşünceli bir şekilde. Kate zaferle gülümsedi, evet babasının parasıyla ve ünüyle hava atmayı çok seviyordu.

"Carter Holdingleri olabilir mi acaba?"

Kadın hayretle kıza baktı. Kesinlikle doğru düşünmüştü, demek oğlu Alex Carter Holdiglerini alıyorum derken bu kızın holdinglerinden bahsediyordu. Gülümsemeye çabaladı, kızın daha hiç bir şeyden haberi olamadığı çok belliydi.

"Ah, öyle mi? Amerikada ki en büyük Holging ve Ceosu değil mi?"

"Kesinlikle.." dedi Kate gülümseyerek. Evet kesinlikle biricik babasının bozduğu morali bu kadın sayesinde düzelmişti. Hemde ne düzelme, egosu şuanda dans bile ediyor olabilirdi.

"Üzerinizde ki çok özel bir parça.." dedi Kate muhabbeti koyulaştırmak adına.

"Evet eşim yeni hediye etti" kadın eşini hatırlayınca gülümsedi.

"Zevkli biri olduğu o kadar belli ki.."

Kadın utanmış gibi kızarıp bozardı.

"Ona dört çocuk verdiğim için sanırım."

Kate oturduğu yerden doğruldu, indirimleri son anda kaçırmış kadınlar gibi kadına baktı. Ne dört çocuk mu? Ve bu fizikle! Tanrı onun aklını ve sınırsız kredi kartlarını korusun!

"Aman tanrım!" diyerek inledi, Hera kıza baktı.

"Ne oldu?" dedi merak içersin de.

"Sizin bu fiziğinize rağmen hala dört çocuk doğurduğuza inanma mı beklemiyorsunuz herhalde?"

Hera güçlü bir kahkaha attı, Kate kesinlikle bir insanı şımarta iyi biliyordu.

"Ah, ama gerçekten doğru söylüyorum. Benim bir torunum bile var."

"Ne birde torun mu? Gerçekten inanılmazsınız, böyle güzel kalmayı nasıl başardınız peki?" dedi heyecan içersin de. Hera sanki bir sır paylaşıyormuş gibi düşünüyormuş pozunu verdi. Genç kız heyecanla bekledi. Bekledi..

"Zeytinle sanırım, biz egeliler hep böyle genç ve duru kalmayı zeytin sayesin de olduğuna inanırız.."

"Zeytin mi? Nasıl yani Kleapatra'nın süt banyosunu her hafta yapıyorum ama ilk defa zeytini duydum" dedi şaşkınlıkla. Hera bu sefer bütün sosyeteyi uyandıracak büyüklükte bir kahkaha patlattı.

"Süt banyosu mu? Bende merak ediyordum bu kadar beyaz ve kusursuz tene nasıl sahip olduğunu."

Kate gülümsedi.

"Ah evet her hafta en az üç saat sütte kalırım tek kötü tarafı kaşıntı.."

"Ah tatlım sen zaten çok güzelsin, ben gençliğimde senin kadar bile değildim."

"Siz hala çok genç duruyorsunuz.." dedi Kate inatla, Hera her kadının yaptığı tuzaklı soyu sordu.

"Sence kaç?"

"En fazla 30"

"Hahah o benim büyük oğlumun yaşı"

"Gerçekten mi?"

"Evet, ne yazık ki o kadar değilim."

"Peki kaç?" dedi Kate heyecanla. Hera ağzına da bir fermuar varmış gibi yaptı ve çekti. Kate heyecanla atıldı.

"45!"

"Hayır."

"O halde 46.."

Kadın tekrar hayır anlamında başını sallayınca Kate en büyük yemini etti.

"Kart ekstrelerimi ve biricik ayakkabılarımın aşkına! Kesinlikle daha fazlası olamazsınız.."

"Yaklaş o zaman öyle söyleyeyim. Şimdiden jet sosteyenin ağzına düşmek istemem."

Kate kadının dimine yaklaştı ve kulağını kadına uzattı.

"49"

"Geçekten mi?" dedi Kate merakla, Hera başını salladı. Kate yerine otururken telefona uzandı. Bir yandan da konuştu.

"Amerikadaki bütün zeytinleri buldurup rezerve edeceğim! Ah o lanet süt benim yanıma bir daha yaklaşamaz!"

Hera kahkahalarına devam etti. Kate telefonun diğer köşesinde onu dinleyen adama yüksek sesle bağırdı.

"Bana bulabildiğin bütün zeytinleri en az kaç saatte bulursun?"

Rick kızın sesinden heyecanlı ve yeni bir şeyler keşfetmiş olmanın onda bıraktığı heyecanda takılı kaldı. Kızın onu aramasını en az dört gündür bekliyordu. Ama gel gör ki, Kate onu tam dört gün sonra arıyor o heyecanla bir şeyler demesini beklerken! En azından alışverişe o kadar dalmışım ki benim bir sevgilim olduğumu unutmuş kadar salakça bir şey beklemişti ki.. Gel gör ki Kate onu zeytin için arıyordu. Bıkkınlıkla denize baktı. Yatı hafif hafif sallanırken bile onu düşünmemek için geldiğini çıkarmaya çalıştı aklından. Kateyi tam 10 senedir seviyordu. 10 senedir bu kadına aşıktı, ama tek taraflı, evet Kateyle bir ilişkileri vardı ama göz doldurmak için. Kate ne zaman bir davete katılsa yahutta İnstagramda ki takipçilerine bir şeyler göstermeye çabalasa ona koşuyordu. En zor anlarında hep o yokmuş gibi davranıyordu. Rick kızın neden zeytin istediğini düşündü. Kim bilir hangi lanet şey için, diyerek içinden geçirdi. Onu seviyordu, sevgisi o kadar yoğundu ki her yeter dediğinde, her ondan kaçmak istediğinde gene onun kapısında bitiyordu. Bırakmıyordu onu.

"Zeytin mi?" dedi fısıltıyla. Genç kız sıkıldığını belli eden şekilde ofladı.

"Soru sorma Rick bana zeytin bul!"

"Kate zeytinle ne yapacaksın."

"Ah! Elmas ve Zümrüdün değer düşmüş, mücevher satıcım öyle dedi! Zeytinler daha kıymetlenmiş! Beni deli etmek için mi böyle davranıyorsun sen!!"

Rick alayla gülümsedi.

"Beni başka bir şey için arayacağını düşünmüştüm sadece.."

"Seni başka ne için arayabilirim Rick? Bana zeytin bulur musun yoksa ben başkasına bulduruyayım mı?" dedi tehdidkar bir şekilde. Rick masaya baktı, daha az evvel aldığı pastaya.

"Şey, ben alırım.." dedi boğuk bir sesle. Kate alayla gülümsedi.

"İyi olur."

Telefonu hiç düşünmeden kapattı, o sırada kadına da gülümsedi. Genç kız Twitter baktı. Sadece 1 saat boş bırakmasıyla duvarı dolmuştu. 1000 twit mi? dedi heyecanla. Hemen bir tanesine baktı. Ünlü model ve en yakın sosyetik arkadaşı Nati bir twittiydi bu.

"Keşke senin kadar şanslı sevgilim olsa.. Benim için Ricki kutla."

Ne? Niçin kutlamalıydı? Hemen diğer mesaja baktı bu öylesine birindendi.

"Amerikanın en yakışıklı adamının doğum gününün bugün olması ve onunda senin sahip olman ne acı.."

Doğum günü mü? Bugün Rick'in doğum günümüydü!! Kahretsin diyerek ayaklanma çabalarında bulundu. Saçıyla uğraşan kıza doğru çemkirmeyi de ihmal etmedi.

“Tamam yeter bu kadar!”

“Ama daha-“

“Şu saçımı hemen bırak yoksa ben sana bıraktırasını iyi bilirim!!”

Kadın korkuyla saçı bıraktı. Aceleyle son şekilini de verdi. Kate ayağa kalkarken kendisiyle iç savaş yaşıyordu.

“Lanet olsun sana Rick insan en azından hatırlatır!” bütün suç onun olsa da Kate her zamanki bahanesinin arkasına saklanmakta kararlıydı. 4 senelik birlikteliklerine bütün Amerika şahitte olsa bu ilişkinin iç yüzünü bilen bir elin parmaklarını geçmezdi. Yanında ki hanım efendiye olabildiğince kibar davrandı.

"Çok üzgünüm, erkek arkadaşımın bugün doğum günüymüş- Yani aslında ben elbette ki biliyordum. Neyse onunla buluşmam lazım. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum. İyi günler"

Hera kıza kafasını sallayıp onay verdi.

"Sizede.."

Kate kuaförden hızlıca çıktı, az evvel kırdığı potlar sayılamayacak kadar fazlaydı. Ah sosyetenin göz bebeğinin rezil olması an meselisiydi. Hızlıca Marryi aradı. Bir yandanda arabasına bindi.

"Nereye hanım efendi?" dedi şoföri. Kate hala cevap vermeye tenezül etmeyen kadına öfkeyle bağırmak isterken adama döndü.

"Büyük Avm ye hemen!"

Marry de o sırada açtı telefonu.

"Söylesene, Michael Kors yeni sezonu satışa çıkardı da benim mi haberim yok!" dedi alayla. Marry çığlık attı.

"Aman tanrım çıktılar mı! Daha iyi ay var sanıyordum!!"

"Ah kes şu saçmalığı, kesin o plastik ceyrahın geçenlerde burnunda ki eti değil aklını aldı!"

"Hey! topluma açık yerlerde şunu söyleme demedim mi ben sana! Birisinin duymasını ki bunun da magazin dergilerinde yayınlanmasını asla istemem"

Kate güneş gözlüklerini paha biçilemez çantasında ararken çok konuşan arkadaşını dinliyormuş gibi sesler çıkardı.

“Pekala kesinlikle çok gözlü bir çanta bir daha almayacağım ki altını çiziyorum tasarımcısı Michael bile olsa!”

“Çantalarınla derdin ne senin!” dedi genç kız.

“Onların benimle dertleri ne acaba! Lanet olası çantada hiçbir şey bulamıyorum ki sana bir soru daha neden çok çok önemli bir şey olmadığı halde beni arayıp da Rickin doğum gününün bugün olduğunu söylemedin!”

Marry oturduğu yerden doğrulurken hayretler eşliğinde bağırdı.

“Unuttun mu?”

“Marry ben noeli bile bazen unutuyorum ki bu noel!”

“Pekala saate bir bakalım. Tanrım saat 15:00 hediye aldın mı bare?”

“Hayır alsam seni arar mıydım?” dedi alaycı bir şekilde. Marry yüzünü astı.

“Kaç senelik sevgilin ve arkadaşın ki kendisi dünyanın en ünlü iş adamlarından birisi ve sen onun doğum gününü unuttun öyle mi?”

Kate gözlerini devirip laf cambazlığınına devam etti.

“Ne var yani unutmuşsam bu onun suçu! İnsan bir arar söyler.”

“Bu onun doğum günü Kate! Senin onu araman gerek!”

Genç kız hala ilişki problemleri yaşadığını ve bu sahte ilişkiyi bilen insanlar içersin de en başta Marry vardı- ki kendisi yarım gram aklını yitirmişti sanırım.

“Dinle Marry ben böyle şeyleri pek beceremem. Beni bilirsin anladığım tek konu ayakkabı ve sınırsız kredi kartlarımı bile sınırlarını doldurmak. Ah evet bir de her ayın onunda gelen ek kart faturalarımın biricik zengin babacımın kalp krizlerine sebep olmam var ki daha fazlası işlemez! Şimdi geçen sene yanlış hatırlamıyorsam bir kol saati hediye ettim. Ki kendisi İnstagram yaklaşıp 3000 beğeniye sebep oldu. Şimdi alacım şey daha önemli olmalı!”

“Tamam o zaman bu sene bir kol düğmesi al.” Marry çabuk düşünmeye çabaladı.

“Olamaz iki sene evvel aldım zaten.”

“Bir kravat yada sık bir ayakkabıya ne dersin?”

“Fazla ucuz geldi” dedi Kate boğuk sesiyle, Marry kaşlarını çattı.

“Ucuz mu? Ayakkabıdan bahsediyoruz ki bazıları milyon dolarları vuruyor.”

“Ah evet, bazıları ki bu sezonda özel bir parça bulunmaz anlayacağım şapa oturdum. Kesinlikle battım.”

Marry buz gibi suyu içerken düşünmeye çabaladı.

“Dinle Kate aslında fazla para kullanmadan da çok güzel şeyler alabilirsin. Rickin zaten parası çok var, ve pahalı hediyelere ihtiyacı olduğunu pek sanmıyorum. Bence ona özel hissettirecek bir şeyler alabilirsin-“

“Sen buna gerçekten inanıyor musun? Ben Amerika’nın bir numaralı aranan kadını, sosyetede de adı dudaklardan düşmeyen ki en çok paraya sahip olan ben ucuz bir şey mi alacağım yani!”

Kızın sesi kulaklarına aynı bir aslan kükremesi gibi geldi, Marry ofladı.

“Kate, ben bunu söylemedim. Dinle siz Rickle nereden baksan 4 yıldır berabersiniz. Ama hiç öpüşmediniz, neden? Çünkü hala hazır hissetmiyorum bahanelerin yüzünden. Kate kabul et, Rick ne kadar beklerse beklesin sen o katılı kalmış erkek profilini bulmadan rahat edemeyeceksin. Ricki üzmekten başka bir şey yaptığın yok, onu sadece resim çekilmek yada bir kaç önemli magazin haberi için rahatsız ediyorsun. Rick bunu istemiyor o senden-“

Kate kızı susturdu.

“Biliyorum, o benden sevgi ve aşk istiyor. Ama bunu ona veremem Marry ben ona aşık değilim.”

Marry yavaşça uzaklaştı mutfaktan.

“Dinle Kate bence bu sahte oyun çok uzadı, insanlar sizlerin evlenemenizi yada en azından nişanlanmanızı bekliyor ki sen bunu-“

“İstemiyorum.” Dedi mırıldanır tonda.

“Bence Rickle bu akşam bu konuyu konuş..”

Kate sustu, bazen ne kadar bencil ve düşüncesiz olduğunu çok iyi biliyordu. Kimi zaman ne kadar acımazsız olduğunu bildiği gibi. Ricke bugün neler söylediğini hatırlayınca daha çok üzüldü.

“Marry, bugün olmaz. Bugün onun doğum günü..”

“Pekala başka gün o zaman, bu konuyu iyice düşün ve taşın.”

“Tamam. Şey teşekkür ederim.”

“Önemli değil, biz dostuz.”

Kate telefonu kapattı, daha sonra camdan dışarıya baktı. New Yorkun meşhur caddesi 42. Caddeye doğru. Burada ki birçok mağazayı eliyle koymuş gibi bulabilirdi, çünkü hepsi hafızasındaydı. Genç kız Rickle aralarında ki ilişkiyi düşündü, her düşündüğünde beynine binlerce zehirli ok darbesi almış gibi hissederdi. Gene öyle oldu. Bu ilişki gerçekten de Marry’in dediği gibi çok uzamıştı.

“Şimdi değil.” Dedi uyarı dolu bir sesle.

....

Adam iki adımla patronunun yanına vardı, elindeki zarfı adama doğru uzattı. Alex Atos sarı zarfı güçlü parmaklarıyla iki saniyede paramparça etti. Her zaman gücünü kullanmayı severdi.

“Adı Kate, 22 yaşında patron.”

“Başka bir bilgi?”

“Rick Vola adında bir sevgilisi var uzun zamandır beraberlermiş. Adamın birçok şirketi var, miras yedi anlayacağın”

Alex etrafa saçılan resimlere baktı. Kızılın en ateş rengine sahip saçlara. Mavi gözleriyle her an birisine saldıracakmış gibiydi. Kızı uzun uzun inceledi. Uzun bacakları, ince bedeni ve mükemel bir dudaklar sahip bu kadın Alex’in çıldırmasına sebep oldu. Kesinlikle bu kadar afeti devran bir kadın beklemiyordu. Kızın bir dünya pozu vardı, uyurken, yemek yerken koşarken hatta alışveriş yaparken. Bu kadar pozu ne zaman vermişti! Tanrı ona acısın ki Alex kızdan felaket hoşlanmıştı. Kız her haliyle aklını kaçırmasına sebep oluyordu, resimlerde böyleyse ya gerçekte?

“Bu kadar resmi nereden buldunuz!” dedi merakla. Sesi her zamankinden daha yüksek ve boğuk çıkmıştı. Adam patronundan korkup birkaç adım kaçmak istese de yapmadı.

“Patron kız sanal dünya fenomenlerinden, sosyetede çok ünlü. Bazı yerlerde modellik kariyeri yapmış ama sıkılmış sanırsam.”

“Sıkıldığını nereden çıkardın!”

“İnternette ki sayfasına öyle yazmış.” Dedi hızlıca. Alex tatmin olmuş gibi gerindi, kesinlikle bu kadını merak ediyordu, acaba gerçekten de bu kadar düzgün fiziği var mıyıdı? Yada bu saçları gerçek miydi?

“Ne yapalım patron, silahları gemiyle Yunanistana bu gece çıkaracağız..”

“Ertele!” dedi hemen, adam hayretler eşliğinde Alex’e baktı.

“Patron babanız bekliyor bu gece yollamanız gerekiyor-“

“ERTELE DEDİM!”

“Peki..” adam hızlıca çıktı odadan. Alex uzanıp kızın havuz başında verdiği poza uzunca baktı.

“Kate Carter, bu gece tanışma fırsatını tanrının bana sunması ne hoş"

Continue Reading

You'll Also Like

4.8M 228K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76.8K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...
911K 50.3K 39
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
20.7M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...